Twitter'dan Oran'ın doğrudan mesajlarına ilişkin 73 sayfalık bilgi geldi.
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, kendisi ve partisi üzerinden yapılmak istenen karalama kampanyası nedeniyle açıklama yaptı. Fuat Avni ile birlikte 'Sümeyye Erdoğan'a suikast planladıkları iddiasıyla çıkan haberleri yalanlayan Oran, Twitter'dan da rapor aldı. Twitter'dan gelen rapor böyle bir yazışmanın hiç olmadığını ortaya koydu!
Oran raporu yazılı açıklama ile duyurdu. İşte o açıklama;
Türkiye çok acayip bir ülke oldu ve malumun ilanını duyurmak için bugün karşınızdayım. Biliyorsunuz 17 Şubat’ta Ethem Sancak’ın sahibi olduğu Akşam, Star ve Güneş gazetelerinde benim ve partim CHP hakkında çirkin asılsız ahlaksız, çamur at izi kalsın mantığıyla hazırlanmış bir karalama kampanyası başladı. Size hakaret olmasın diye Bunlara gazete, çıkan çamura da haber demiyorum beni mazur görün.
Bu pislik çamur yayınlar üzerine hemen twitter’ın merkezine başvurarak bana direk mesajlarımın (DM) tamamını gönderin bu ahlaksızlığı yapanların suratına çarpayım dedim. İşte twitter’in merkezinden gelen resmi yanıt elimde burada:
Twitter’dan bana gönderilen yanıtta 4 yıldır @UmutOranCHP adresiyle üyesi olduğum bu hesabımdan yaptığım tüm yazışmalar elimde. Toplam 73 sayfa ve içerisinde malum sanal şahsiyetle ve türevleriyle tek bir satır dahi yazışma yok, olamaz da. Çünkü twitter hepinizin bildiği bir gerçeği yine bildirdi: Birbirini takip etmeyen hesaplar birbirlerine direk mesaj gönderemezler. Bu dosyanın tamamını gereğini yapması için avukatıma teslim ettim. Savcının açtığı soruşturmada tek bir kanıt dahi bulamayacağından adım gibi eminim. Onlar avukatımla gereğini yaparlar.
Şimdi benim bu kepazelikleri, gazete denilen bu paçavralarda yazanlara en ağır lafları söylemem gerekiyor. Siz insan değilsiniz siz işadamı değilsiniz siz gazeteci değilsiniz, siz suç örgütüsünüz, çetesiniz, kumpasçısınız, psikolojik harekatçısınız, tetikçisiniz. Ve SİZ, parlamenter demokratik hukuk düzeninin düşmanısınız, aslında siz halk düşmanısınız.
Bu yayınların tamamının gerçek dışı ve alçakça olduğunu biliyorduk, şimdi resmi olarak da ilan ediyorum. Adım Zola değil ama ben de bu kumpasçıları suçluyorum ve bugün Dreyfus’u çok daha iyi anlıyorum!
Değerli basın mensupları, son 7-8 yılda yaşananlara bakın, aynı kumpası, karalamayı TSK’ya da yaptılar, gazetecilere meslektaşlarınıza yaptılar, yurtseverlere, aydınlara, akademisyenlere, ülkesini sevenlere yaptılar. Anlaşılan sıra artık doğrudan CHP’ye geldi! Ama kusura bakmayın baltayı taşa vurdunuz, siz CHP’ye dil uzatamazsınız el uzatamazsınız. CHP kimseye benzemez, bize uzanan bu kirli eli kırmasını çok iyi biliriz! Aklınızı başınızı alın haddinizi bilin, ahlaklı siyaset yapın!
Buradan yurttaşlarıma ve CHP’lilere seslenmek istiyorum:
Bu çirkin, akıl almaz saldırı yalnızca ceza hukukunun, tazminat hukukunun, basın meslek ilkelerinin konusu değildir. O mecralarda gereken adımlar atıldı ve atılmaya devam ediliyor, takipçisiyiz. Ancak bu olayın bir de toplumsal boyutu, sosyal sorumluluk boyutu var. Demokratik hukuk devletine karşı oluşan bu suç örgütünün medya tetikçisi Ethem Sancak ve kara propaganda organlarına, ticari faaliyetlerine de tepki gösterilmesi, kınanması, toplumdan dışlanması gerekmektedir.
Ben bir milletvekiliyim anayasal düzen içerisinde yapmış olduğum parlamenter faaliyetlerimden dolayı birilerini rahatsız etmiş olabilirim. Bu milletin bir vekili olarak nerede bir yolsuzluk varsa nerede doğmamış yetimin hakkı yeniliyorsa bu konuları TBMM gündemine taşımak, sorgulamak ve denetlemek benim görevimdir. Bunları da milletvekilinin elindeki en büyük denetim aracı olan soru önergesi konusu yapmak benim görevim. Görevimi hakkıyla yerine getirdiğime inanıyorum bundan sonra da aynı şekilde bu sorumluklarımı ve görevimi aynı şekilde yerine getireceğim.
Ama bana ve benim üzerimden CHP’ye yapılan bu saldırı aslında, şimdilik konuyu uzaktan izleyen diğer siyasi partilere ve Yüce Meclis’e de yapılmıştır. Çete kurarak, olmayan kanıtları varmış gibi göstererek, hayali suçları isnat ederek aslında yapmak istedikleri şey parlamenter sistemi askıya almaktır, muhalefetin soru sormasını dahi önlemektir.
Buradan TBMM’ye çağrıda bulunuyorum, buradan yürütmeye çağrıda bulunuyorum öylece olup bitenleri izleyemezsiniz, yüksek yargıya çağrıya bulunuyorum, hatta buradan cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum, devlet içerisinde çöreklenmiş bu suç örgütü olan çeteyi ortaya çıkararak, gerekli cezayı vermek herkesin görevidir.
Son çağrımı bir kez daha yurttaşlarıma yapmak istiyorum: Bu çetenin ucu ister siyasetçi ister bürokrat ister işadamı ister gazeteci, nereye uzanırsa uzansın vatandaşımızın mutlaka toplumsal olarak bu suç çetelerine karşı cesur olması, boyun eğmemesi, tepki göstermesi ve cezalandırması gerekmektedir.