"İşine gelmediği zaman 'Ben borç edebiyatına sığınmadım' diyor. Hukuk tanımadan haksız yere ve kasıtlı yaptığı şaibeli işler nedeniyle trilyonlarca parayı hemen ödeyen Akaydın, gerçek alacaklılara kasten küçük paraları ödemiyor ve belediyeye haciz geliyor. İşte hukuka aykırı olarak iptal ettiği Antkart'a ve 100. Yıl projesine ödenen paralar ortada. Bu trilyonların nasıl birilerinin cebine indirildiğinin hazin gerçeklerini de yakında belgeleriyle açıklayacağız."
Başkan Akaydın'ın önce Antalya'nın, Antalyalının 'kör kuruşu'nu koruması gerekirken trilyonları birilerine nasıl peşkeş çektiğini açıklaması gerektiğini vurgulayan Türel, şöyle devam etti: "Kanuna aykırı Halkkart ihalesini yapıp yüzüne gözüne bulaştırdı, şimdi Ağır Ceza'da yargılanıyor. Artık Antalya'nın Akaydın sayesinde yolsuzluktan, hırsızlıktan, usulsüzlükten yargılanan bir büyükşehir belediye başkanı olmuştur. Bundan şahsen bir Antalyalı olarak büyük üzüntü duyuyorum."
ADAM İSE NEDEN HACİZ GETİRDİĞİNİ ANLATSIN
"Temenni ederiz ki aynı bizim gibi hakkındaki iddiaların hesabını verir ve aklanır. Yandaşlarını adliye binası önüne yığıp yargıyı etkilemeye çalışmadan hesap verir. Ama bir yanlış varsa hukukun elinden kimse kurtulamamıştır. Suçun yoksa niye korkuyorsun? Yoksa yaptığın şovlarla başkalarına iftira atarak kendini unutturmaya mı çalışıyorsun? Acaba duruşma günü mü yaklaştı? Adam ise çıkıp niye borcunu ödemeyip bilerek makamına haciz getirdiğini anlatsın."
"Bir yandan salya sümük ağlarken bir yandan ağzından köpükler saçarak bize saldırmaya çalışıyor. Kendisine söyledim, 'Bir yasadışı iş bulursanız savcılığa gidin' dedim. Yıllarca işi gücü bıraktı, didik didik evrak inceletti. Hiçbir şey bulamadı. Kudurdu, iftira haysiyetsizliğine sarılıp haksız suç duyuruları yaptı. O dönemde başkanlıktan yeni ayrılmış sade vatandaştım. Hepsi için savcılara gittim. Teker teker cevaplarımı verdim. Dosyalar bilirkişilere de gitti tek tek incelendi. Hepsinden aklandım."
"Bu şeref ve haysiyet celladının yaptığı gibi, işçiyi köylüyü adliye kapısına yığıp adli personeli zor duruma sokmaya çalışmadım, olayı siyasi şova dönüştürmedim. Son iftirasında bahsettiği havuz da ihalesiz yaptırılmış bir iş değildir. Bizzat belediye şirketine yasal prosedürle verilip yaptırılmış, tüm soruşturmalar neticesinde de aklanmış bir iştir, raporlar ortadadır. Ama çaresizlik içersinde o kadar bunalmış ki; o bildiğimiz mitomani (yalan söyleme) hastalığı azmış ve tedaviye ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır.
Akaydın bir an önce kendisini milleten daha akılı görmekten vazgeçip yalanlarıyla halkı kandırmaya gayret göstermemelidir. Kendisini Antalya için çalışmaya adayıp milletle dalga geçmemelidir. Kendi kapısına haciz geldikçe, çocuk gibi 'Ben suçluyum ama o benden daha suçlu' demek yerine oturup işini yapmalı, ya da ağlamayı bırakıp çekilmelidir. İnanın istifa da bir erdemdir ve bundan kazanan Antalya olur."
ANTALYA, (DHA)