Bu nasıl bir iş" diye sordu. Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ANSİAD) konuğu olan Prof. Dr. Osman Altuğ, 'Türkiye Ekonomisinde Beklenenler ve Gerçekleşenler' konulu bir konferans verdi.
Türkiye'de ekonomide kavram kargaşası yaşandığına değinen Prof. Dr. Altuğ, "Bütçemiz açık, gelirler giderleri karşılamıyor. Bunun adı aslında zarar. Zarar etmek kulağa hoş gelmediği için daha yumuşağını, bütçe açığı lafını kullanıyoruz" dedi. Enlasyon oranının hesaplanması yöntemini de eleştiren Altuğ, "Enflasyonu nasıl hesaplıyorsunuz? Bu soruya cevap verirken yine bir dansözlükle karşı karşıya kalıyorsunuz. Maliyet nasıl hesap edilir? Maliyet eşittir fiyat, çarpı miktar. Bizde miktar dikkate alınmıyor. Ülkemizde enflasyon hesabı tahminlere dayalı, sadece fiyata göre hesaplanıyor" diye konuştu.
ENFLASYON SEPETİ BİR GÜLMECEDİR
Enflasyon belirlenirken ölçü olarak kullanılan enflasyon sepetindekilere bakıldığında tam bir gülmeceyle karşılaşıldığını dile getiren Prof. Dr. Osman Altuğ, şöyle devam etti: "Enflasyon sepetinde elektrik, kira, elma, armut, hıyar bile var. Ama Türkiye kaç milyon kilo hıyar tüketiyor belli değil. Yani miktar dikkate alınmıyor. Kaç kadın kaşlarını aldırıyor miktar yok. Alış belli değil, gelir belli değil, gider ona keza, envanter yok. Özel sektörün de envanteri yok. Böyle olunca vergi devlete 'al bu da senin payın' denen sakal gibi."
BÜYÜME YÜZDE 20, BORÇ ARTIŞI YÜZDE 350
Büyümeyle ilgili kavram kargaşasından söz eden Prof. Dr. Altuğ şu bilgileri verdi: "Büyüyorsunuz ama nasıl büyüdüğünüze bakan yok. Büyümeye bakarken gözünüzün birini aldırmanız lazım. Bir hesaplamada aktif ve pasif varsa, sağ gözünüzü kapatıp borçlarınızı görmeyeceksiniz. Yoksa münafıksınız. Oysa geliriniz yüzde 20 büyürken, borcunuz yüzde 350 büyüyor. Türkiye hiç borcunu ödemez, hep gelecek nesillere bırakır. 'Birileri yiyor, bizim torun, tosun ödesin' diye. Kazanıyorsak hep beraber, götürüyorsak hep beraber götürelim. Hem götürmeye ortak etmeyeceksin, hem de oyunu isteyeceksin, bu durum adil değil."
KAÇ KEZ AF ÇIKTI
Türkiye'de insanların tüketime yöneltildiğini, bunun sonucu olarak ortaya çıkan borçlulara sayısal çoklukları nedeniyle devletin sahip çıktığını öne süren Altuğ, şu görüşleri dile getirdi: "Türkiye servet üretebilen bir değer olmaktan çıkmıştır. Servet bir ganimete dönüşmüştür. Daha çok götür, daha çok tüket diyerek tüketici kredileri ve banka kredi kartlarıyla gelecek için borçlanıyorsunuz. Son 10 yılda kredi kartlarına kaç kez af çıktı bir bakın. Çeklere af çıktı, kimin cebinden alacağını tahsil edemeyen sizlerin cebinden."
BANKALAR KURTARILIYOR
Merkez Bankası'nın her gün yeni bir banka kurtardığını öne süren Altuğ, şöyle dedi: "Şu anda çok iyi işlediği öne sürülen bankacılık sisteminde devlet her gün bir başka bankayı kurtarıyor. Merkez Bankası yüzde 5.75'den bankalara borç veriyor, onlar da bunu yüzde 12'den satıyor. Böyle şey olur mu? Bir devlet kendi parasına sahip çıkmazsa vatandaşına nasıl sahip çıkar? 600 milyar dolar iç ve dış borcunuz var. Yabancı banka sisteminden Yüzde 22 ile borç alıyorsunuz, yüzde 5,75'le kredi olarak bankalara veriyorsunuz. Nasıl bir iş bu?"
ANTALYA, (DHA)