On bir ayın sultanı Ramazan’ı uğurlarken, neşe ve sevinç kaynağı (gerçi son yıllarda kimsede kaldı mı o neşe ve heyecan bilmiyorum da) Ramazan Bayramı’na hoş geldin diyerek başlamak istiyorum bu günkü yazıma… Evettt bugün BAYRAM…
Yıllar oldu, nerede o eski bayramlar demeye başlayalı. (Kabul etmek zor olsa da yaşlanıyorum artık)
Zaman o çocuksu sevinçleri alıp götürdü birer birer. Önce dedelerimiz, büyük annelerimiz, anne ve babalarımız ve değer verdiğimiz büyüklerimiz usulca bırakıp gittiler bizi, sonrası biraz öksüzlük hissi…
Ne kadar isterdim bir sihirli değnek olsa bana dokunsa ve ben o eski günlere, o eski bayram sabahlarına, bayram aile sofralarına, geceden yastığımızın altına koyduğumuz yeni giysilerimizi giyecek olmanın heyecanına, bayram harçlıklarını nasıl bayram yerlerinde harcayacağımız planlarına, çikolata ve tatlı krizine girmelerimize, akraba çocukları bir araya gelerek o günlerin en meşhur eğlencesi çatapat patlatmalarımıza geri dönebilsem…
Yeni kıyafetler almanın sevinci şimdilerde misafirleri nasıl ağırlayacağız stresi ile yer değiştirmişken gerçi artık oda mazilerde kaldı. Yukarıda yazdığım şeylerin hiç birini yeni nesil çocuklar yaşamıyor…
Aaa mendilleri unuttum, şimdilerde unutulmuş olan gelen çocuklara verilmek üzere mendiller hazırlanırdı, kız çocukları için kenarları oyalı mendiller seçilirdi içine harçlıkta konur öyle verilirdi. İşte zerafet böyle bir şeydi. Kabristan ziyaretlerimiz de çok önemliydi… (Ben ne yazık ki Kemer de olduğum için bu vazifemi yerine getiremiyorum ama kızım ve yeğenlerim arife günü bu ziyareti yaptılar Allah kabul etsin).
Ev yapımı nane likörü verilirdi kahvenin yanında, annem ailenin büyüğü olduğu ilk gün gelenimiz gidenimiz çok olurdu, ikinci ve üçüncü gün de biz ailece ziyarete gidileceklere giderdik… Ayyy içim sızladı ne güzel günlerdi…
Ya şimdilerde bayramlar eski neşesini ve coşkusunu kaybetti. Manevi duygular daha çok maddeselleşmeye başladı, artık bayramlar yapılan tatil planları için beklenir oldu. Hayatın koşuşturması ve karmaşası içinde böylemi olmalı onu pek çözemedim. Kimsenin gözünde bayram kutlama sevincini göremiyorum.
Ülkem karmakarışık, ekonomi bildiğiniz üzere berbat, çocuklara harçlık verecek dedeler, büyük anneler nasıl verecekler düşüncesinde… 4 torunu var nasıl onları mutlu etsin ki emekli dedeler…
Etin kilosuna yaklaşılmıyor, çikolata da öyle…. Birde zamansız kayıplar var ki insana bayramı dahi yaşatmayan…
Bayram kiminin en mutlu, kiminin acı, kiminin yarım kalmış günü… Biri koşa koşa el öpmeye gelirken, biri ağlayarak mezarlığa gidecek, biri gözyaşı dökerken birinin gözleri parlayacak işte hayat böyle bir şey...
Ben elimden geldiğince bayram coşkusunu yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyorum… Hayatta kalan büyüklerimi, dost ve arkadaşlarımı arayarak, küçüklerimden de aranmayı bekleyerek…!
Sevgili dostlar, bu bayram’ın ülkeme mutluluk, huzur, barış, kardeşlik ve dirlik getirmesi dileklerimle, dostluğu, sevgiyi, geleceğimizi, soframızı, acımızı, yalnızlığımızı, hüznümüzü paylaşabildiğimiz şeker tadında nice bayramlar diliyorum… Ve Barış Manço’nun o güzel şarkısını hep birlikte mırıldanalım diyorum ne dersiniz haydi hep beraber…
‘’Bugün Bayram erken kalkın çocuklar,
Giyinelim en güzel giysileri,
Elimizde taze kır çiçekleri,
Üzmeyelim bugün annemizi’’…
Sevgiyle kalın…
![]() ![]() |
![]() |
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |