Lozan Barış Antlaşması'nın 88'inci yıldönümü dolayısıyla Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) tarafından Antalya Kültür Merkezi'nde 'Lozan'dan günümüze bağımsızlık ve Anayasa' konulu konferans düzenlendi. Oturum başkanlığını ADD Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Çelik'in yaptığı konferansa, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, tarihçi- yazar Dr. Bilal Niyazi Şimşir konuşmacı olarak katıldı.
80 YILLIK HESAPLAŞMA
Konferansta Lozan Barış Antlaşması'ndan günümüze yaşanan süreci yorumlayan Ümit Kocasakal, Lozan'ın ardından yaşanan süreçte Türkiye'nin NATO'ya girmesi, Demokrat Parti'nin iktidar olması ve Atatürk'ün ölmesinin önemli kırılma noktaları olduğunu dile getirdi. Bu kırılma noktalarından sonra Türk halkının Cumhuriyeti ordunun koruyacağı düşüncesine kapıldığını aktaran Kocasakal, "Biz Cumhuriyeti ordumuzun nasıl olsa koruyacağını, kollayacağını düşündük, yan gelip yattık ama Cumhuriyet ile hesaplaşma içinde olan o kişiler 1923'ten hemen sonra uyumadılar, çalıştılar ve bu günlere getirdiler işi. Biz zannediyoruz ki bugünkü siyasi iktidarın bir projesi sanıyoruz. Bu 80 yıllık bir hesaplaşma ve er veya geç olacaktı, konjonktür şimdi uygun oldu" dedi.
SİNSİ BİR İŞGAL VAR
Türkiye'de Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun 1991 yılında kaldırılmasıyla birlikte vatan hainliğini düzenleyen bir yasanın kalmadığını belirten Ümit Kocasakal, "Bugünün yapı taşları o günlerden döşenmeye başlamıştır. O günlerde Cumhuriyete karşı başkaldıran birtakım kalkışmaların ele başları bugün vatan hainliğinden kahramanlığa terfi ettiriliyor. Şeyh Saitler mezarları başında anılıp, aziz mertebesine yükseltilebiliyor. Günümüzde işgaller artık masumane yapılmıyor. Bilinen görünen bir düşmanla mücadele etmek kolaydır. Şimdiki işgal sinsi bir işgaldir. Çünkü bu işgal zihinlerin işgalidir. Bu işgal bir takım postlar altında gerçekleşiyor, 'demokrasi', 'barış', 'kardaşlık ve özgürlük', bunlar gerçek anlamından soyutlanıp başka emellerle kullanılan şeyler haline getirilmiştir. Bu işgal çok daha zor mücadele edilebilir bir işgaldir" diye konuştu.
CHP HALKÇILIK OKUNU KAYBETTİ
Türkiye'nin basın yoluyla ciddi bir işgal altında olduğunu iddia eden Ümit Kocasakal, kimsenin halka, ulusa kabahat bulmaması gerektiğini ve bunun kolaycılık olacağını söyledi. Bu noktada CHP'yi eleştiren Kocasakal, "CHP'nin ilk kaybettiği ok halkçılık okudur. Halk şu an uyuşturulmuş durumda" dedi. Toplumda, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) gibi Genetiği Değiştirilmiş Aydınlar olduğunu vurgulayan ve onları GDA'lar olarak nitelendiren Kocasakal, "GDO'dan daha büyük bir sorun GDA'lardır. Çünkü bunlara fazla miktarda 'F' vitamini zerk etmişler. Organik aydınlarımız bir yerde, genetiği değiştirilmiş aydınlar bir yerdedir. Eğer bunlar bütün bu yapılan hukuksuzlukları meşrulaştırmak için ellerinden geleni yapmasalar Başbakan'ın dediği gibi iyot gibi açıkta kalır herkes" diye konuştu.
Siyasi iktidarın kendi burjuvazisini, kendi devletini ve kendi yargısını yarattığı bir süreç yaşandığını savunan Ümit Kocasakal, "Bunun bir parçası da orduyu tasfiye edip yerine emniyet güçlerini koymaktır" dedi.
EN BÜYÜK TUZAK KISA VE ÖZLÜ ANAYASA
Türkiye'de şu an basın özgürlüğü ve Anayasa Mahkemesi'nin olmadığını kaydeden Kocasakal, son dönemde konuşulan kısa ve özlü anayasa düşüncesini de şu sözlerle eleştirdi:
"Aman ha en büyük tuzak burada. 'İngiltere'de Anayasa yok' diyorlar. Çünkü orada anayasa olmasına gerek yok ki. Bizim gibi ülkelerde hele tam tersi hak ve özgürlükleri gerçek anlamda güvence altına almak istiyorsanız ayrıntılı anayasa yapacaksınız. Ne kadar kısa olursa siyasal iktidarın hak ve özgürlükleri ihlal etme hakkı o kadar artar."
HALK DİK DURANI SEVER
Konuşmasının son bölümünde 'ne yapılmalı' başlığı altında birtakım önerilerde bulunan Kocasakal, CHP'nin TBMM'deki yemin krizine de göndermede bulundu. Türkiye'nin son dönemde ordusu çökertilmiş bir ülke konumunda olduğunu aktaran Kocasakal, şöyle dedi:
''Ne yapmalı? Birincisi, dik durmak ve birtakım şeylerden, liberal rüzgarlardan etkilenmemek gerekiyor. Bu halk dik duranı sever. Mümkünse dondurma dışında hiçbir şey yalamayacak. Tükürdüğünü yalamayacak. Her başı kapalı olanı Atatürk, laiklik düşmanı olarak görmeyelim. Çünkü bu doğru değil. Bu tezgaha düşmeyin. İnsanların değerleriyle oynamayalım. Çünkü laiklik, cumhuriyet halkın hassasiyetleriyle oynanmadan da korunabilir. Bugüne kadar hep Türk Silahıl Kuvvetleri'nden medet umuldu. Türk Silahsız Kuvvetleri olaya el koymalıdır, yani halk el koymalıdır. Kendi ulusumuzdan ümidimizi kesemeyiz. Ne yapacaksak kendi ulusumuzla yapacağız. Batacaksak da hep beraber, çıkacaksak da hep birlikte çıkacağız."
Özgür ÖZTÜRK/ANTALYA, (DHA)