Ahmet Kaya'nın ikinci biyografik filmi "Ahmet'in Türküsü - Son Şarkı" geçtiğimiz günlerde gösterime girdi. Gösterime girmeden kısa bir süre önce merhum şarkıcının eşi Gülten Kaya, yaptığı şu açıklamayla filmin izlenmemesini tavsiye etmişti;
"Aramızdan 24 yıl önce ayrılan ve iradesini bizlerin temsil ettiği sanatçı Ahmet Kaya hakkında yapıldığı iddiası bulunan, adına 'film' demekten hicap duyduğumuz, başta sanatçının kendisine ve tüm sevenlerine yapılmış bir saygısızlık olarak gördüğümüz bu ticari projeyi asla desteklemediğimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Sevenlerini, sanatçının sesini ve herhangi bir eserini içerisinde barındırmayan ya da hayatına dair herhangi bir doğru bilgiyi kendileriyle buluşturamayacak olan bu 'kurmaca' kandırmacasına karşı dikkatli olmaları için uyarmak isteriz. Sanatçının itibarını ve değerlerini yok sayarak, yalnızca ismi üzerinden maddi kazanç sağlama gayretinde olan; fikrine, duygusuna, eserlerine, sevenlerine, ailesine, evlatlarına, ideallerine yüz çevirerek vahşi bir piyasa çarkının ve 'biyografik film' furyasının içine Ahmet Kaya'yı da zorla dâhil etmek isteyen bu kişileri tanıyınız."
Bu açıklama üzerine filmin yönetmeni Kudret Sabancı, Gülten Kaya'ya gecikmeli de olsa cevap verdi.
“TOPLUMA MAL OLAN KİŞİLERE İLİŞKİN YAPILAN FİLMLER MAALESEF ZAMAN ZAMAN ÇEŞİTLİ SPEKÜLASYONLARA MARUZ KALMAKTADIR”
Kudret Sabancı, açıklamasında şunları söyledi;
"Sinema filmimiz sonunda izleyicilerle buluştu. Bilindiği üzere, daha önce planlanan gösterim, öncelikle pandemi daha sonra da muhatap kaldığı bir takım hukuki süreçler sebebiyle bugüne kaldı. Topluma mal olan kişilere ilişkin yapılan filmler maalesef zaman zaman çeşitli spekülasyonlara maruz kalmaktadır. Ahmet Kaya da son dönemde çeşitli şekillerde adları gündeme gelen ve tartışmalara neden olan diğer kişiler de insanlığın, kültürün ve tarihin ortak değerlerine dönüşmüşlerdir. Bu kişilerin adları, dış görünüşleri, hayatı ve düşünceleri gibi kişiliğine dair unsurları, telif hakları kapsamında değil, kişilik hakları kapsamındadır ve hayat hikâyeleri de alenileşmiş durumdadır.
"TARİHSEL VE SOMUT OLAYLAR ÜZERİNDE HİÇ KİMSENİN TELİF HAKKI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Tarihsel ve somut olaylar üzerinde hiç kimsenin telif hakkı söz konusu değildir. Dolayısıyla kamuya açık bilgilerle çekilen bir film için herhangi bir izin gerekmemektedir. Ülkemizde ve dünyada bu konudaki kriterler yeterince açıktır ve bu konuda son derece özenli davrandığımızın bilinmesini arzu ederiz. Şarkılarıyla geniş halk kitlelerinin ilgisine ulaşmış, sonrasında linçe uğramış, ülkesini terk etmiş, vefatından sonra da Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü’ne layık görülmüş, yani sanatı ve yaşamı ile fazlasıyla kamuoyuna mal olmuş bir sanatçının hayatı, sanatın da sinemanın da konusudur ve üzerinde kitlelerin farklı bakış açılarına sahip olması da çok doğaldır."
"SANSÜR DENEBİLECEK BİR YOK ETME ARZUSU"
Sanatın çok sesli doğası içerisinde herkesin aynı süreci kendi perspektifinden yansıtması sanatın sunduğu bir olanaktır ve yaptığımız da bundan ibarettir. Bütün topluma ait olan bu değeri ve zenginliği, tekelci hatta baskıcı bir özel ekonomik mülkiyet anlayışı içerisinde, sansür denebilecek bir yok etme arzusundaki motivasyonu kamuoyunun takdirine bırakıyor, eksiği ve fazlasıyla sinemamıza yeni bir eser kazandırmanın gururunu yaşıyoruz."
(Odatv.com)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |