Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Lütfi Elvan, AKP’nin Antalya birinci sıra adayı… Yani, lokomotifi… Arı gibi… Her gün sabahtan akşama koşturuyor. Bakanlığa geri dönecek diye bakıldığından tüm partiler içerisinde etkisi ve yetkisi en büyük milletvekili adayı konumunda… Dedikleri, bir vekil adayı vaadi gibi değil, bir bakan vaadi gibi dinleniyor.
AKP’nin Tanıtım ve Medyadan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Eşref Ural, ‘Sayın bakanımız ile Korkuteli ve Elmalı’ya gideceğiz. Sadece birkaç gazeteci çağırdık. Sizi de aramızda görmek istiyoruz’ deyince yola koyulduk. Dedikleri gibi, birkaç gazeteci ve Lütfi Elvan, minibüse bindik, Korkuteli’ye doğru yola çıktık.
Elvan, bize karşı oldukça mütevazı ve kibar… Minibüste en rahatsız edici koltuğa oturmak için gazetecilere çok ısrar etmesi bunun bir göstergesi…. Sözlerine, ‘Ben yapmayacağım şeyin sözünü vermem’ diyerek başlaması ve bunu her ortamda söylemesi ise önemli… O nedenle ağzından dökülen her vaadin yerine geleceği anlamı da çıkıyor bu sözden…
Minibüsün Korkuteli yokuşunu tırmanırken stop etmesi ve araç değiştirmek zorunda kalmamız, gazeteciler arasında, ‘Ulaştırma bakanı yolda kaldı’ esprilerine yol açsa da, bunda Elvan’ın hiçbir günahının olmadığı aşikar…
Gazeteciler, Konya Karaman doğumlu Lütfi Elvan’ı yakından tanıma ihtiyacı hissetmiş olacaklar ki, sorularında çok gerilere, taa çocukluğuna kadar gittiler… İyi de oldu. Çünkü, o sorular sorulmasa, Elvan’ın kardeşi ile birlikte, kurulan pazarlara gece yarıları gidip dökülen meyve ve sebzeleri toplayarak evlerine götürecek kadar fakir olduklarını öğrenemezdik. Bunu kendi ağzından bizzat duyduk. Okuyup devletin en büyük bürokrat koltuğu olan müsteşarlığa kadar yüklenmesini, ardından milletvekili ve bakan olmasını da anlattı Elvan…
Sonra yerel konulara geçtik. Hava ulaşımında uluslararası standardın yolcu uçaktan indikten sonra varacağı yere karayoluyla bir saatte varması olduğunu söyleyen Elvan, Antalya’yı bu standarda kavuşturmak için Batı Antalya’da bir havalimanı projesi üzerinde çalıştıklarını vurguladı. 9 farklı yer tespit edilmiş. Bugün (Perşembe) üst düzey bürokratların da yer aldığı ekip gelecek ve bu yerleri inceleyeceklermiş. Ben, ‘Seçime kadar havalimanı yeri olur mu?’ diye sordum, ‘Evet, olur’ dedi.
Denize havalimanı da düşünmüşler ama rüzgar problemi ortaya çıkmış.
Konudan konuya atladık sonra…
Havacılık sektöründe bir yenilikten bahsetti… Çapraz uçlardan… Yani, yakın iller arasında uçuş seferleri de konulacakmış.
Tren yollarını özel sektöre açacaklarmış. Tren setini alan şirket trenciliğe başlayacakmış.
THY’nin Ankara-Antalya uçuşunu 60 TL gibi bir rakama gerçekleştirdiğini de öğrence, yine bir soru geldi benden, ‘Otobüs firmaları bu durumda ne yapacak?’… Elvan, onlara hemen bir formül önerdi. Tren seti alıp, özelleştirmenin ardından tren işine girmelerini tavsiye etti.
Bence en önemli açıklamalarından biri de Finike-Demre-Kaş-Kalkan yolunun kuzeye alınacak olmasıydı… Burada yol artık sahilden geçmeyecek…
Bu sorular bitti, Korkuteli’ne geldik. Hıdırellez Şenliği’nde, bir broşür gerginliği yaşandı.
CHP İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Kudret Kaçmaz ve 20 kadar partili, üzerlerinde Kılıçdaroğlu’nun resminin bulunduğu seçim broşürü dağıtmak isteyince birkaç AKP’li müdahale etti. Kaçmaz, durumu Lütfi Elvan’a söyleyince engel kalktı ve olası bir arbede önlendi.
Aslında gerginliğin başlangıç noktası, her partiden insanın bulunduğu bir şenlikte, ‘Cazgır’ olduğu söylenen birinin, “Ben ve sülalem CHP’liyiz. Bugüne kadar da CHP’ye oy verdik. Ama sayın bakanı yaptığı hizmetlerden dolayı kutluyorum, alkışlamaya davet ediyorum” sözleriydi…
Beni asıl şaşırtan ise AKP’nin ‘Şahin’ vekillerinden Gökçen Enç’in oldukça sakin olmasıydı.
Hiç sesini çıkarmadı, müdahale etmedi.
Lütfi Elvan ile Elmalı yolunda yaptığımız sohbetin ikinci bölümünde ise biraz genel politikalara girdik. İşte sorduklarımız ve Elvan’ın cevapları:
Siz CHP’nin emeklilere vaat ettiği ikramiyelere ‘Böyle bir bütçe yok’ diye karşı çıkarken, partinizin genel başkan yardımcısı çıkıp, ‘Her bakana özel uçak alacağız’ diyor. Bu da emeklileri kızdırıyor.
Yok efendim böyle bir şey. Kim demiş onu?
Sizin genel başkan yardımcınız diyor…
Öyle bir şey yok ya, öyle bir şey yok ya… Gözünüzü seveyim… Şuradan bir su verir misiniz? (Basın danışmanından bir su istiyor) Bakın diyelim ki şu su 20 krş. CHP bu programı uygulamaya kalksın şu su 2 TL… Her türlü iddiaya girerim… Enflasyon canavarını yeniden doğurursunuz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmak zorundayız.
Ak Parti’nin seçim programında tasarruf tedbirleri uygulanacağı vaadi var.
Tasarruf oranının artırılacağı…
Demek ki, bir savurganlık var ki, tasarruf vaadine gerek duyulmuş.
Mesela neden tasarruf…
Araçlar… Sayın Maliye Bakanı bütçenin yüzde 1’inin kamu araçlarına gittiğini söyledi. Önemli bir rakam.
O benzini falan da dahildir. Araçlar bir şey tutmaz. Biz gelsek de olacak, öbürü gelse de olacak. Bunlar o kadar büyütülecek şeyler değil.
Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının ölüm yıldönümü... Siz ne düşünüyorsunuz?
Benim gençlik yıllarımda okuduğum en öncelikli kitaplardan biri dar Ağacı’nda üç fidandı… O dönemin deniz Gezmiş’i asılmamalıydı… Deniz Gezmiş’te vatanını seviyordu. Sevmeze bu tür bir şey içerisine girmezdi. Elbette gençliğin getirdiği yanlışlıklar vardır. Bir şey demiyorum ona… Ama bu idamla sonuçlanmamalıydı. Bir genci nasıl asarsınız?.. Buna anlam vermek mümkün değil.