"Ben de gençliğimde insanları çok ötekileştirdim." diyen Hüseyin Gülerce, "Bana göre solcu herkes komünistti. Ve komünist dövmeyi vatanseverlik zannediyorduk. şeklinde konuştu. Zaman Yazarı sözlerine şöyle devam etti: O kavgalarda bizim hazır sopalarımız vardı. Bir de bu dövmeyi Allah rızası için yapıyorduk. Ama nefsimiz karışmasın diye sopanın üzerine; "Allah için vur." yazarak kendimizi uyarıyorduk. Kendimizi öyle rahatlatıyorduk. Halbuki vurduğun bir insan, kim kafasına vurularak değişmiştir?
NAMAZDAN ÇIKIP ADAM DÖVMEYE GİDİYORDUK
Derin devlet o günlerde bizi birbirimizle vuruşturdu. Orada bizim delikanlılığımızdan istifade ettiler. Sabah ülkücü bir genç, öğlen bir Dev-Gençli aynı silahla vurulurdu. Gençsiniz bir arkadaşınızı dövüyorlar, haber geliyor. Delikanlısınız ya, orayı basmaya gidiyorsunuz... Namazdan çıkıyorduk, adam dövmeye gidiyorduk. İşte dini anlamamak dediğimiz şey bu.
HOCAEFENDİNİN SÖZLERİ BENİ DEĞİŞTİRDİ
Balçiçek İlter'in "Peki ne zaman anladınız?" sorusuna ise Gülerce şöyle cevap verdi: 27 yaşında, Yalova Lisesine öğretmen olarak girince anladım. Öğrencileri karşımda görünce, "Eyvah!" dedim, "Bunlar bizim evlatlarımız. Ama asıl muhterem Fethullah Gülen Hocaefendiyle tanıştığım zaman anladım. Mesela, bir gün birisi bizim camimamız hakkında çok sert bir eleştiride bulundu. Hocaefendi de benim gençlik yıllarındaki sertliğimi bilir. Ben bir cevap yazacaktım, kendisine bunu söyledim. Böyle söyleyince boynunu büktü. "Hüseyin Bey, rica etsem bir arkadaşımızla kendisini ziyarete gider misiniz?" dedi. Benim değiştiğim, dönüştüğüm en önemli an budur.
GÜLEN İLE BİRLİKTE EKŞİ VE ÖZKÖK'Ü ZİYARETE GİTTİK
Ben diyaloğu çok önemsiyorum. Genel Müdürlük yaptığım zamanlarda, mesaimin yarısını diğer gazeteci arkadaşları ziyaret ederek geçirdim. 1995 Ekim'iydi... Sayın Gülen ile birlikte Hürriyet gazetesini ziyarete gittik. Oktay Ekşi, Ertuğrul Özkök başta olmak üzere 30-35 kişi toplandılar. O gün Oktay Ekşi dedi ki; "Gerçekten Fethullah Hoca siz misiniz?" Çünkü o zamana kadar kamuoyunda bir görüntüsü yoktu. Hoca Efendi de şaşırdı biraz. "Sarığınız yok, sakalınız yok." diye espri yaptı... Dışarı çıktık oradan, 2-3 adım attık. Hocaefendi döndü dedi ki; "Hüseyin Bey, gördünüz mü kabaat kimde? Bu arkadaşlara hiç gelmemişiz."