8 Ekim 1978 günü Ankara'nın Bahçelievler semtindeki evde bir pazar günü toplanan 7 Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi olan Serdar Alten, Hürcan Gürses, Efraim Ezgin, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar, Faruk Erzan ve Salih Gevence katledildi. Kurbanların biri yastıkla boğuldu, dördüne yakın mesafeden ateş edildi, diğer ikisi ise Eşkişehir yolunda öldürüldü. Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı'yla birlikte katlimamın 7 failinden ikisi Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı, 3'üncü yargı paketiyle dün salıverildi.
Bahçelievler katliamında üç kurşunla öldüren Ankara Devlet Mühendislik Akademisi'nden yeni kimya mühendisi olarak mezun olan, nişanlısıyla evlilik hayalleri kuran 27 yaşındaki Hürcan Gürses'in Antalya'da doktorluk yapan kız kardeşi Sevgi Gürses Doğan, 34 yıldır haftayı 6 gün olarak yaşadığını söyledi. Ağabeyinin ölüm haberini aldığı pazar gününü takvim yapraklarından çıkarıp atan Doğan, aradan geçen onlarca yıla rağmen o günü ve sonrasını gözyaşları içinde anlattı.
EVDEN NİŞANLISIYLA ÇIKTI
Ağabeyi öldürüldüğünde 22 yaşında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olan Sevgi Gürses Doğan, "Katlimamın yaşandığı gün, Hürcan, evden gündüz saatlerdinde nişanlısıyla birlikte çıktı. Hiç unutamadığım bir şey var, annemle uğurluyorduk, şöyle bir baktı bize, garip bakıştı. Veda bakışı gibiydi. Hiç gözümün önünden gitmiyor. Olaylar olduktan sonra veda bakışı hissettim" diye konuştu.
Ankara'da o yıllarda Demirlibahçe semtinde, 12 Eylül öncesi sağcıların kontrolünde bulunan Atatürk Öğrenci Yurdu'na çok yakın bir yerde oturduklarını ve bunun yarattığı tedirginlikle ağabeyinin gece geç saatlerde eve gelmemeye özen gösterdiğini anlatan Doğan, "Hürcan, 'Her an arkamdan kurşun yiyecekmişim gibi hissediyorum' derdi. Bu nedenle eğer geç kalacaksa eve gelmemeyi tercih eder, Bahçelievler'de arkadaşlarının evinde kalırdı" dedi. O dönem yaklaşan TİP kurultayı nedeniyle partide bir hareketlilik olduğunu belirten Doğan, "Yine böyle bir günde Hürcan eve gelmedi" dedi.
'PAZAR GÜNLERİNDEN NEFRET EDİYORUM'
Ağabeyinin eve gelmediği o gece sabaha karşı annesi Latife Gürses'in kendisini uyandırdığını ve "Sevgi kalk, babanı birileri götürdü" dediğini aktaran Doğan, kötü haberi hemen aradığı TİP Ankara İl Başkanlığı'ndan aldığını söyledi. Telefondaki sesin "Kaybettik" dediğini aktaran Doğan, gözyaşları içinde şunları söyledi:
"Biz bunu her gün yaşıyoruz. O kadar kolay değil hayat. Salıvermekle olmuyor yani, özür dilemekle de olmuyor. Hayatımızın her döneminde biz bunu yaşıyoruz. Pazar günlerinden nefret ediyorum. Hep kötü bir şey olacakmış gibi geliyor. Annem ve babam için de yıkım oldu. Anneme biz söylemeyemedik ama o ne olduğunu anladı. Babam, öğretmen Remzi Gürses, mezarlığa kaçıp gidiyormuş. Gidip mezarı başında buluyorduk. Sonrasında babam dosyalarla davalara gidip gelirdi. Bunlar çok acı şeyler. Bir babanın çocuğunun katilleriyle mahkemede göz göze geldiğini düşünün. Bir şey yapamıyorsunuz. Gazetede gördüğünüzde bile yüzünü sindirmeye çalışıyorsunuz. Katillerin, o dönemki halini gözünün önüne getirmeye çalışıyorsun. Daha bugün bile gazetelere bakarken bunlar o dönemlerde yüzleri nasıldı, nasıl yüzyüze geldiler, diye düşünüyorsun."
Ağabeyi Hürcan Gürses'i gözyaşları içinde, "Hürcan'la arkadaş gibiydim. Annem harçlık verirdi. 'Bana verme derdi' ağabeyim. 'Sevgi'ye ver. O kız, okulda olay olduğu zaman taksiye atlayıp kaçabilsin' derdi. Böyle biriydi" sözleriyle anlatan Doğan, "Bu öyle bir acı ki, Allah kimseye vermesin, anlatılır gibi değil. Her gün o katlimanı görüyorsun. Sanki orada onu yaşamışsın gibi" dedi.
'BEN AFFETMİYORUM'
Son genel seçimlerde CHP'nin Antalya'da 7'nci sıradan milletvekili adayı olan Doğan, TBMM'de 3'üncü yargı paketine konan geçici madde ile dün haklarında infaz durdurma kararı verilen ve en az 7'şer yıl erken tahliye olan katliamın faillerinden Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu'nun salıverilmesini kabullenemediğini söyledi. Tahliyeleri dün televizyonlardan izlediğini belirten Doğan, duygularını şöyle anlattı:
"Fidan gibi 7 genç gitmiş. Bunları affediyorlar. Adam başına 2'şer yıl yiyorlar. 19 yıl da kaçtılar. Bu kadar ucuz mu insan canı, hayat bu kadar ucuz mu? Aileler adına devlet bunları bağışlayamaz. Benim adıma affedemez. Ben affetmiyorum. Bizler bir yıkım yaşadık. Hepimizde çok derin izler bıraktı. Hala o pazar günü gözümünün önüne geldiğinde yaşadığımız acılar, ıstıraplar, annemin ve babamın yok oluşu gözümünü önüne geliyor. Bizim ailemizde gülmek bile yasaktı. Ben affetmiyorum onları."
Emre BAYLAN/ ANTALYA, (DHA)