Kendisinin “köstebeğin siyasi yüzünü” ortaya koyduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Sırada bürokrat köstebekler var” dedi.
Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasındaki “köstebek” olayına ilişkin yeni bilgileri Cumhuriyet’le paylaştı. Kendisinin grup konuşmasındaki açıklamalarının ardından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın değişik televizyon kanallarındaki konuşmalarının tamamını irdelediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Yaptığı açıklamalar acizliğinin kanıtı. Tutup SSK Genel Müdürlüğü dönemimle ilgili değerlendirme yapıyor. Devletin tüm imkânları ellerinde, istediklerini araştırsınlar” dedi.
Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı Atalay’ın özel kalem müdürünün değil koruma müdürünün aradığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Eğer belediye başkanına iletilmek istenen bir konu varsa bunu koruma değil, özel kalem müdürü iletir. Koruma müdürü, özel kalem müdürünün yapacağı işleri mi yapar” diye sordu. Kılıçdaroğlu, Beşir Atalay’ın koruma müdürü Ali Karabağ’ın, Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı resmi cep telefonundan aradığını anımsattı. CHP lideri, buna karşın Korkmaz’ın ise Deniz Feneri’nin “asıl faili” olarak nitelendirilen Mustafa Çelik’e baskın haberini belediyeye ve kendi üzerine kayıtlı olmayan bir telefonu kullanarak ilettiğini açıkladı, bu duruma ilişkin “Olası bir dinlemeyi perdelemek için belediyeyle hiç ilgisi olmayan başka bir telefon kullanıyor” yorumunu yaptı.
‘Söylediklerim külliyen doğru’
Açıklamalarıyla ilgili Beşir Atalay’ın “külliyen yalan” sözüne ilişkin ise Kılıçdaroğlu, “Açıkladıklarımızda neyin yalan olduğunu söylemiyor. Telefon konuşmaları mı, ifadeler mi yalan? Bizim söylediklerimiz külliyen doğru” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, soruşturma kapsamında aramaya katılan polislerin “masum” olduğuna inandığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, dün bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada da İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın toplu iğne kadar ahlakı varsa istifa etmesi gerektiğini belirterek “Atalay dava açacağını söylemiş, memnun olurum, böylece dosyayı mahkemede görmüş olacağız” dedi.
‘BAKAN SUÇUSTÜ YAKALANDI’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da Atalay’ı istifaya çağırdı. Tanrıkulu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Sayın bakan suçüstü yakalanmıştır. Dolayısıyla siyasal, hukuki ve cezai sorumluluğu vardır. İşi daha fazla uzatmaması, görevinden çekilmesi lazım” dedi. Tanrıkulu, “3 yıllık bir dönem içerisinde sayın bakanın yakın koruma müdürü ve özel kalem müdürünün yaptığı görüşmeler var. Koruma müdürü Kırıkkale belediye başkanıyla nasılsın, iyi misin falan filan konuşmamış. Soruşturmaya ilişkin bir konuyu görüşmüşler. Kimin bilgisi dahilinde, elbette İçişleri bakanının bilgisi dahilinde görüşmüşlerdir. Eğer İçişleri bakanı buna ilişkin olarak 3 yıl koruma müdürüyle ilgili olarak bir işlem yapmamışsa, kendi özel kalemiyle ilgili bir işlem yapmamışsa ve o görüşmeden sonrada çok özel görüşmeler yapılmışsa ve bazı deliller ortadan kaldırılmışsa bunun sorumlusu kimdir?” dedi.
İfadede büyük çelişki
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Koruma Müdürü Ali Karabağ’ın savcılıkta verdiği ifadede, “Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı Bakan Bey’in ertesi günü Kırıkkale’ye gideceğini bildirmek için aradım” dediği öğrenildi. Buna karşın Atalay’ın bu konuşmadan bir gün sonra Kırıkkale’ye değil Başbakan Tayyip Erdoğan ile Irak’a gittiği anlaşıldı. 14 Ekim 2009 günü saat “22.19.33”te İçişleri Bakanlığı’nın Özel Kalem Müdürlüğü adına kayıtlı telefonla Kırıkkale Belediye Başkanı Korkmaz ile ne konuştuğunun sorulması üzerine Karabağ, “Ben Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’a Bakan Bey’in ertesi günü Kırıkkale’ye gideceğini bildirmek için telefon ettim” yanıtını verdiği bildirildi. Ancak Atalay’ın 15 Ekim 2009’da Kırıkkale’ye gitmediği anlaşıldı. Koruma müdürünün ifadesinin aksine Atalay’ın, Kırıkkale’ye değil Irak’a gittiği ortaya çıktı.
İLHAN TAŞCI/Cumhuriyet