Bir haber yapmaya gör…
Herkes gardını almış senin haber yapmanı bekliyor. Ki, altına bir yorum döşensin.
Sağı, solu, CHP’lisi, AKP’lisi, MHP’lisi fark etmiyor.
Onlar gibi düşünmüyorsan, onların penceresinden bakmıyorsan yandın.
Ey çok bilmiş bazı yorumcular… Siyasetçi ile gazeteci ayırımını yapamıyorsanız, öğrenin…
Gazeteci objektif olur, kendi bakış açısından yazar.
Tabi, sizde haklısınız. Günümüzde siyasetçiden daha cevval partili gazeteciler var.
Neyse gelelim konumuza…
Bir duyumu yazdım geçen gün… Ve, sordum; Kim bu vekil diye…
Mesele şu; CHP’nin Çanakkale’deki Adalet Kurultayı’nda 3 partilinin alkol aldığı AKP’liler tarafından sosyal medyada paylaşılınca ilk tepkiyi CHP vermişti.
Bu kişilerin Çanakkale ruhuna yakışmayan bir tavır sergilediklerini söyleyip ihraç için düğmeye bastılar.
Peki, parti tüzüğünü göre içki içmek yasak mı?..
Değil…
Kurultaydan önce, ‘İçki içilemez’ diye bir yasak konulmuş mu?
Hayır…
Ancak, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın, alkol alınmasının kurultay ruhuna ters olduğunu söylemesi ve şehitlerimize saygısızlık olarak değerlendirmesinden sonra aslında yazılı olmayan bir kural oluştu.
O da şuydu:
“Binlerce şehidimizin kanıyla sulanan Çanakkale’deki bu kurultay etkinliği içinde içki içilmesini parti olarak tasvip etmiyoruz. İçenler varsa onları da disipline sevk ediyoruz.”
Şimdi, partilerde herkes genel başkan olabilir, parti meclisine seçilebilir, MYK üyesi olabilir, milletvekili, belediye başkanı olabilir. Aslolan parti üyeliğidir. Yani düz üyelik.
Tüzükler, yönetmelikler, genelgeler üyelik bazında yaptırımlarla çıkar.
Genel başkan şunu yapabilir, normal üye yapamaz gibi bir yaptırım olamaz.
Dolayısıyla, 3 üyenin ihraç aşamasına geldiği alkol meselesinde AKP’nin çıkışlarıyla CHP olarak siz meseleyi bu kadar büyütürseniz, bir gazeteci olarak bir vekilin, bir belediye başkanının içki sofrası kurmasını da haber değeri taşır hale getirirsiniz.
Tezcan’ın o çıkışından sonra, “O 3 kişi düz üye, ben vekilim, belediye başkanıyım. Beni kapsamaz. Ben içkimi içerim” diye bir lakırdıyı ben kabul etmem.
Madem, genel başkan yardımcısı bu içki meselesini kurultay etkinlikleri çerçevesinde etik bulmadı, o halde siz bunu içemezsiniz. İçerseniz de o 3 sade üye gibi muamele görmeniz gerekir.
Şimdi, ben bunu yazdım diye birileri çıkmış laf ediyor.
Bakın arkadaşlar… Bazı kutsallıklar vardır.
Herkese göre değişir.
Ben mezarlık alanından geçerken müziği kapatırım. Ölülere saygımdan dolayı yaparım bunu… Orada onlar yatarken, benim, misal ‘Gaydırı kuppak cemilem’i dinlemem hoş olmaz.
Benim mezarlıktan geçerken arabanın teybini kapatmam müzik sevmediğim anlamına mı geliyor şimdi...
Müziği severim ama o mezarlık alanının, o bölgenin benim için özel bir önemi vardır ve müziği kapatırım.
Peki bunun yazılı bir kuralı var mıdır?..
Yoktur.
Çanakkale’deki kurultay meselesi de öyledir. O kentin Türk tarihi açıdan bir kutsallığı vardır ve CHP yönetiminin Çanakkale ruhunu hatırlatmasının ardından partililere bu çıkışı bence normaldir.
Benim anlamadığım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın bu çıkışa rağmen, bir vekilin o hassasiyeti göstermemesidir.
Yoksa, dönsün Antalya’ya aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yesin, içsin…
Ben, ‘Kim bu vekil?’ diye isim vermeden yazdığım yazıya gelen yorumlara baktım, kimileri anlamış o vekilin kim olduğunu ve hemen karşı saldırıya geçmişler bana karşı…
CHP’liyim diye gezen, Atatürk düşmanı, PKK sevici biri de yorum yapmış o habere kendince… Belediyelere çöreklenen kan emicilerden en semirmiş olanı bu…Yazsın önemli değil… Yanaştığı, nemalandığı siyasilerin tetikçiliğine ve yalakalığına devam ediyor demek ki…
Suç onda değil, onu şımartan belediye başkanı ve onu yanına alıp il merkezinde yanına oturtup basın toplantısı yapan siyasilerde…
Bakın…
Bu bayram, iki haber verdim üst üste…
Biri işte bu rakıcı vekil hikayesi…
Gelen yorumun biri şöyle:
“Rakı içmeye yasak mı geldi? Size ne milletin içkisinden. Yeni bir algı mı oluşturuyorsunuz? Ahlaksızlıklara tecavüzlere gıkınız çıkmıyor. Hani Ensar Vakfı’na ses çıktı mı? Tabii o zaman münferit oluyor.”
Diğeri, MHP İl Başkanı Mustafa Aksoy’un Bakan Çavuşoğlu’nun bayramlaşma toplantısına katıldığına ilişkindi. Ona gelen bir yorum da şöyleydi:
“PKK’lı HDP’lilerle adalet yürüyüşü yapan CHP’lileri neden haber yapmıyorsun Gün Haber ?”
AKP, MHP ile ilgili haber yaparsın tepki görürsün, CHP ile ilgili yaparsın tepki görürsün.
İşte bu, bir gazeteci olarak doğru yolda olduğunun en iyi göstergesidir.