TSRM Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği'nin bu yıl 6'ıncısını düzenlediği Ulusal Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Kongresi, Antalya Belek'te başladı. 6- 9 Kasım tarihleri arasında Türkiye'deki kadın doğum uzmanlarını bir araya getiren kongreye, konularında uzman 230'u Türkiye'den, 28'i yurtdışından olmak üzere 258 konuşmacı katılıyor. Bin 100'ü aşkın kişinin katıldığı kongrede, üreme sağlığı ve doğurganlıkla ilgili tartışmalı konular başta olmak üzere üremeyle ilgili son gelişmeler ele alınıyor.
TÜRKİYE'NİN ÜREMEYE İHTİYACI VAR
TSRM Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürkan Uncu, kongreyle ilgili basın toplantısında, çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Türkiye'nin üremeye ihtiyacı var" diyen Prof. Dr. Uncu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en az üç çocuk isteğini desteklediğini açıkladı. "Hatta daha fazlası olmalı" diyen Prof. Dr. Uncu, 20-30 yıl sonra Türkiye nüfusunun yarısının yaşlanacağına dikkat çekti. Buna karşılık Türkiye'de evli çiftlerin yüzde 15'inin, infertilite (kısırlık) sorunu yaşadığını belirten Prof. Dr. Gürkan Uncu, yapılan tedavilerden büyük ölçüde sonuç alındığını açıkladı. Tüp bebek merkezlerinin de bebek sahibi olabilmek isteyen çiftlerden büyük talep gördüğünü anlatan Prof. Dr. Uncu, bir süre önce Torba Yasa'yla tüp bebekteki deneme sayısının üçe çıkartılmasıyla sırada bekleyenlerin sayısının da arttığını açıkladı.
AKTİF 112 TÜP BEBEK MERKEZİ VAR
Türkiye'de özellerle beraber kayıtlı 120 tüp bebek merkezi olduğunu, 112'sinin aktif çalıştığını anlatan Prof. Dr. Uncu, şöyle devam etti:
"Türkiye'de üç tür tüp bebek merkezi var. Birincisi kamu hastaneleri. İkincisi SGK ile bağlantılı çalışan tüp bebek merkezleri. Üçüncüsü ise 'Devletle benim işim olmaz, parayla işimi yaparım' diyen özel hastaneler. Ama kamu hastaneleri doluyor, taşıyor. Türkiye'de her 100 çiftten 15'i gebe kalamıyor. Bunların en az yüzde 35- 40'ının tüp bebeğe ihtiyacı var. Bunlara tüp bebek nerede ve nasıl yapılacak? Birincisi kamu hastaneleri. Niye? Çünkü SGK ile yapıyor. Mesela ben aynı zamanda Uludağ Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi'nin sorumluluğunu yapıyorum. 1 yıldır tüp bebek için sırada bekleyen hastam var. Beklerken gebe kalan da var. Bir taraftan sırada bekleyenleri çağırırken, öbür taraftan da 'Benim üçüncü hakkım geldi' diyenler geliyor. Türkiye'de üçüncülerle birlikte çok yoğun talep başladı. Bunun dizayn edilmesi lazım. Ben 2013'ten itibaren sıraya aldığım, bekleyen insanı mı çağıracağım, iki defa tüp bebek yapmışız başarılı olamamışız, üçüncü tüp bebek hakkı olanı mı çağıracağız. Obür taraftan diğeri 'Hocam yaşım 37, yumurtalığım gidiyor, ne yapacaksan yap' diyor. Ne yapacaksınız? Kamuda çalışan tüm merkezler böyledir. En az 1 yıl bekler."
'EKONOMİK GETİRİSİ YÜKSEK'
Kamuya ait tüp bebek merkezlerinin desteklenmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Uncu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda yeni kurallar var. Mesela özel tüp bebek merkezi açılması artık yasak. Tüp bebek merkezi, ekonomik getirisi yüksek, popüler iş. Sağlık Bakanlığı dondurdu. Taksi plakası gibi. Gerçekten şu anda taksi plakası gibi. Yani özel tüp bebek merkezlerinin hava parası var. Mesela sizin özel bir tüp bebek merkeziniz varsa ruhsatınızı bir başkasına satabiliyorsunuz."
'DEVİR PARASI 1 MİLYON TL'
'Hava parası'nın ne kadar olduğunun sorulması üzerine Prof. Dr. Uncu, "Yaklaşık 1 milyon TL civarında. Buna hava parası yerine devir parası diyelim" karşılığını verdi. Prof. Dr. Uncu, "Sağlık Bakanlığı yeni tüp merkezi için iki şart öne koşuyor. Bir özel hastane yaparken projesine tüp bebek merkezi de koyarsanız 'Gelin ben size kadro vereceğim' diyor. Devlet hastaneleri için de aynı şekilde. Ama özel bir tüp bebek merkezi istemiyor" diye konuştu.
Türkiye'de tüp bebeğin hastalara maliyetinin özel hastanelerde 5- 6 bin TL civarında olduğunu anlatan Prof. Dr. Uncu, devlete ait sağlık kuruluşlarında ise tüp bebek denemesinde hastalardan ilk denemede bin TL civarında katkı payı alındığını açıkladı.
'KADIN DOĞUMA ASİSTAN BULAMIYORUZ'
Türkiye'de sezaryenle doğumun artmasının birçok nedeni olduğunu anlatan Prof. Dr. Uncu, bunda kadın doğum uzmanlarının çekincelerinin de etkili olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Uncu, "Kadın doğum uzmanları, sizin düşünemediğiniz kadar davalarla uğraşıyor. Çok az kadın doğumcu vardır mahkemelik olmayan. Çünkü her şey doğuma bağlanır oldu. Amerika'da bundan 20 yıl kadar önce kadın doğumcu olmak isteyen doktorların tercihleri çok azalmaya başlamıştı. Mahkemeler çok ciddi. Çocuğun 17-18 yaşında bir derdi çıkıyor. Doğuma kadar iniyorlar, 'buna ne oldu diye.' Türkiye'de eskiden kadın doğum uzmanlığına girebilmek için çok yüksek puan almak gerekiyordu. Şimdi biz asistan bulamıyoruz. Kadın doğuma gelmeleri için öğrencilere yalvarıyoruz. Korkuyorlar. Mahkemelerden korkuyorlar. En çok tıbbi hata davası olanlar kadın doğumculardır. Bugün tıbbi hata oranı olmayan branşlar ilgi görüyor."
Mustafa KOZAK/ANTALYA, (DHA) -