Dursun GÜNDOĞDU yazdı
Kendisiyle uzun bir aradan sonra, geçtiğimiz günlerde gazeteci arkadaşlarımla ITB Fuarı için gittiğimiz Berlin’de karşılaştık. Büyükelçilikte ayaküstü biraz sohbet ettik. Sonra Antalya’da uzun uzun sohbet ederiz dileğiyle vedalaştık.
Ve, bugün ben dahil 5 gazeteci arkadaşla kent merkezindeki Rixos’ta buluştu.
Daha sohbetin başında, gazeteci arkadaşlara beni işaret ederek, “Benim için Fettullahçı diye yazan ilk kişidir” dedi.
Bizimle buluşma meselesini danışmanlarına açtığını, onlardan ‘Olmaz’ yanıtını aldığını samimi bir şekilde paylaştı ve şöyle dedi; “Ama sizler benim dostlarımsınız. Sizlerle geçmişim var.”
Cemaat, hükümet konularına pek girmek istemedi, sınırlı konuştu. Berkin Elvan’ın cenaze törenini kastederek, “Bakın bir cenaze defnederken iki cenaze daha çıktı. Makul olmak lazım” dedi. ‘Bireyi’ ön planla tutan toplumların refaha ve başarıya ulaştığından söz etti.
Turizm meselelerine girdik. Hem kendisi, hem bizim için sıcak bir gündem maddesi olan Faselis Antik Kenti’ne getirdik konuyu. Yapılan haberler çok yaralamış. “Burası bana peşkeş çekilmiş bir alan değil” diyerek girdi söze ve şunları söyledi;
AHLAKSIZLIKTIR
“Buraya değerler katmaya çalışan, yeni ürünler getirmeye çalışan bir adamım. Fettah Tamince Antalya’daki fiyatların artmasına katkı sağlamıştır. Tesislerin kalitesinin artmasına katkı sağlamıştır, turizmin önüne vizyon getirmiştir. Doğa ile ahlaken bağdaşmayacak bir şeyin önüne markamı koyar mıyım?.. Negatif bir haber dünyada haber olur, markama zarar verir. Ben niye böyle bir şey yapayım? Hukuk devletinde ne yaparsın, gider mahkemeye verirsin. Bana göre doğru olan size göre yanlış olabilir. Bazıları bunu doğru da bulmayabilir. Fotoşopla antik kentin üstüne bir beş yıldızlı bina koyup ‘Fettah, bu sana yakışıyor mu?’ diye haber yaptırmakta ahlaksızlıktır. Böyle bir iftira da doğru değildir. Benim projem antik kente 2 kilometre… SİT alanına komşuyuz. Ne SİT alanı ile ne antik kentle ilgili olan bir yer burası… Denizden de uzak. Ben doğaya uygun bir tesis yapacağım. Antalya’nın aleyhine, doğanın aleyhine bir şey olsun elimi uzatmam. Tahsis bana da yapılmış değil. Neymiş, Fettah bey Ak Parti’nin sevilen çocuğu vs... Öyle değil. Bu beni de, Ak Parti’yi de yaralıyor inanın. Ak Parti döneminde bana yapılmış hiçbir tahsis yok.”
Tamince, ailesini de alıp Dubai’ye yerleşti bir ara… Sorduk, ‘Hala Dubai’de misiniz? diye... 7 yıl kalıp sonra İstanbul’a dönüş yapmışlar. Kendisi iş dolayısıyla dünyayı sık dolaşıyor ve en çok da Antalya’ya geliyor. Burada da şehir merkezindeki Rixos Downtown’un bir katında kalıyor. Bir ara bizi terasa çıkarıyor ve Antalya Körfezi’ni gösteriyor. Pırıl pırıl bir güneş ve masmavi bir deniz var. ‘Dünyayı gezdim, böyle güzel bir kent yok. Antalya’yı çok seviyorum” diyor.
Ancak, bizim gibi onu da mutsuz eden, kıyılarında 5 yıldızlı otellerin bulunduğu Antalya’nın çarpık kentleşmesi… “Bu şehir yan gelip yatma şehri değil. Günde 50 proje tartışılmalı. Antalya’nın buna ihtiyacı var. Eğer böyle olursa Antalya turizmde daha da büyür” deyince, “Siyasete girip belediye başkanı olmayı düşünüyor musunuz?” diye soruyor bir gazeteci arkadaş, o da, “Siyasetle işim olmaz” diye kestirip atıyor.
TANITIMA YENİ BİR MODEL
Tamince, Antalya’da turizm ticaret pazarlama birimi veya konseyi kurulmasını öneriyor. ‘Antalya Tanıtım A.Ş’ var’ diyoruz… Ama onun kafasındaki farklı. Her turizmcinin katkı koyacağı yasal bir zorunluluktan bahsediyor. Ve, şu örneği veriyor;
“Örneğin Las-Vegas’ta dat.com ‘da göreceksiniz, 1500 adet organizasyon var ve bu organizasyonlarla on milyonlarca ziyaretçi getiriyor. Elektronik fuarı düzenlediğinde firmaları getiriyorsun, otellere 3 kat para ödüyorsun. Dubai en büyük at yarışını düzenliyor, o hafta 250-300 bin kişiyi topluyor. Büyük paralar dönüyor. Bu organizasyonları otel ya da şahıs yapmıyor, kurum yapıyor. Antalya’da da turizm ticaret pazarlama birimi veya konseyi olmalı. Tanıtım A.Ş’nin bütçesi yeterli değil. Güçlü bir kurum olması gerekiyor. Dünya çapında organizasyon yapmak gerekiyor. “