Avcı yaptığı açıklamada, özellikle ilk ve ortaöğrenimle ilgili sorunları bulunan Türkiye’nin eğitim fakültelerine ve öğretmen yetiştirme politikalarına daha çok önem vermesini istedi. Eğitim fakültelerinin en önemli sorunları arasında özgün öğretmen yetiştirme sistemsizliği, öğretim görevlisi açığı, fiziksel ve altyapı olanaklarının yetersizliği, öğrenci sayısının fazla olmasını gösteren Avcı, “Enderun ve Köy Enstitüsü gibi zengin ve derin bir eğitim geleneği olan Türkiye’nin Dünya çapında tanınan eğitim fakülteleri kurmak için özgün stratejiler ve kestirme yol haritalarını analiz ederek zorlukları, riskleri ve maliyetleri biran önce ortaya koyması gerekmektedir” dedi.
Avcı, eğitim fakültelerinin akademik ve araştırma performanslarının yanı sıra nitelikli mezunlar çıkarma, üst düzey bilimsel dergilerde makale yayınlatma, öncü araştırmalar yapma, patent kazandırma ve inovasyon yaratma gibi ölçütleri başta olmak üzere akademik özgürlüğe, özerk yönetişime ve öğrenciler için iyi donanımlı tesislere, bol kaynak ve zengin bir eğitim ortamına da büyük ihtiyaç duyduğunu belirterek, yeni Anayasada, yeni ve muasır bir yükseköğretim yasasına ve milli eğitim kanunlarına muhakkak yer verilmesi gerektiğini kaydetti.
‘Sınav toplumu’ haline gelen Türkiye’de öğretim kademelerine girişten, istihdama değin birçok kademede sınavların kullanılıyor olmasının yanlış olduğunu savunan öğretmen atamalarında da durum böyle olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Öğretmen adayları öğretmenlik programının kapsamındaki dersleri uygulamaya yönelik ve işlevsel bir yapıda görmüyor. Öğretmen atamalarında fakülteye giriş puanı, mezuniyet derecesi gibi ölçütlerin dikkate alınması kalite getirecektir. Aksi takdirde mevcut KPSS uygulaması, birçok konuyu fakülte eğitimleri boyunca görmeyen öğretmen adaylarını KPSS kurslarına yönlendirmeye devam edecektir. KPSS’de sadece bilişsel beceriler ölçülerek öğretmen atanmaktadır. Oysa öğretmenlik mesleği duyuşsal özellikleri ağır basan bir meslek dalıdır. Duyuşsal özelliklerin, analiz, sentez ve değerlendirme becerilerinin ise fakülte yıllarında kazandırılması ve meslek öğretmen adaylarına sevdirilmesi gerekmektedir. Öğretmen adayları kendilerini öğretmenlik mesleğine değil, KPSS’ye hazırlamaktadır. Bu itibarla öğretmen yetiştirme sisteminde bir tıkanıklığa ve önemli bir bunalıma sürüklendiğimizi itiraf etmemiz gerekir.”
Avcı, Türkiye’nin öğretmen yetiştirme ve atama politikalarında stratejik bir vizyonla değişime gitmesine ihtiyaç bulunduğunu ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in devrim niteliğinde belirterek, “Ülkemizin eğitim fakültelerine ve öğretmen yetiştirme politikalarına daha çok önem vermesi gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınmayı yakalamak, bilgi toplumu oluşturmak için başarılı, kaliteli ve dünya sıralamalarına giren üniversitelere ihtiyacımız var. Aksi takdirde 2015 yılında işsiz öğretmen sayısı 700 bini bulacak. Aday öğretmen sayısı her geçen yıl azalmıyor, çoğalıyor” dedi.(ANKA)