İstanbul denince, İstiklal Caddesi aklımıza ilk sırada gelen simgelerden biridir. Boğaziçi gibi, Kız Kulesi kadar, sarayların şanıyla yarışan bir caddedir. Taksim'i konuşurken, Beyoğlu'ndan söz ederken, Asmalı Mescidi, Tüneli, Çiçek pasajını anarken, İstiklal Caddesi'ni anlatırız. İstiklal deriz kısaca.
Orası bir özgürlük alanıdır. Bir volta mekanı veya rüzgar yapılan, boy gösterilen, hava atılan, randevu verilen, kavuşulan yerdir. Sevgiliyle buluşmak için seçilir. Kitapçı gezmek, bira içmek, kafeye gitmek, el falı baktırmaktır.
SON YILLARDA HASTA
İstiklal Caddesi sokak müzisyenlerini dinlemek, danslara eşlik etmek, oynamak, alkışlamaktır. Değerli markaların buluştuğu alışveriş ortamıdır. Sosyal etkinlikte en çok sesimizi duyurduğumuz meydandır. Yayaların özgürce yürüdüğü kaldırımdır. İstiklal, simitin en çıtırı, mısırın sütlüsü, kestanenin kebabıdır. Ünlü dondurmadır, çikolatadır.
İstiklal son yıllarda hasta oldu. Gün be gün özelliklerini, değerlerini, renklerini, ruhunu, büyüsünü yitirdi. Ülkenin sosyal değişiminden belki de en çok İstiklal etkilendi.
Yerel yöneticiler kaldırım taşı değiştirmekle sorunu çözmeye baktı. Yeşil ağaçlı İstiklal, bir süre sonra beton ve taş yığınına döndü. Mağazalar restorasyonla yenilendi, ışıklı panolarla donatıldı, ürünler döviz cinsi fiyatları ile göstermelik oldu.
KALABALIK İNSAN SELİ
İstiklal'e bir süredir çıkamaz olmuştuk. Savaş sonrası önce Iraklılar, sonra Suriyeliler geldi. Pandemi döneminde Araplar turist oldu. Ardından İranlılar, o güzelim caddeye ayak bastı. Son dönemde Afganlar, Pakiler, Afrikalılar, Orta Asyalılar, Uzak doğulular doldurdu.
Adım atacak yer kalmadı. Kalabalık bir insan seli oluştu. İstiklal'de nefes almak bile zorlaştı. Yılların sinemaları kapandı. Tarihi pastaneler kepek indirdi. Lokantalar terk etti.
KALBİNE TERÖR VURDU
Ve sonunda İstiklal'in kalbine terör vurdu. Bir bomba patlatıldı. Masum insanlar can verdi. İlk olarak banklar, saksılar kaldırıldı. Sonra yeni kararlar çıktı. İstiklal'de gezmenin dışında hemen her şey yasaklandı. Bir anlamda sıkı yönetim geldi. İstanbul Valisi imzalı "genel emir"le şu yasaklar geldi:
İşletmeler caddeye masa, sandalye, pano, seyyar tabela koymayacak. Seyyar satış yok. Satıcı tezgahı yok. Stand kurmak, sergi açmak yok. Sosyal, kültürel veya ticari etkinlik yok. Sokak müzisyenleri gösteri yapmayacak. Hanutçuluk da yasak.
SIRALAMADA GERİLERDE
Özgürlük konusunda ülkemizin can acıtan gerçekleri şöyle:
Siyasal haklar ve özgürlükler konusunda OECD ülkeleri arasında 41. sırada sonuncuyuz. İfade özgürlüğünde dünyada 129. sırada. Basın özgürlüğü endeksinde 149. sırada. Yolsuzluk algı endeksinde 96. sırada. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki dosyaların yüzde 22'si Türkiye'den açılan davalardan oluşuyor.
İstiklâl özgürlüktür. Türk'ün parolası ya istiklâl ya ölümdür. Çok görmeyin özgürlükleri. Özgür bırakın İstiklâl'i.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |