Marmara Denizi açıklarında dün akşam saat 20.57'de, 8.4 kilometre derinlikte meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki deprem, Tekirdağ'da herhangi bir yıkıntıya sebep olmadı. Valilikten yapılan açıklamada depremin bir zarara yol açmadığı belirtildi. Deprem sonrası bazı vatandaşlar tedbir amacıyla evlerinden çıkarken, telefon hatlarında fazla yüklenmeden dolayı kısa süreli sorun yaşandı.
Öte yandan 5.2 büyüklüğündeki depremden 20 dakika sonra, Marmara Denizi'nde 2.7 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.
20.57'deki depremin ardından sabah saat 07.00'ye kadar en büyüğü 3.6 olan 33 artçı sarsıntı meydana geldi.
'İstanbul ‘Rus ruleti’ oynuyor'
İstanbul’da yaşayan ABD’li gazeteci Claire Berlinski duyarsızlığa isyan etti. Berlinski, “200-300 bin kişi ölecek, 50 milyar dolar zarar olacak. Herkes korkuyor ama kimse bir şey yapmıyor” dedi
Dünyanın en saygın şehircilik dergilerinden City Journal son sayısında, İstanbul’daki büyük deprem riskine rağmen önlemlerin yetersiz kaldığına dikkat çekti. Derginin İstanbul’da yaşayan muhabiri Claire Berlinski tarafından yazılan ve dün ABD gazetesi Los Angeles Times tarafından da yayınlanan makalede şu ifadeler kullanıldı:
“Dünyanın birçok büyük kenti sismik risk altında. Bogota, Kahire, Karakas, Daka, İslamabad, İstanbul, Cakarta, Karaçi, lima, Manila, Meksiko, Yeni Delhi ve Tahran bunlar arasında sayılabilir. Bu ülkeler sismik riskle Rus ruleti oynuyor. Los Angeles ve Tokyo da büyük deprem adaylarından ancak yapılaşmaları iyi olduğu için risk çok daha az.
Yaşayan tüm yer bilimciler, yakın bir zamanda İstanbul’u güçlü bir depremin vuracağını söylüyor. ABD Yer Bilimleri Araştırmalar Merkezi (USGS), 2000’de yaptığı araştırmada böyle bir depremin 30 yıl içinde gerçekleşme ihtimalinin yüzde 62 olduğunu açıkladı. Erdik’in tahminlerine göre böyle bir deprem 200-300 bin kişiyi öldürebilir. Hasarı tamir etmek en iyi tahminle 50 milyar dolara mal olacak. Bu da Türkiye’nin ekonomisini on yıllarca geriye götürecek.
Kolon kesiliyor
İstanbul’da her gün depreme dayanıksızlıkları açık bir şekilde görülen binaların arasında yürüyorum. Depreme dayanıklılığın en önemli kuralı ihlal edilerek, kolonları ve duvarları daha fazla yer kazanmak için yıkılmış zemin katlar görüyorum. Güçsüz gecekondularla dolu mahalleler var. Bu gecekondular çocuklarla dolu.
Hiçbir yerde uyarı yok
Ancak bazı adımlar pahalı değil. Örneğin İstanbul’da güçlü bir depremde 30 bin doğalgaz borusunun yırtılacağı tahmin ediliyor. Böyle stresli bir ortamda insanların yapacağı şey ise sigara yakmak olacak. Patlak bir doğalgaz borusunun yanında sigara içmek, yangın başlatmak için güzel bir yöntem. Ancak bu konuda hiçbir uyarı görmedi. İstanbul’daki hiçbir otelde de deprem anında yapılması gerekenlere ilişkin bir uyarıya denk gelmedim.
‘Kaderciler, kültür meselesi...’
Ancak ülkedeki herkes depremden korkuyor. Geçen yıl küçük bir deprem bütün şehri sokaklara döktü. Ama kimse böyle bir durumda ne yapması gerektiğini bilmiyor. İstanbul’da maddi durumu uygun olmasına rağmen güvensiz evlerinden ayrılmayan birçok insan biliyorum. Tehlikenin farkındalar ama tamamen kaderciler.
Japonlar evdeki su bardaklarının kırılmaması için önlem alırken, İstanbul’daki müzeler bile değer biçilemeyecek sanat eserlerinin depremde zarar görmemsi için hiçbir şey yapmıyor. Bu zenginlik farkı değil; bir kültür meselesi...”
VATAN