Daha önceden rezervasyon yaptırdığım bir butik otele gidiyorum.
Sular akmıyor. İşletmeci perişan. Çırpınıyor. Ama nafile. Bu bir genel kesinti değil. Arıza değil. Ya ne? Çok zor durumda olan işletmeci su borcunu ödeyemediği için gelip suyu kesmişler. Belki size normal gelebilir. Ama bana hiç de normal gelmedi. Neden mi? Açıklayayım.
Su hayattır. Dünyanın dörtte üçü sudur. İnsan vücudunun yüzde 70’i sudur. Temizlik susuz yapılamaz. Yani susuz yaşamak mümkün değildir.
Hal böyle iken, alacağını alamayan sular idaresi gelip suyu kesiyor. Sözüm ona alacağını kolayca almak için. Ama kimi cezalandırıyor? Borçluyu mu? Hayır toplumu cezalandırıyor. Bu yaklaşım insanlık mıdır? Olamaz. Değildir tabii ki de... İnsanlık için, hayat için, sağlık için, hijyen için gerekli olan suyun verilmesidir.
Düşünsenize suyun olmaması nelere yol açar? WC den tutun diş sağlığına kadar hijyen için olmazsa olmazdır su. Yani vücut temizliğinden çevre temizliğine kadar su gereklidir. İçmek için su gereklidir. Açlık grevi yapanlara bile sadece su verilir. Hayatta kalabilmeleri için. Son nefesimizde dahi bir kaşık su verilir.
Ya o hayvancıklar? Susuz kalırlarsa ne olurlar?
Sonuçta suyun kesilmesi yani susuz bırakılması cinayettir diyebiliriz sanırım.
Bildiğim kadarı ile hiçbir gelişmiş ülkede böyle bir uygulama yoktur. Olamaz zaten. Ama bizde olur. İleri demokratik ülkeyiz ya. Kültür düzeyi yüksek ülkelerde insanlık hiçe sayılarak uygulama yapılmaz. Önce insanlıktır. İnsan sağlığıdır.
Ne olması gerekir? Sular idaresi alacaklı ise demokratik ve gelişmiş ülkelerde yasalara göre hareket edilerek, alacaklar icra yolu ile tahsil edilir. Yani maaşından kesilir veya bankada parasına veya iş yeri veya evindeki eşyalar satılarak alacak tahsil edilir. Veya edilmeye çalışılır. Ama hiçbir zaman su kesilmez. Orman kanunu geçersizdir. Sosyal devlet kanunu geçerlidir.
Peki, biz nerede yaşıyoruz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Sosyal bir devlettir. Böyle bir devlette asosyal uygulamalar yapılmıyorsa vatandaş hakkını arar. Veya ilgili kurum veya kuruluşlarca olumsuz olan uygulamalar düzeltilir. Örneğin, bir konuda henüz bir yasa yoksa, düşünülmemiş olabilir. Bu yasal boşluktan yararlanılmaz tam tersi, bir olay meydana geldiğinde o ülkenin hukukçuları, savcıları, barolar devreye girip yanlış uygulamaların yapılmaması için kanun teklifinde bulunurlar. Ve olumsuz olan uygulamalar yasalaştırılır.
Gelişmişlik budur. Demokrasi budur. Sosyal devlet budur.
Tabiî ki elektrikte ve doğal gazda da durum aynıdır. Düşünsenize bu devirde elektriksiz bir aletin olmadığı, sadece aydınlanmada değil evde ve iş yerlerinde elektriksiz hiçbir alet çalışmamaktadır. Borcundan dolayı “ elektrik idaresi “ gelip konut veya işyerinin elektriğini kestiği zaman, iş yeri ise üretim duracak, çalışanlar aç kalacak, konutta ise evde çocuk veya yaşlı varsa onların ihtiyacı olan elektrikle çalışan aletler çalışamayacağı için, örneğin bir KOAH hastası oksijen konsantratörüne bağlı ise hayatını kaybedecektir. Bu durumda yine katil olan kimdir?
Kış günü ise soğuktan ölüme terk edilecektir insanlar.
Sonuç olarak su, elektrik ve doğal gazın borcundan dolayı kesilmesi insanlık mıdır? HAYIR.
İnsanlık suçu mudur? EVET.
Sosyal devletin uygulaması mıdır? HAYIR
Çözümü nedir? Sadece pandemi döneminde değil, tüm dönemlerde su, elektrik ve doğal gazın borcundan dolayı kesilmemesi için yasanın çıkartılması gerekir. Kimlere görev düşüyor? Yanıtı yukarıdadır.
Aslında, yasanın olmamasını suiistimal etmekte insanlık suçu değil midir?
Sevgilerimle..
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |