Ertuğrul Günay, 31 Mayıs’tan beri gelişen hükümet karşıtı gösterileri, Istanbul’un merkezinde varolan ender yeşil alanlarından Gezi Parkı’nı korumak amacıyla başlamış bir halk hareketi olarak nitelendiriyor.
Yazıda “sol geçmişli” Ertuğrul Günay’ın AKP Hükümetinde 2007-2013 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanı olarak gösterişli işlere imza attığı belirtilirken, Günay’ın son zamanlarda twitter ve Türk medyası üzerinden de farkını östermeye devam etmesine değinilmiş.
Bir AKP yetkilisinin yabancı basına düşüncelerini samimiyetle açıklamasının son derece ender olmasına dikkat çekilirken, Günay’ın Jeune Afrique dergisi için istisna yaptığı yazılmış.
Ertuğrul Günay olayların gidişatının hepimizi şaşırttığını söylerken, hükümetin çevreci ve kentsel duyarlılık içinde hareket eden göstericilere anlayışla ve hoşgörüyle karşılık verebilecek ve durumu böylece lehine çevirebilecek iken sertliği seçmesinin hatalı olduğunu belirtiyor. Polisin kabul edilemez şiddeti ve bu şiddeti haklı çıkarma girişimlerinin bu krizi tahrik ettiğini ve daha sonra da tırmandırdığını itiraf eden Günay, Başbakanın bu konuda kendi görüşlerini gayet iyi bildiğini, Taksim’in yeniden yapılandırma ve AVM inşa projelerinin kendi Bakanlığı döneminde red edildiğini anımsatıyor.
Başbakanın göstericilere terörist diyerek ve yabancı medyaya sataşarak kendi tabanında safları sıklaştırdığının altını çizen Günay bu demeçlerin Türkiye’yi çok tehlikeli gerginliklere açık konuma getirdiğini vurguluyor. Başbakanın baskıcı tutumundan toplumda olduğu gibi kendi partisinde de birçok kişinin huzursuz olduğunu söyleyen Ertuğrul Günay 2014 yılında gerçekleşecek seçimlerde belirleyici faktörün “Gezi Hareketi”nden ziyade Kürt Açılımı ve Barış Süreci olacağını ekliyor.
Göstericilere müdahalelerin BM, AB ve Obama yönetimince kınanmaları hakkında Ertuğrul Günay diplomatik yalnızlaşmanın veya AB üyelik sürecinin aksamasının Türk demokrasisine zarar vereceğini söylüyor.
CHP’den ayrılırken “özgürlüklerden korkan, gelenekçi yaşlı bir parti” AKP’ye ise “yenilikçi, demokrat, liberal, ekonomik gelişmeyi teşvik eden parti” dediği anımsatılması üzerine, Ertuğrul Günay 2002-2011 yılları arasında AKP’nin tanımlamış olduğu şekilde hareket ettiğini ve toplumdan da büyük destek gördüğünü söylüyor. Günümüzde ise Dünya’ya açık ve vatandaşları ile barışık ilerici yeni bir harekette ihtiyaç olabileceğini ifade ediyor.
Oluşan muhalefetin göz önünde bulundurulması ile beraber Tayyip Erdoğan’ın istediği Başkanlık sistemine geçilmesine pek imkan tanımayan Günay, Türkiye’nin merkeziyetçi bir geleneği olduğuna dikkat çekiyor ve güçler ayrılığı ilkesini yeterince anlamadığımızı ve özümsemediğimizi belirtiyor.
Başbakan’ın çalışma ve hükümeti yönetme şekli sorusu üzerine Ertuğrul Günay, siyasette önemli olanın vatandaş nezdinde oluşturulan imajdır diye yanıtlıyor.