Çoğu zaman hiçbir belirti vermeyen bu hastalığın erken teşhisi ise düzenli kemik yoğunluğu ölçümleri ile mümkün oluyor. Memorial Antalya Hastanesi Nükleer Tıp Bölümü’nden Uz. Dr. İbrahim Oğuz Çeri, kemik yoğunluğu ölçümü hakkında bilgi verdi.
Menopoz öncesi kemik ölçümü yaptırın
Osteoporozun kemiklerin zamanla kalsiyum ve mineral yoğunluğunu kaybederek, kırılganlaşması olarak tanımlandığını söyleyen Uz. Dr. Çeri “Vücutta kemikler, kasları yapısal olarak destekleyen, hayati organları koruyan ve kalsiyum depolayan yapılardır. Kemik kütlesinin en üst seviyelerde olduğu dönemler 30- 40’lı yaşlardır. 40’lı yaşlardan sonra, özellikle kadınlardaki hormonal değişimler, kemiğin giderek kütlesini kaybetmesine yol açar. Menopozla birlikte bu kayıp hızlanır. Menopoza girmeden önce 40-45 yaşları arasında yapılacak ölçüm, menopoz öncesi değerlerin saptanması için önemlidir. Erkeklerde kemik erimesi kadınlara oranla nadir olmakla birlikte, risk faktörleri varlığında, 50 ve üzeri yaşlarda kemik yoğunluğu ölçümü yapmak gerekebilir” dedi.
Kadınların osteoporoza yakalanma riski daha fazla
Uz. Dr. Çeri, kadınların daha az kemik dokusuna sahip olduğundan osteoporoza yakalanma risklerinin de daha fazla olduğunu vurguladı ve ekledi; “Ayrıca düşük kalsiyum içerikli besinlerle beslenme, D Vitamini eksikliği, yeterli fiziksel aktivite içinde olmamak, genetik yatkınlık, kemik kütlesinin azalmasını hızlandıran sigara, alkol ve kafein tüketimi, bazı ilaçların (steroidler) uzun süreli yüksek dozda kullanımı ve bazı kronik hastalıklar kemik erimesine zemin hazırlayan etkenlerdir.”
Sırtta kamburlaşma varsa…
Kemik erimesinin çoğu zaman hiçbir belirti vermeyebileceğini ifade eden Uz. Dr. Çeri “Hastalığın yaygın bulguları bel ve sırt ağrıları, boyda kısalma, omurgada kırık, sırtta kamburlaşma, omuzlarda yuvarlaklaşma, kaburgalarda, el bileğinde ve kalça kemiklerinde kırıklardır” dedi.
Güvenilir ölçüm yöntemi
Kemik yoğunluğu ölçümünün hastalığa karşı etkin bir önlem olduğunun altını çizen Uz. Dr. Çeri, “Ciddi sağlık sorunlarını engellemek adına atılması gereken ilk adım, düzenli kemik yoğunluğu ölçümleridir. Çeşitli radyolojik yöntemlerle yapılabilen kemik yoğunluğu ölçümünde en doğru uygulama “Dexa” cihazı yardımıyla alt omurga kemiklerinden ve uyluk kemiğinin baş ve boyun kısmından, X ışınları kullanılarak yapılan ölçümdür. Kemik yoğunluğunu tespit etmek için yapılan taramada, hastaya çok kısa süreli olarak X ışınları verilmektedir. İşlem sırasında alınan radyasyon; günlük doğal yollardan alınan radyasyon değeriyle benzer nitelikte olup, hasta için oldukça güvenlidir. Bu yöntem, risk faktörleri varlığında çocuklarda da kullanılabilmekte ve tanıya yardımcı olmaktadır” şeklinde konuştu.
Düzenli yaptırılan ölçümler için aynı merkezi tercih edin
Uz. Dr. Çeri, risk faktörü olmadığında da kemik yoğunluğunda azalma olabileceğini söyledi ve düzenli checkup yaptırmanın önemini şu sözlerle anlattı: “Hiçbir risk faktörü taşımayan kişilerde dahi, kemik yoğunluğu yaşla birlikte azalma göstereceğinden, düzenli olarak yaptırılan check up programları kapsamında kemik ölçümleri de yapılmalıdır. Sağlıklı kadınlarda 40’lı yaşlardan itibaren 1,5-2 yılda bir ölçümlerin tekrarlanması gerekmektedir. Ancak risk taşıyan veya tedavisi devam eden kişilerde, doktorun yönlendirmesiyle, ölçümler daha sık aralıklarla yapılmalıdır. Öte yandan hastanın her ölçümde elde edilen sonuçları, cihaza göre değişiklik gösterebileceğinden; düzenli olarak yaptırılan ölçümlerin aynı merkezde yapılması faydalı olacaktır.”