Proje çay ekimine uygun toprakların yapısının analiz edilerek doğru gübreleme yapılmasını, çevreye zararın en aza indirilmesini ve bilinçlendirme çalışmaları yoluyla çay üreticilerinin yılda yaklaşık üç milyon TL tasarruf sağlamasını ve gelecek beş yılda verimliliğin yüzde 15’e kadar arttırılmasını öngörüyor. Lipton dünya çapında yürütülen kampanyaya uygun olarak, şirketin son dönemde büyümesine en yüksek katkıyı yapan Türkiye’yi de sürdürülebilir büyüme konusunda öncelikli ülke olarak belirledi.
ÇAY ÜRETİCİSİ BEŞ BİN KADINA SAĞLIK HİZMETİ
Lipton, Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi’nin en önemli üç temel ilkesinden birisinin sosyal boyut olduğunu ve bu kapsamda, yöre halkının ve özellikle çay tarlalarında çalışan kadınların en büyük sağlık sıkıntısı olduğu belirtilen bel, omur ve eklem ağrılarına yönelik bir sağlık projesini de hayata geçireceğini açıkladı. Proje kapsamında Karadeniz’de yaşayan yaklaşık 5 bin kadına sağlık hizmeti götürülmesi hedefleniyor. Yağmur ormanlarının korunması konusunda dünyanın en önemli kuruluşlarından olan Rainforest Alliance (Yağmur Ormanları Birliği) ile işbirliğiyle, dünya genelinde, 2015 yılına kadar poşet çaylarda kullandığı çayların tamamını sürdürülebilir kaynaklardan sağlamayı taahhüt eden Lipton, bu proje kapsamında Türkiye’de 2015’e kadar, fabrikalarında üretilen tüm çayların ve 2018’e kadar ise kullandığı çayların tamamını sürdürülebilir kaynaklardan sağlayacağını açıkladı.100 yıllık ekonomik ömrünün yaklaşık 70 yılını doldurmuş olduğu belirtilen Türk çayının gelecek kuşaklara kalmasını amaçlayan ve “Sürdürülebilir Çay Tarımı” başlığı altında yürütülecek proje, ilk aşamada Lipton’un anlaşmalı olduğu 15 bin çay üreticisini kapsıyor. Rainforest Alliance, çay ekim alanlarından başlayarak 100 kategoride tüm üretim süreçlerini denetleyerek sürdürülebilirlik kararını oluşturacak ve bu denetimler her yıl yenilenerek uygunluk raporu revize edilecek.
2014’ E KADAR 40 BİN SAAT EĞİTİM
Projenin tanıtımı dolayısıyla Lipton’’un Rize Pazar fabrikasına ve bölgedeki çay bitkisi üretim alanlarına düzenlenen basın gezisi kapsamında gerçekleştirilen basın toplantısına Unilever Türkiye CEO’su ve Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa Başkan Yardımcısı İzzet Karaca ile Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Seçkin ve Unilever Türkiye Tedarik Zincirinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Temir ’in yanı sıra Lipton Global Marka Geliştirme Direktörü Michiel Leijnse ve Rainforest Yönetim Kurulu Üyesi Annemieke Wijn katıldı.
Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Seçkin, proje kapsamında, 15 binden fazla çay üreticisini çay ekimi ve hasadı konusunda bilinçlendirerek, tarım uygulamalarını geliştirmeyi ve ekolojik dengeyi koruyacak uygulamaları yaygınlaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Seçkin’in verdiği bilgiye göre, bu hedef doğrultusunda, 2014 sonuna kadar 550 Unilever çalışanı eğitici eğitimlerine tabi tutularak proje temsilciliğini üstlenecek. Çay üreticileri eğitimleri kapsamında proje temsilcileri 2014 sonuna kadar 15 bini aşkın çiftçiye birebir eğitim verecek. Teorik ve uygulamalı olarak gerçekleştirilecek 2000’i aşkın eğitimde toplam 40 bin saatlik bir eğitim süresinde, katılımcılar erozyon kontrolü, atık yönetimi, iş güvenliği, kayıt tutma, doğal hayatı koruma, gübreleme ve budama gibi çeşitli konularda doğru çay tarımı yöntemleriyle ilgili bilinçlendirilecek ve bilgilendirilecek.
SERTİFİKALI ÇAY TARIMI BAŞLIYOR
Türk çay tarımındaki en önemli eksiklerden biri olarak gördükleri doğru gübre kullanımı konusuna eğitimlerinde geniş yer vereceklerini ve bölge Ziraat Odaları ile işbirliği yaparak toprak analizi laboratuarı kuracaklarını belirten Mustafa Seçkin, bu laboratuar sayesinde, bölgenin en geniş kapsamlı toprak yapı haritasının çıkarılacağını ifade etti. Seçkin “Türk çayının geleceği için yola çıktık. Dünya çay üretiminde beşinci, tüketim anlamında ise dördüncü en büyük çay pazarı olan ülkemizde, Karadeniz Bölgesi’nde 15 bini aşkın çay üreticisinin mahsulünü satın alıyoruz. Üç fabrikamızda 550’den fazla kişiye istihdam sağlıyor ve Karadeniz’de yaklaşık 60 bin kişinin hayatına dokunuyoruz” dedi.
Bu projenin kısa vadeli değil uzun vadeli bir yaklaşımla ele alındığını söyleyen Seçkin şöyle devam etti:
“Elbette ki, her şey bir gecede gerçekleşmeyecek ama bu yolda kararlıyız. Bu kararlılığımızın en büyük kanıtı ise çay paketlerimizin içerisinde yer alan sürdürülebilirlik taahhüdümüz. Bu taahhütle binlerce tüketicimize sürdürülebilirlik sözü vermiş oluyor, onları projemizin en önemli takipçileri yapıyoruz. Bu proje ile sektöre öncülük etmeyi hedefliyoruz. Çalışmalarımızın sektörde örnek olmasını ve tüm çay üreticilerinin bu konuda harekete geçmesini umut ediyoruz”.
Lipton’un yaptığı tüm çalışmaların, uluslararası bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olan Rainforest Alliance (Yağmur Ormanları Birliği) tarafından denetlenip, sertifikalandırılacağını hatırlatan Seçkin “Böylece, Karadeniz’deki çay tarımının geleceğini sertifikayla koruma altına alarak binlerce ailenin geçim kaynağı olan çayın gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayacağız. Hedefimiz 15 binden fazla çiftçiye birebir eğitim vererek, çaylarımızın dünyaca tanınan bağımsız bir organizasyon tarafından sertifikalanmasını sağlamak olacak” dedi. Seçkin, sertifika sayesinde Türk çay üreticisinin aynı zamanda dünya pazarlarına ihracat potansiyelinin de artacağını vurguladı.
“ŞİRKET OLARAK BÜYÜRKEN, ÇAYI DA KORUMAK GEREKİYOR”
Basın gezisine katılan Unilever Türkiye CEO’su, Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa Başkan Yardımcısı İzzet Karaca, Lipton’un,dünyada 150’den fazla ülkede tüketicileriyle buluşan, tüm kaynaklarını, enerjisini ve yaratıcılığını çayın gelişimi üzerine yaptığı araştırmalara yatıran ve 120 yılı aşkın geçmişiyle dünyanın lider çay markası olduğunu belirterek, Lipton 2 milyar Euro’nun üzerinde satış rakamıyla dünya çay pazarındaki liderliğini sürdürdüğünü söyledi. Karaca, Unilever olarak, dünyanın sürdürülebilir geleceği için sürekli bir çaba ve çalışma içinde olduklarını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir yandan şirketimizi büyütürken, bir yandan da dünyanın doğal kaynaklarını koruyabileceğimiz yeni iş yapış modelleri üzerinde çalışıyoruz. Çünkü bizim için ‘bedeli ne olursa olsun büyümek’ gibi bir yaklaşım söz konusu olamaz. İşte bu nedenle sosyal, ekonomik ve çevresel olmak üzere sürdürülebilirliğin tüm aşamalarını kapsayan Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nı hayata geçirdik. Sürdürülebilir Yaşam Planımızın 2020 yılına kadar tüm dünyadaki faaliyetlerimizi kapsayacak şekilde ‘ürünlerimizin çevrede bıraktığı ayak izlerini yarı yarıya azaltmak, bir milyar insanın sağlık ve refahlarını artırmak için eyleme geçmelerine yardımcı olmak ve tarımsal hammaddelerimizin yüzde 100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan almak’ şeklinde üç hedefi var. Türkiye’de 2018 yılına kadar tüm çay tedarikimizi sürdürülebilir kaynaklardan elde etmeyi amaçlıyoruz. Ülkemizde 200 binden fazla kişinin geçim kaynağı olan çay bitkisinin geleceği ve bu lezzetin gelecek kuşaklara taşınması anlamında Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi’nin çok önemli bir adım olduğuna inanıyorum”.
“ÇAYKUR VE DİĞER ÜRETİCİLERDEN DE DESTEK ALIYORUZ”
İzzet Karaca, Çaykur başta olmak üzere diğer üreticilerle de bu proje kapsamında görüştüklerini ve her birinden olumlu bir yaklaşım gördüklerini belirterek “Aldığımız destekler bizi mutlu ediyor. Ticari olarak rakibiz ama, projede birlikte hareket etmek istiyoruz. Belki 2023 vizyonu kapsamında bir arama konferansı bile düşünebiliriz. Türk çayının dünya pazarlarına rekabetçi bir üstünlük yaratacak şekilde sunulması lazım. Bu da toprağın verimli, gübrenin de doğru kullanılmasından geçiyor. Umuyorum bu proje sayesinde sadece 15 bin çay üreticisi değil 50 bin çay üreticisinin tümü sürdürülebilir çay tarımına yönelir” dedi.
“TÜRKİYE LİPTON’UN BÜYÜMESİNE EN FAZLA KATKIYI YAPAN ÜLKE”
Öte yandan Türkiye çay pazarı hakkında da bilgi veren Mustafa Seçkin, 2010 verileriyle çay pazarının 1 milyar 350 milyon TL’lik bir büyüklüğe ulaştığını, 235 bin ton çay üretimi yapıldığını, nüfusun yüzde 96’sının her gün çay içtiğini ve kişi başı tüketimde Türkiye’nin birinci sırada olduğunu söyledi. Seçkin Türkiye’nin dünyada çay üretiminde beşinci sırada bulunduğunu, 25 bin ton çay ithal edildiğini ve kaçak yollarla giren çay miktarının da 40 bin ton olarak tahmin edildiğini ve toplam olarak 300 bin ton çay tüketildiğini kaydetti. Türkiye’nin Lipton açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Seçkin “ Türkiye’de son üç yılda iki kat büyüme gerçekleştirdik. Son üç yılda Türkiye Lipton’un büyümesine en büyük katkıyı yapan ülke oldu. 25 yılda sağladığımız büyümenin en önemli kısmını son üç yılda gerçekleştirdik” dedi.Toplam çay pazarında Lipton’un yüzde 17’lik pazar payı ile Çaykur’un ardından ikinci sırada bulunduğunu kaydeden Seçkin, Lipton’un özel sektör markaları içinde ise yüzde 32’lik payla birinci durumda olduğunu, bardak poşet çayda yüzde 50 ve demlik poşet çayda ise yüzde 55 paya sahip olduklarını söyledi.
Lipton Global Marka Geliştirme Direktörü Michiel Leijnse ise Unilever’in dünya genelindeki siyah çayların yaklaşık yüzde 12’sini satın alan, dünyanın en büyük çay alıcısı olduğunu vurgularken, Lipton’un Türkiye’deki sürdürülebilirlik projesi ile ilgili olarak ise “Dünyanın en büyük beşinci çay üreticisi olan Türkiye’nin dünyada çay tarımı açısından öneminin büyük olduğunu düşünüyorum. Türkiye başlattığı bu proje ile Batı Avrupa ve Kuzey Amerika dışında tüketicilere sertifikalı çay satan ilk ülke olacak. Bu da ayrıca çok gurur verici” diye konuştu. (ANKA)