C.K: Sn. Bülent Gürer sizi tanıyabilir miyiz?
BG:3 Yıldır gözlükçüler ve optisyenler derneğinde yöneticilik yapıyorum. Osman Önal Başkanlığı döneminde Denetim Kurulu Başkanlığı Adem Özkan zamanında ise Sayman Üyeliği yapıyordum.1 Nisan 2012 yılından itibaren Dernek Başkanlığı yapıyorum.Optisyenlik mesleğine baba mesleği olarak başladığım için mazisi çok eski 1969 yılından itibaren babam tarafından başlatıldı ve ben her yaz babamın gözlük ve optik üzerine olan işyerinde çalışırdım,kendi mesleğim gibi oldu,diplomamı da 1993 yılında Sağlık Bakanlığı’nın açtığı sınavla aldım.Üniversiteye gitmedim,bizim zamanımızda lise mezunu ve 4 yıl sigortalı çalışmak yeterli oluyordu.Daha sonra üniversite mezunlarına belge vermeye başladılar.
C.K:Gözlük ve optik üzerine faaliyet gösteren firmaların piyasadaki durumunu nasıl buluyorsunuz?
B.G:Gözlükçülük hatırı sayılır meslek grubunda iken şimdi ayakaltı durumuna düştü. Böyle olmasının sebebi ise tüketicilerimizin güneş gözlüklerini bilinçsizce işportadan ,alışveriş merkezinin promosyon ürünlerinden alarak kendi göz sağlığını hiçe sayarak alışveriş yapmaları,ayrıca devlet de bu konuda pasif davrandı ,numaralı gözlük ve lens Sağlık Bakanlığı’nda iken güneş gözlüğü Ticaret Bakanlığın’nda. Hiçbir il sağlık örgütü güneş gözlüğünü işportadan toplayamaz,kontrolünü sağlayamaz bunların sağlıklı olup olmadığını bilemez,biz de bilemeyiz,buna en kısa sürede çözüm getirmeleri gerekir.Dolayısıyla ciddi bir maddi kaybımız var.Ayrıca dış kaynaklı güçler ülkemizde zincir kurmaya başladılar. Örneğin; bazı optic firmaları, televizyona reklam veriyorlar. Fakat 5193 sayılı kanun gereğince optikçilerin reklam vermesi ve reklam üzerinde gözlük fiyatı belirtmesi yasak ama hizmetini belirtebilir. Siz hiç sağlık sektörü ile ilgili bizim asprin en iyisidir, ağrıyı en iyi bizim ağrı kesici keser gibi reklam gördünüz mü? Veya bizim asprin 3 TL gibi… Bu şekilde reklam ilk defa gözlükçülerde görüyorum.Ama işyeri,işyerinde dekor değişikliği yapar,web sitesinde işyerinin tanıtımını yapar,ürün yelpazesini gösterir ona bir şey diyemem. Fiyat veremez,ama içeride müşteriye hangi fiyatı verdiği bizi ilgilendirmez.
Bu durumda Ticaret Bakanlığı,Rekabet Kurumu ve Sağlık Bakanlığı’nın çarkı devreye giriyor.Ticaret Bakanlığı’na haksız rekabetten bahsettiğimizde Rekabet Kurumu’na yönlendiriyor. Rekabet Kurumu da Sağlık Bakanlığı’na yönlendiriyor. İki senedir sonuç alamıyoruz.Dolayısıyla Türkiye’de faaliyet gösteren 7000 meslektaşımızın minimum 4500 tanesi maddi açıdan zor durumda hatta bunların yüzde 40’, 2 seneye kadar kapanma tehlikesi ile karşı karşıya.Ayrıca internetten numaralı lens,gözlük ve güneş gözlüğü satışı yasak olmasına rağmen satışına izin verilmesi de bizi çok zor duruma düşürüyor.
C.K: Göz sağlığını hiçe sayarak rant etmek için çok düşük fiyata kalitesiz güneş gözlüğü satan işyerlerine yaptırımlarınız var mı?
B.G:Belediye’den ricada bulunuyoruz ve onlar da işporta tezgahlarında numaralı gözlük varsa onları toplatabiliyoruz ama işportacılara güneş gözlüğü satmama konusunda yaptırımımız yok.Daha once ithalat ile uğraştım;Çin ve Uzakdoğu piyasasını,burada üretilen ,satılan ve kimler tarafından gözlüklerin nereden hangi fiyata satıldığını çok iyi bilirim.Fakat bunlara yaptırımım yok.85 cente gözlük alıyorlar bunun fonu da yok, optikte fon var, bunda o da yok. 1 dolara alış,10 cent nakliye 15 cent vergi hemen hemen 1.50 dolara gözlük.1.50 dolarlık gözlüğün vidasını bile takmayız.Sonuçta çok ciddi para kaybediyoruz fakat daha da önemlisi halkımız da ciddi bir şekilde sağlığını kaybediyor.Biz de bunu istemiyoruz.
C.K:Göz sağlığı ile ilgili sizin de görüşlerinizi alabilir miyiz?
B.G:Biz bu sene okullar açılmadan once İl Sağlık Müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nden;okul kayıtlarında sağlık raporu istenirken göz tarama testi de istensin dedik .Fakat zaman sıkıntısı nedeni ile bu döneme yetiştiremedik.Umarım seneye bu isteğimiz uygulamaya geçer.Bu uygulamanın da devlet görevlileri tarafından rant söz konusu olmadan yapılmasını isteriz.Belki Özel Hastaneler bu işi üstlenmek isteyebilir,böyle şeylere meyil vermek istemiyoruz.
C.K:Lens kullanımı hakkında neler düşünüyorsunuz?Lensi herkes kullanabilir mi?
B.G:Bizim sadece lensi sadece satma yetkimiz var.Göz içine müdahale edemediğimiz gibi göz ölçümünü de yapamıyoruz.Doktorlar lens reçetesi yazıp müşteriye verirse,bu müşterinin lens kullanabileceğini gösterir.Her gözlük kullanan 100 kişiden 70 i lens kullanabilir.Aşırı hipermetrop,miyop olabilir,retinası veya korneası ince ise riskli olabilir.Fakat bazı doktorlar reçete yazmaya üşeniyorlar veya özellikle yazmıyorlar,bunun nedeni de kendilerinin lens satmasıdır.Bunun için de bazı doktorlar başkası adına şirket açıyorlar hatta bu şirketin fatura koçanı da hastanede bulunuyor.Hastane de bu şirketin faturasını kesiyor.Bunları açığa çıkartmak çok zor ve biz bunun için çabalıyoruz.
C.K:Avrupa ve Amerika’da faaliyet gösteren optik sektörünü nasıl buluyorsunuz?Türkiye ile karşılaştıracak olursak
B.G:Amerika’yı bilmem ama Avrupa’yı çok iyi bilirim.Amerika’da yaşayan yakınlarımın dediğine gore gözlük almak isteyen kişiler gözlükçüye gidip hem muayene olabiliyor, hem de gözlüğünü alabiliyor.Avrupa’da ise Optimetris var;yani gözün görme kusurlarını teşhis edip reçetelendirme yetkisine sahip olan bu konuda üniversitede eğitim alan meslek adamları var. Sorun olduğunda hemen çözüme kavuşturulma konusunda çok iyi bir yöntem. Umarım ileride Optimetris sistemi Türkiye’de de olur. Avrupa uyum yasası gereği bu sistemi gerekli buluyorum.
C.K.Çok teşekkür ederiz ilginize
B.G: Biz teşekkür ederiz