Uyuşturucu alabilmek için hırsızlık yapan ve annesinin altınlarını çalan genç kızın, hastaneye kaldırıldığında serum takılacak damarı bulunamadı. "Ölsem de kurtulsam" dediği anda narkotik ekiplerinin desteğiyle yeni bir hayata başlayan ve tedavi olan Seçil, şimdi uyuşturucu madde bağımlılığıyla mücadele ediyor. Tiyatroda rol alan ve yaşadıklarını yazan Seçil Aşık, "Yolun sonuna gelmiştim. Artık ya ölümü tercih edecektim, ya da yaşamayı. Hayatım boyunca hep kolay olanı seçtim. Ama bu kez zoru başardım" dedi.
Seçil Aşık, Antalya'da tanınmış bir ailenin iki kızından küçüğü olarak 1991 yılında dünyaya geldi. İlkokul ve ortaokul sıralarındaki başarılarının ardından liseye başladı. Ailesinin gözbebeği olan ve başarısıyla gururlandıran dünyalar güzeli Seçil, lise 2'nci sınıfta sevdiği bir arkadaşını uyuşturucudan uzaklaştırmaya çalışırken kendisini geri dönüşü çok zor bataklığın içerisinde buldu. Alkolün de etkisiyle çok klişe olan 'bir kereden bir şey olmaz' sözünün arkasına sığınarak ilk eroin deneyimini yaşayan Seçil, 'Sadece bir kez denedim, zaten ben bağımlı olmam' derken haftanın 7 günü eroin kullanan bir bağımlıya dönüştü.
UYUŞTURUCUNUN ESİRİ OLDU
Esrar, eroin, kokain derken denemediği uyuşturucu kalmadı. 5 liralık paketlerle alınan uyuşturucuya para yetiştiremez oldu. Vücudu her gün daha fazlasını isterken bulduğu bütün parayı uyuşturucuya harcıyordu. Günde 200- 300 lira harcar hale gelmişti. Uyuşturucu parası temin etmek için yoldan gelip geçenden para dileniyordu. Buna 'sinyal çekmek' diyorlardı. Bazı genç kızlar uyuşturucu için bedenini bile pazarlıyordu. Seçil ise uyuşturucu parası için hırsızlık yapmaya başladı. Başlangıçta dumanını çekerken bir süre sonra bu yetersiz kaldı. Her gün onlarca kez kullandığı eroin nedeniyle damarları delik deşik oldu. Eroin almadığı zaman ağrılar ve kan ter içinde kalıyor, kriz geçiriyordu.
'BEN, BEN OLMAKTAN ÇIKTIM'
Krize girdiği anda gözünün hiçbir şeyi görmediğini söyleyen Seçil Aşık, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Esiri olmuştum uyuşturucunun. Artık içilmeyen günler bir kabus oluyordu. Gece yatağa girdiğinde o gün hiç içmemişsem ve içme sansım da yoksa o çaresizlik hayatının en kötü gecesini yaşatıyordu. Öyle kötü anlar oluyordu ki 'ölsem de kurtulsam' diye düşünüyordum. Lise öğrencisiydim ve okulda bile uyuşturucu almaya başlamıştım. Hatta bir keresinde dersten izin alıp tuvalette uyuşturucu kullandım. Okuldaki arkadaşlarım da uyuşturucu bağımlısı olduğumu öğrenmişlerdi. Nihayetinde okuldan atıldım. Ailem ise öğrendiğinde yıkıldı."
HASTANEYE SOKMAYA ÇALIŞTI
Ailesinin önerisiyle tedaviye olmayı kabul eden Seçil, Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin uyuşturucu bağımlılarını tedavi eden bölümü AMATEM'e gönderildi. Burada 1 hafta yatan genç kız, merkeze uyuşturucu sokmaya çalışınca tedavisi sonlandırıldı. Bu tedaviden ümitli olan ailesi için ikinci kez yıkım olmuştu. "Hastaneye yatırıldığımda maddesiz yaşayamayacağıma kanaat getirmiştim. Onca krize rağmen hiçbir şey, hiç kimse umurumda değildi. Sadece eroin istiyordum. Ve henüz 1 hafta yattığım hastaneden çıkışımı isteyip kendimi tekrar eroinin kollarına attım" diyen Seçil, o süreçte yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
"Ben giderek, ben olmaktan çıkmıştım. Aynaya baktığım zaman kendimi tanıyamaz hale geldim. 50 kilodan 38 kiloya düştüm. Çevremdekiler benden uzaklaşmaya başlamıştı. Hayatı hem kendime hem de yakınlarıma zehir ediyordum. Annemin karşısına geçip eroini onun gözleri önünde alıyordum. Kollarım morluktan ve şişlikten iğne yapılamaz hale gelmişti. Vücudumda iğne yapılabilecek damar kalmamıştı. Bacaklarım sürekli balon gibi şişiyor, yürüyemeyecek hale geliyordum. Kollarım, bacaklarım derken boynumdaki damarlara gelmişti sıra. Boynumdakileri de bitirdikten sonra kasığımdan iğne yapmaya başladım. Her gün eroini bırakma kararı alıyordum, ama ertesi gün krize girince tekrar sarılıyordum."
EVDEKİ ALTINLARI ÇALDI
Uyuşturucu için para bulmanın zorlaştığı dönemde evi talan edip annesinin zor günler için sakladığı dövizleri buldu. Her gün azar azar almaya başladı. Kısa sürede onları da bitirdi. Geriye altınlar kalmıştı. Bir gün hiç düşünmeden onları da alıp bütün eşyalarını toplayıp evden kaçtı. Bu süre zarfında sokaklarda yaşamaya başladı. Kimi zaman kaçırılıp dövüldü, kimi zaman hırsızlık yaptı. Geçen yıl Mart ayında ise Zeytinköy'den aldığı eroini içmek için müstakil bir evin bahçesine girdi. Bir gazetecinin fotoğraflarını çekip haber yapmasıyla, Seçil için yepyeni bir sayfa açıldı.
BİR HABERLE HAYATI DEĞİŞTİ
Gazetede yayımlanan haberden sonra Narkotik Büro'dan polislerin kendisini bulduğunu ve 'Bir Bağımlı Bir Hayat Projesi' kapsamında tedavi ettirmek istediğini belirten Seçil Aşık, "Yıllarca illegal yaşamım yüzünden kaçmak zorunda kaldığım polislerin bana ne derece yardımı dokunur ki diye düşündüğüm için tedaviyi başlangıçta kabul etmemiştim. Buna karşılık vücudum berbat durumdaydı. İğneler yüzünden damarlarım delik deşik olmuştu. Haliyle kol ve bacaklarında enfeksiyon oluşmaya başlamıştı. Annemin de zoruyla hastaneye gittiğimde kolumu kesmek zorunda kalacaklarını söylediler. Kolum umrumda değildi. Krize giriyordum ve sadece eroin istiyordum. Ailem beni ikna edip hastaneye yatışımı yaptırdı. İlk hafta benim için ölümdü. Krizlerimi biraz atlattığımda doktorların kararıyla ameliyata alındım ve bacağımdan alıp koluma koydukları ek parçayla artık hayatımı devam ettirmek zorundaydım" diye konuştu.
'HAYATIMDA U DÖNÜŞÜ YAPTIM'
Hastanede 1 ay kaldıktan sonra Antalya'da Narkotik Büro'ya tedavi için görüşmeye gitti. Seçil, o süreci şöyle anlattı:
"Yapılan görüşmelerde polis bana her türlü desteği verdi. Uyuşturucu bağımlılarının tedavi edilmesini öngören bir proje kapsamında İstanbul'daki özel bir hastaneye yatırıldım. Serum takacak damar bile bulamıyorlardı. Uzun süren bir tedavinin ardından krizleri de atlatıp normal bir hayata başladım. Hastaneden çıktıktan sonra artık bir şeylerin farkına varabiliyordum. Hatalarımı geç de olsa idrak edip büyük hasarlı bir 'U' dönüşü yaptım. Ve ben hayatımda ilk kez bir zaferi kutluyorum. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'ne (TUBİM) çok teşekkür ederim. Aileme ise yaşattığım bunca şeyden sonra pişmanlık kelimesi eksik kalır."
HAYAT BÖYLE DAHA GÜZEL
Kendi ifadesiyle belki de dünyada uyuşturucuya başlayacak en son kişi olan Seçil, şimdi Antalya'da narkotik polisle birlikte uyuşturucuyla mücadele programlarına katılıyor. Yaşadıklarını, "Yolun sonuna gelmiştim. Artık ya ölümü tercih edecektim, ya da yaşamayı. Hayatım boyunca hep kolay olanı seçtim. Ama bu kez zoru başardım. Artık eski Seçil olamam. Hayat böyle çok daha güzel" diye özetleyen Seçil, tedaviden sonra günlerini dolu dolu geçiriyor. Büro yönetimi ve makyaj kurslarına gidip sertifikalarını alan Aşık, ardından emniyetin uyuşturucuyla mücadeleyi konu alan tiyatro oyununda rol aldı. Şu sıralarda uyuşturucu madde bağımlılığını önlemeyle ilgili 'Eğer Baştan Başlasaydım' adlı yeni bir oyun üzerine çalışıyorlar.
HAYATINI ROMAN YAZIYOR
Seçil, günlerini nasıl geçirdiğini ise şöyle özetledi:
"Haftanın 5 günü tiyatro çalışmalarım var. İçinde bulunduğumuz ekim ayının sonlarına doğru ilk gösterimizi Antalya'da yapacağız. Arkasından Türkiye turnesine çıkacağız. Buna ilave olarak yazılar yazıyorum. Şiir yazıyorum. Kendi hayatımla ilgili bir de roman yazıyorum. Bu kitabı tiyatro nedeniyle biraz ertelemek durumunda kaldım. Geri kalan zamanlarda narkotik büroda vakit geçiriyorum. Oraya gelen bağımlılara neler yapmaları gerektiğini anlatıyorum. Ben uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyenlere kendimi örnek gösteriyorum. Ben başardıysam siz de başarabilirsiniz diyorum."
ESKİ DEFTERLERİ KAPATTIK
Uyuşturucu kullandığı dönemde kopan ailesiyle ilişkileri de çok iyi. "Eski defterleri tamamen kapattık. Artık onların istediği gibi bir evlat olmaya çalışıyorum. Yeterince acı çektirdim geçmişte onlara" diyor Seçil... Küçük yaşına sayısız dram sığdıran ve ölümün kıyısından dönen genç kız, uyuşturucuya karşı gençlere de çağrıda bulundu:
"Arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. Bu tarz maddelerden uzak durun. Bir kere kanınıza girdiği an size hükmediyor. Esrar ve hap kullanımı eroine basamaktır. Her basamak seni biraz daha karanlığa iter. Bir kereden bir şey olmaz demeyin. Oluyor çünkü. Ola ki düştünüz, nereden dönerseniz kardır, unutmayın daima bir umut vardır."
Mustafa KOZAK/ANTALYA, (DHA) -