Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Necip Ekinci, böbrek taşı oluşumunu tetikleyen faktörler ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Sıcak iklimlerde yaşayanlar risk altında
Böbrek taşlarının, böbreklerin içerisinde, idrardaki çeşitli maddelerin kristalizasyonu (çökelmesi) ve kümelenmesi sonucu oluşan maddeler olduğunu belirten Op. Dr. Ekinci, taş oluşumu ile az sıvı alımı (özellikle su) arasında yakın bir ilişki olduğuna dikkat çekerek, “Aşırı egzersiz yapan, Akdeniz gibi sıcak iklimlerde yaşayan veya sıcak ortamlarda çalışmak zorunda olan kişiler, terleme ile çok sıvı kaybettiklerinden taş oluşumu açısından risk grubunda yer almaktadır. Yeterli sıvı alımı olmadığı takdirde, idrar miktarının azalması ile konsantre hale gelen idrar içinde taşların oluşma olasılığı yükselecektir.” diye konuştu.
Taş oluşumunda genetik faktörler önemli
Op. Dr. Ekinci, taş oluşumunda genetik faktörlerin de rol oynadığının altını çizerek, “Ailesinde taş hastalığı olanlarda taş görülme olasılığı daha yüksektir. Böbrekler, kanı süzerek vücut için gereksiz olan fazla sıvıyı idrar şeklinde atar. İdrardan atılan bazı katı maddeler, bazen idrar yollarının içinde çökerek böbrek taşlarının oluşumuna neden olur. İdrarı oluşturan suyun ve idrar içinde bulunan taş oluşumunu engelleyici bazı maddelerin az, beraberinde atılan maddelerin fazla olması da farklı kristallerin idrarda çökmesine neden olur.” dedi.
En sık görülen belirti ağrıdır
Hastalığın kendini ağrı ile göstereceğini; ancak ağrının şiddetinin değişebileceğini vurgulayan Op. Dr. Ekinci, “Ağrıya kanlı idrar da eşlik edebilir. Böbreğe yerleşmiş bir taş, çok şiddetli ağrı yapabileceği gibi; bazen ağrısız da olabilir ya da çok az ağrı yapabilir. Taşın idrar kanalına düşmesi daha fazla ağrı oluşmasına neden olabilir. Hangi taşların daha az hangilerinin ise daha fazla ağrıya neden olabileceğini tahmin etmek zordur. Ağrı, genellikle belin alt tarafında ve taşın olduğu yan tarafta görülebilir. Bazen sırt veya karına kadar yayılabilir. Ağrıyla birlikte bulantı ve kusma oluşabilir; kanala düşmüş olan taş vakalarında idrar yapma ile ilgili şikayetler olabilir.” diye konuştu.
Tedavi taşın boyutuna göre değişmektedir
Op. Dr. Ekinci, birçok taşın hiçbir müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden düşebileceğini, düşmediği durumlarda ise tedavinin taşın yerleşimi ve boyutuna göre değişebileceğini belirterek konu ile ilgili şu bilgileri verdi: “4 mm den küçük boyuttaki taşların çoğunda kendiliğinden düşebilmeleri için belirli bir sure beklenmelidir. 4 mm’ den iri olan taşların ise düşürülmesi daha zor olmaktadır. 5mmçapındaki bir taşın düşme olasılığı yaklaşık %50'dir. 10 mm’den büyük taşların ise kendiliğinden düşmeyeceği kabul edilir. 3-4 haftalık bir süre içinde hasta taşını düşüremediyse ya da tanı konduğunda 10 mm’den iri bir taşın olduğu saptanmışsa girişimsel tedaviler planlanır. Günümüzde oldukça başarılı girişimsel tedavi yöntemleri ile taşlardan kurtulmak mümkündür. Bu yöntemler;
ESWL (Vücut dışından şok dalgası ile taş kırma): Bu tedavi metodunda, şok dalgalar sıvı bir ortamdan geçirilerek, vücut dışından taşa uygulanır ve böylece taşın kırılması sağlanır. Taş, vücuda hasar vermeden kırıntılar haline getirilerek vücut tarafından dışarı atılır.
Üreteroskopi (Endoskopik taş tedavisi) : İdrar yolundan üreter kanalına teleskop ile girilerek direkt görüş altında, taşın parçalanması veya direkt olarak çıkarılması işlemidir.
Perkütan taş kırma: Sırtta 1 cm’ lik delikten bir teleskop ile böbreğe girilerek, yine direkt görüş altında taşa müdahale edilmesi işlemini içermektedir. Bu teknik genellikle büyük taşlar için kullanılmaktadır. “
Bu önerilere kulak verin
Taş rahatsızlığı yaşayanların büyük bir kısmının sonraki 10 yıl içinde tekrar taş oluşumu ile ilgili problem yaşadığını ve alınabilecek bazı basit önlemlerle taş oluşumunu en aza indirmenin mümkün olacağını belirten Op. Dr. Ekinci, şu önerilerde bulundu.
· Günde yaklaşık 2 litre idrar çıkaracak kadar sıvı alınmalıdır(Önemli kısmı su olacak şekilde)
· Diyette tuz kısıtlanmalıdır.
· Hayvansal gıdalar aşırı tüketilmemelidir.
· D vitamini takviyeli yiyecekler ve kalsiyum bazlı asit gidericilerden kaçınılmalıdır.
· Bilinenin aksine kalsiyum kısıtlaması önerilmemektedir.
Sonuç olarak; taş düşüren kimselerde, idrar miktarını artıracak şekilde bol su içmeyi alışkanlık haline getirmek ve yemeklere tuz ilavesi yapmamak en etkili korunma yöntemidir.