Psikofarmakoloji Derneği tarafından düzenlenen 4'üncü Ulusal Psikofarmakoloji Kongresi, Antalya'nın turizm beldesi Belek'te devam ediyor. 23 Kasım'da başlayan ve Hindistan, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Malezya psikoloji ve farmakoloji dernekleriyle ortaklaşa gerçekleştirilen kongreye katılan Prof. Dr. Yankı Yazgan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) yetişkin yaşlarda hem eğitim hem iş hem de ev hayatını oldukça etkileyen bir problem olduğunu söyledi. DEHB'nin çocuklukta tedavi edildiğinde önüne geçilebilinen bir problem olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yazgan, "Tedavisi standart. Fayda sağlama oranları yüzde 80'lerde olan hem ilaçlarla hem de psikososyal tedavilerle bireylerin hayatını değiştirebildiğimiz bir durum" dedi.
DEHB tedavisi gören bir çocuğun, tedavi edilmemiş bir çocukla kıyaslandığında çocuğa yarar getirdiğini ve riskleri azalttığını savunan Prof. Dr. Yazgan, şunları söyledi:
"Örneğin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gösteren gençler ve çocuklar, diğer çocuklara göre, 8 ile 12 kat arasında ev kazası, yetişkin yaşa geldiğinde trafik ve iş kazası geçirebiliyorlar. Tedavi edilmiş çocuklarda, tedavi edilmemişlere göre, keyif verici madde kullanımı normal sayılan kişiler düzeyine çekilebildiğini görüyoruz. Tedavi edilmemiş çocuklar ve gençlerde okulu bırakma, tamamlayamama gibi sorunlarla birlikte, sadece eğitim yaşamlarının aksaması değil, kendine güvenlerinin, kapasitelerinin inançlarının da kaybına yol açan sorunlar görülüyor."
HER HAREKETLİ ÇOCUK DEHB DEĞİLDİR
Prof. Dr. Yazgan, çocuklarda DEHB teşhisi konulması noktasında ailelerin hareketlilik, dalgınlık, sabırsızlık gibi durumların hepsinin bir arada yoğun bir şekilde olup olmadığına dikkat etmesi gerektiği uyarısında bulundu. Prof. Dr. Yankı Yazgan, "Yoksa hareketlilik, sabırsızlık gibi durumlar her çocukta görülebiliyor. Anne babanın aldığı tutuma, okulda sağlanan desteklere rağmen sorunlar devam ettiğinde tedavi edilmesi gereken durum var anlamına geliyor. Biliyoruz ki, 10 çocuktan 9'u uyarıyla durur, hoşuna gitmese de durur" diye konuştu.
Prof. Dr. Yankı Yazgan, DEHB'nin teşhis edilebilmesi için bireylerin görevlerini ve sorumluluklarını yerine getiremediği durumların ortaya çıkmış olmasına dikkat çekti. Prof. Dr. Yazgan, "Örneğin tabağındaki yemeği bitirme bir görev ya da sorumluluk değil. Ama sabahleyin kalkıp okula gidebilmeyi, yetişkin yaşlarda işe gidebilmeyi başarmasını engelleyecek düzeyde sıkıntılar varsa bunu sorun olarak görmeye başlıyoruz" dedi.
ÇOCUKLARIN TELEVİZYONA İHTİYACI YOK
Prof. Dr. Yankı Yazgan, çocukların televizyon başında geçirdiği sürenin de ilerleyen dönemde ortaya çıkabilcek DEHB ile doğru orantılı olduğunu söyledi. Çocukların, ekran başında geçirilen süre ne kadar fazlaysa, dikkat dağınıklığı, dil gelişimi ve davranış kontrolü alanında yaşadığı problemlerin de o kadar çok olacağını belirten Prof. Dr. Yazgan, "3 yaş altı çocuklarda eğitici televizyon programlarına çocukların gelişimi için ihtiyaçları yok. Çocukların anne ve babalarıyla büyükleriyle zaman geçirmeye, onlarla oyun oynamaya, konuşmaya, bildiğmiz klasik yöntemlere ihtiyacı var" diye konuştu.
Emre BAYLAN/ANTALYA, (DHA)