Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk halkının göz bebeğidir, peygamber ocağı olarak bilinir, bir anlamda kutsaldır. Askere giden gençlerin ellerine anneleri kınalar yakar, babaları davul zurna ile yolcu eder, arkadaşları halayla vatanı koruma görevine gönderir. 

Türk ordusundan çok sayıda subay, astsubay, uzman er ve erbaş Afganistan'dan Somali'ye, Katar'dan Suriye'ye çok sayıda ülkede görev yapıyor. Pençe kilit operasyonundan Zeytin dalına, Barış pınarından Kıbrıs'ın korunmasına, askerlerimiz sınırlarımızın ötesinde nöbet tutuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı:

"Nato'nun en büyük ikinci kara ordusu Türkiye, Avrupa'nın güvenliği için gelecekte sorumluluk almaya hazırdır. Türkiye tam olarak Avrupa Birliği'ndeki sandalyesine bir an önce kavuşmalıdır. Türkiye'siz Avrupa güvenliği düşünülemez."

NATO ASKER GÜCÜ

 Başbakan Binali Yıldırım 2016 yılında şunları söylüyordu: "Türkiye, Avrupa Birliği'nin güvenliğini sağlayan bir ülkedir. Türkiye olmazsa, mülteciler Avrupa'yı istila eder ve büyük bir sorunla karşılaşır." Akla şu soru geliyor: "Avrupa ülkelerinin güvenliği gerçekten tehlikede mi?"

 AB öncelikle İngiltere, Fransa, Almanya ile güçlü ve büyük ülkelerdir, BM'de söz sahibidirler. Nato'da ise Fransa, İtalya ve Yunanistan kara orduları büyüklük olarak ilk sıralarda yer alıyorlar.

 Nato'nun en büyük askeri gücüne sahip ülke ABD'dir. 450 bin aktif personele sahip olan ABD'ni, 260 bin ordu personeli ile Türkiye izliyor. 2025 yılı verilerine göre Fransa 113 bin, İtalya 94 bin, Yunanistan 93 bin aktif personel ile NATO'da yer alıyor. Türkiye'nin "ordu millet el ele" anlayışı, askeri kapasitesini, aktif personel sayısının üstüne taşımaktadır. Türkiye, NATO'da 355 bin 200 aktif personel 378 bin 700 rezervle 2. sırayı alıyor.

İRONİK VE TRAJİK 

 Türkiye, ayrıca "toplumsal seferberlik" potansiyeli ve "zorunlu askerlikle" bir kriz veya savaş durumunda,askeri gücünü büyütme imkanına sahiptir. 

 Avrupa'nın güvenliğini Türk Silahlı Kuvvetleri özel birliklerinin sağlamasının "bir karşılığı veya bedeli olmalıdır" görüşü dile getirilmektedir. Bununla ilgili karşı görüş olarak, "Türk askeri, Avrupalının rahatı için pazarlık konusu yapılamaz" tezi güçlü olarak  savunulmaktadır.

 Türk insanına turistik vize verirken eziyet çektiren, iş adamlarını pasaport kuyruklarında bekleten Avrupa ülkeleri, şimdi kendi güvenliklerini Türk askerine emanet etmek istemektedir. Sığınmacıları denizin ortasında engelleyen, ülkelerine kaçak girenleri yakaladıklarında sınır dışı eden Avrupa Birliği ülkeleri, güvenliğini sağlamak konusunda yetersiz kalmaktadır. Çok ilginç, ironik ve trajikomik bir durum.

ANAHTAR OLABİLİR

 Türkiye'nin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri elbette ki Avrupa Birliği ülkelerinin bekçisi, polisi, jandarması değildir. 

 Demokrat Parti döneminde 1954 yılında Kore'ye yollanan Türk askeri, bugünün dünyasında saygı duyulan, güven veren özelliği ile dostun ve düşmanın takdirini kazanmaktadır. 

 Türkiye, çağdaş alanda yaşanan gelişmeleriyle Avrupa Birliği üyeliğini hak etmektedir. AB'nin kuruluşunda geçerli olan hıristiyan ülkeler birliği olmaktan vaz geçerek, çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'yi üyeliğe kabul etmesi gerekmektedir. Türkiye'nin en kısa sürede AB üyeliğine alınması, hukuktan kültüre, insan haklarından demokrasiye ilerlemesini daha hızlı şekilde yerine getirecektir. Mehmetçiğin, Avrupa ülkelerini koruma görevi Türkiye'ye AB kapısını açan bir anahtar olabilir. Türk askeri, siyasetçilerin oy hesaplarına alet edilemeyecek kadar çok değerli varlığımızdır.