Pazar akşamının şifresi ‘4‘ tü… İspanya'nın kazandığı Avrupa şampiyonluklarının sayısını gösteriyordu. 1964, 2008, 2012 ve 2024. Hiçbir ülke bu kadar sık kazanmadı. Pazar akşamı Berlin'deki büyük finalde, İspanya, İngiltere’yi 2-1 yendi. İspanyollar, 47. dakikada 1-0 golle öne geçti. İngilizler 73. dakikada eşitliği sağladı. Pek çok kişi uzatma süresi beklerken 86. dakikada İspanya'nın galibiyet golü geldi. Pazar günü her şey Espana'ydı…
Bu turnuva boyunca ve Pazar akşamı 90 dakika boyunca sanırım İspanya için sonuna kadar hak edilen dördüncü Avrupa şampiyonluğuydu. İngilizler için 1966 Dünya Kupası zaferinden bu yana geçen 58 yıllık acıya bir yenisi eklendi. 2016’da göreve getirilen İngiliz teknik direktör de zaten "Yeterince iyi değildik. Daha iyi olan kazandı" diye üzgün bir şekilde itiraf etti. İngilizler en az iki yıl, yani 2026 Dünya Kupası'nın sonuna kadar bu acıyı yaşamaya devam edecekler…
Şöyle sorayım… Bu Avrupa Şampiyonasından, futbol yazından geriye ne kalacak? Tabii önce İspanya, “Selección”u turnuva boyunca kaliteyi ortaya koydu. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi Pazar akşamı final haberini ‘Bu İspanyolları kim durduracak?‘ diye bitiriyordu.
İspanyolların o meşhur bin paslı tiki-taka olarak adlandırılan oyunu terk ettiklerini, daha dinamik, önceki nesillerden farklı, daha dikey ve değişken, net bir oyun fikri ortaya koyduklarını gördük… En sağlam savunma duvarlarında dahi defalarca boşluk yarattılar… Bunun temel nedeni, olarak hedefleri oyunun ötesine geçen yeni teknik direktör Luis de la Fuente gösteriliyor…
63 yaşındaki eski Atletic Bilbao defans oyuncusu Luis de la Fuente'nin teknik direktörlüğe getirilmesini büyük bir şans olduğu söyleniyor. U19 ve U23 takımlarının antrenörüydü. Uzun yıllar genç oyuncuları yetiştirmesi, dolayısıyla nereden başlayacağını biliyor olması avantaj olmuş… “Futbolcular hakkında sahip olduğumuz bilgiler büyümemize yardımcı oldu. Bunları güçlü yönlerine göre kullanmaya çalıştık. Çok iyi bir başarı elde ettiğimizi düşünüyorum" diyordu…
Bu Avrupa Şampiyonası'ndan gerçekten başka geriye ne kalacak? Toplumsal hafızaya kazınan ne olacak? Milliyetçilik eğilimlerinin kabardığı Avrupa’da bir başka şey de gördük… Bence Williams ve Yamal, Rüdiger, Gündoğan ve Tah, Bellingham, Saka ve diğer tüm göçmenlerin oğullarını veya torunlarını gördük…
Veya Türk milli takımından örnek verirsem… Salih Özcan, Kenan Yıldız, Hakan Çalhanoğlu, Orkun Kökçü, Mert Müldür, Ferdi Kadıoğlu, Cenk Tosun bir çırpıda aklıma gelenler… Fazlası var eksiği yok… Bu göçmenlerin çocukları veya torunları Avrupa’ya ayna tutuyorlar… Bu da 2024 Avrupa Şampiyonası‘nı gerçekten özel kılan başka bir şey oldu…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |