Alman genci Marco Weiss'in Türk avukatı Ahmet Ünal Ersoy, Sat 1 Televizyonu'nda yayınlanan ve müvekkilinin cezaevindeki geçirdiği 247 günü anlatan filmi izlediğini belirterek, "Filmde koğuşta yaşanan olayları çok kurgusal buldum. Bu film, Türk- Alman dostluğunu etkilemez. Türk düşmanlığı yapıldığını hissetmedim" dedi.
Antalya'da ailesi ile 4 yıl önce tatil yaparken 13 yaşındaki İngiliz kızı Charlotte M.’ye tacizde bulunduğu gerekçesiyle 247 gün tutuklu kaldıktan sonra 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılan Marco Weiss’ın cezaevi anılarından yola çıkılarak hazırlanan '247 Gün' filmine yönelik eleştiriler sürüyor. Marcı Weiss'in Türk avukatı Ahmet Ünal Ersoy, Türk yargı sisteminin eleştirildiği ve Alman genci Marco’nun çok kötü şartlardaki Antalya E Tipi Cezaevi’nde işkence yapıldığı kurgu sahnelerinin yer aldığı filmi Alman Sat 1 Televizyonu'nda izlediğini söyledi. Marco'nun babasının yaklaşık 1 ay önce kendisini aradığını ve Malta'daki film çekimlerinden bahsettiğini belirten avukat Ersoy, "Yabancı bir ülkenin cezaevinde kalan bir kişinin, tanımadığı ve başka ülke insanlarıyla aynı koğuşta kalması başlı başına bir travma. Filmde Marco'nun yaşadığı bu travma ve senaristin hayal gücü ile birleşmiş" dedi.
Marco Weiss'in cezaevinde geçen 3'üncü ayının sonunda farklı bir koğuşa alındığını anlatan Ersoy, "İlk kaldığı koğuş yabancıların olduğu koğuştu ve bu koğuşta Ruslar ve Moldovalılar vardı. Her türlü suçtan mahkum bir koğuştaydı. Marco bana koşulların insani olmadığını söylemiş ve ben de cezaevi yönetimine iletmiştim. Bu dava medyatik olduktan sonra Marco, seramik ve çini kursu alan tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu koğuşa nakledildi" dedi.
Filmin 1 saat 50 dakika olduğunu, Türk avukatların da canlandırıldığını belirten Ahmet Ünal Ersoy, filmin Türkiye'de çekilmemesini gerektirecek bir neden olmadığını vurguladı. Ersoy, şöyle konuştu:
"Film aşamasında bize de sormadılar. İzlediğim kadarıyla tutuklanmaya ilişkin İngiliz kız ile yaşadıklarının detayı yok gibi. Ayrıca bu dava henüz sonuçlanmış değil, Yargıtay aşaması sürüyor. Türkiye'deki cezaevi koşulları ile ilgili birçok film zaten var. Filmde Marco'nun battaniye istemesi, benim kargo ile ona göndermem, anne ve babasının fotoğraflarını iç çamaşırları arasında göndermem, bunlar yaşanmış olaylar. Koğuşta yaşananları tam olarak tabii ki bilemem ama dediğim gibi olay medyatik olduktan sonra vantilatör, buzdolabı ve temiz çarşaflar aldığını da biliyorum. Marco, tahliyesine 1 ay kala zaten L Tipi Cezaevi'ne nakledilmişti. Filmde koğuşta yaşanan olayları çok kurgusal buldum. Bence bu film, Türk- Alman dostluğunu etkilemez."
Filmde Türk düşmanlığı yapıldığına dair bir sahne veya mesaj hissetmediğini belirten avukat Ersoy, "Yabancılar bizi eleştirebilir, bu eleştirileri dikkate alıp kendimizi düzeltmemiz gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.