AB'nin dünya gözlem servisi Copernicus'a göre 21 Temmuz 2024, kayıtların başlamasından bu yana dünyadaki en sıcak gün oldu… Yeniden aşılabilecek bir rekor… Güney Avrupa‘da sıcaklık, geceleri bile nadiren 30 derecenin altına düşüyor. Yüksek sıcaklık şehirlerde yaşam kalitesinin düşmesine ve daha kötü yaşam, çalışma koşullarına yol açmakta... Isı stresi bu nedenle bir şehirdeki yaşam kalitesi için merkezi bir parametre...
* * * *
Şehirde yaşayanlar kavurucu sıcaklarda yürümenin, dolaşmanın nasıl bir eziyet olduğunu bilir… Avrupa‘da İkinci Dünya Savaşı'nda yıkılmayan şehirlerin yenilmez bir avantajı var. Sonuçta merkezleri arabalar için değil insanlar için inşa edilmiş ve buradaki sokaklar da buna bağlı olarak dar… Bunun sonucunda binalar birbirini gölgeliyor. Gölgeli ve gölgesiz alan arasındaki fark 17-18 dereceye kadar çıkabildiğinden etkisi çok büyük...
* * * *
Kavurucu sıcaklık, az gölge, artı büyük şehir gürültüsü: şehirlerdeki yazlar daha sıcak ve daha yorucu oluyor. Mimari ve yapı malzemeleri genellikle şehirlerin ısınmasına katkıda bulunuyor. Şehirler genellikle kırsal bölgelere göre daha sıcak… Buralara “ısı adaları” deniyor… Eski şehirler ısı adası etkilerine karşı önemli ölçüde daha az duyarlı çünkü daha gölgelidirler, kalın taş duvarları o kadar çabuk ısınmaz. Serinlemek için rüzgardan en iyi şekilde yararlanacak şekilde konumlandırılmıştır çoğu…
* * * *
Dünya çapında yaklaşık 730 kentte ortalama sıcaklık son yıllarda 1,5 santigrat derece artarak 23 santigrat dereceye yükselmiş. Bu durum endişelendiriyor. Almanya’da Helmholtz İklim Girişimi'nin araştırmalarına göre, büyük şehirlerde, ülkeye göre değişse geceleri de hava gerçekten çok sıcak olabiliyor; özellikle de rüzgarın olmadığı zamanlarda. Geceleri sıcaklıkların 20 santigrat dereceye veya daha fazlasına ulaştığı gecelere ‘tropik geceler‘ adı veriliyor.
* * * *
2050 yılına gelindiğinde dünyadaki insanların üçte ikisinin şehirlerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Bu da şehir planmasının, binaların mimari açıdan aşırı sıcaklıkların dikkate alınarak yapılması gerekir… Bu konuda uzmanların uyalarına bakıyorum, şehirlerdeki ısı adası etkisi, binalar birbirine ne kadar yakın inşa edilirse o kadar güçlü oluyor. Bunun yanısıra çeşitli faktörler de rol oynuyor…
* * * *
Uzmanlara gere, beton, cam veya metal gibi malzemeler ısıyı depolar. Bu nedenle şehirler geceleri daha yavaş soğur. Depolanan ısı akşamları yükselir ve geceleri yüksek sıcaklıkların oluşmasını sağlar. Bir şehir yoğun bir şekilde inşa edilmişse, hava iyi bir şekilde dolaşamaz: bu nedenle serinletici rüzgarlar sokakları yeterince havalandıramaz. Siyah gibi koyu renklerin güneş ışığını emdikleri için binaların renkleri şehirdeki ısıyı artırabiliyor…
* * * *
Ağaçlar ve yeşil alanlar aynı zamanda gölge sağlar ve havayı arındırır. Temiz hava koridorları adı verilen açık alanların yardımıyla şehirdeki hava daha iyi sirküle olur: çevredeki alandan gelen soğuk hava şehre akabilir. Mimarlar ve iklim araştırmacıları bu nedenle şehirlerin yüksek sıcaklıklara çevre dostu bir şekilde nasıl uyum sağlayabilecekleri konusunda stratejiler arıyorlar. Şehir planlaması ve inşaat malzemeleri, şehirlerin ısıya ve aşırı hava koşullarına ne kadar iyi hazırlandığı konusunda çok önemlidir.
* * * *
Peki Türkiye bu konu ile ilgili hazırlıklı mı ? Kentsel planlamalarda, kentin mimarisini şekillendirmekte aşırı sıcakları da dikkate almak bir seçenek değil hayati bir zorunluluk… Türkiye ile ilgili verileri bilmiyorum ama Almanya’da sağlık konusunda en yetkili resmi kurum olan Robert Koch Enstitüsü'ne göre, Almanya,İtalya ve İspanya'dan sonra Avrupa Birliği'nde sıcaktan kaynaklanan ölümlerin en fazla olduğu üç ülkeden biri.
* * * *
Şunu söyleyebiliriz… Tüm dünyada yerel yönetimler, aşırı sıcaklara yanıt olarak uzun vadeli planlamanın bir parçası olarak, kent sakinlerini, kentin altyapılarını ısıya karşı korumak için adımlar atmakta veya adım atmak için harekete geçmekte… Türkiye’de de yerel yönetimlerin “Isı Dalgası Eylem Planı” var mı acaba ?