Başbakan Erdoğan, Strazburg’da Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’nde yaptığı konuşmada, ‘Bazı tutuklamaların Avrupa’da basın özgürlüğüne müdahale olarak algılandığını biliyorum. Avrupa’da darbelere çanak tutan gazeteci olmadığını da biliyorum. Türkiye’de gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olan kimse yok. Avrupalıların konuyu objektif kaynaklardan ve yerinde yapmalarını istiyorum. Biz hukukun üstünlüğünün tarafında olmalıyız. Çatışmanın, zulmün yanında değil uzlaşmanın yanında olmalıyız. Tutukluluk sürelerinin uzun olmasından biz de rahatsızız. Genel seçimlerden sonra Anayasa değişikliğiyle daha köklü değişikliklerin olacağı bir sürece gireceğiz. Bölgedeki ülkeler AK Parti modelini öğrenmek istiyor’ dedi.
Başbakan Erdoğan Türkiye'deki yüzde 10 barajını eleştiren parlamentere sert cevap verdi. Erdoğan, 'Bunu biz getirmedik ve eğer değiştireceksek bunu halkımıza sorarız size soracak değiliz' dedi.
LİBYA OPERASYONU
Erdoğan, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan gelişmelere işaret ederek, bölgedeki ülkelerin yer altı kaynaklarına değil yer üstü kaynaklarına bakılması gerektiğini söyledi. AKPM'de parlamenterlere seslenen Başbakan Erdoğan, Türkiye'de hiç bir gazetecinin gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklanmadığını ileri sürdü.
Ahmet Şık’ın tutuklanması ve kitabının toplatılmasıyla ilgili soruya cevap veren Erdoğan, ‘Kitapları toplatan ben değilim. Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın yapımında kullanılan malzemeler de suç oluşturur. Yargı kararını verir, güvenlik kuvvetlerine gidin alın der. Bu yürütmenin yaptığı bir bir eylem değil bağımsız yargının kararı. Bağımsız yargıdan bahsediyoruz ama Türkiye’ye gelince bağımsız yargı istemiyorsunuz. O kitap daha sonra internette yayınlandı ve içerisinde ne olduğu görüldü.’ cevabını verdi.
ORHAN PAMUK VE AHMET ŞIK-NEDİM ŞENER
Pamuk'un davası bir suç duyurusu üzerine başladı ve olumlu bir şekilde sonuçlandı. Diğer tutuklanan gazeteciler ise gazetecilik faaliyetlerinden ötürü değil çete ve darbecilerle olan ilişkilerinden ötürü yargılanıyor. Ama süren bazı davalardaki süre bizi da rahatsız ediyor.
İşte Erdoğan'ın açıklamasının satır başları:
Tarihte baskı ve sindirme hiç bir zaman sonuç getirmedi. Küreselleşmiş dünyada yalıtılmış huzur adacıkları oluşturmak mümkün değildir. Sermayenin sınır tanımadığı dünyada sorunlar da sınır tanımıyor.
ÖZGÜRLÜK HAREKETİNE AVRUPA KULAĞINI KAPAYAMAZ
Kendi içine kapanan bir avrupa evrensel insani değerlerden bahsedemez. Bugün Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan yükselen özgürlük hareketlerine Avrupa kulağını tıkayamaz. Demokrasiye sadece bir kesimin layık olduğunu savunmak en az ırkçılık kadar tehlikelidir. Bugüne kadar yerin altındakilere baktılar yerin üstündekilere bakmadılar.
Artık Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya bakınca petrol kuyularına bakmaktan bazgeçip demokrasiyi yaratmayı düşünmeliyiz. Etnik meshepsel ve dini ayrılıkların ortaya çıkması yaşananların ruhuna halkların iradesine aykırıdır.
DIŞARIDAN ASKERİ MÜDAHALEYE KARŞIYIZ
Şunun altını özellikle çizmek istiyorum, halk hareketlerinin meşrutiyetinin korunması için dışarıdan askeri müdahalenin yapılmasına karşıyız. Biz yeni Afganistan ve Irak'lar istemiyoruz.
Avrupa Konseyi'nde oluşturduğumuz değer ve normların yakın komşularımızca da benimsenmesi hayati derecede önemlidir.
OTOKRATİK YÖNETİMDEN DEMOKRASİYE GEÇİŞ KOLAY DEĞİL
Otokratik bir düzenden demoratik bir rejime geçiş kolay değil, biraz zaman alabilir. Sadece tek taraflı değil. Bölgenin istikararı açısından Suriye, Yemen ve Ürdün'de yoğunlaşan halk hareketlerinin itdalle karşılanması için gereken girişimlerde bulunuyoruz.
ROL KAPMA AMACIMIZ YOK
Türkiye bu bölgede her ülke ve etnik gurupla iletişim kurabilen bir ülkedir. AB ile katılım müzakerelerini yürüten bir ülke olarak bölgemizde huzur için yoğun bir çaba sarfediyoruz. Rol kapma amacında değiliz. Bölgenin istikararı için çözümler üretmeye çalışıyoruz.
Avrupa'nın güvenliğini ilgilendiren her noktada Türkiye kritik öneme sahiptir. Küresel ekonomik krizde Türkiye gösterdiği performan ve büyüme rakamıyla farkını ortaya koymuştur.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Türkiye 2002 sonundan itibaren bizim hükümetimizle demokratikleşme konusunda tarihi reformlar yaptı. Yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele etmeyi ilke edindik.
GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI KONUSU
Son haftalarda medya üzerinde baskı olduğuna dair iddialar gerçeği yansıtmıyor. 8 yıl öncesine kadar çetelerden ve mafyalardan talimat alan manşet atanlar bugün tamamen özgür bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Bazı tutuklama ve gözaltıların Avrupa'da basın özgürlüğüne müdahale olarak görüldüğünü biliyoruz. Avrupa'da darbelere çanak tutan gazeteci olmadığını da ifade etmek istiyorum. Türkiye'de 26 gazeteci tutuklu ve hiç biri gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklanmadı.
Bunların suç örgütleriyle nasıl ilişki içerisinde olacaklarını görecekler. Biz demorkatik değişimin tarafında olmalıyız. Üstünlerin hukukunun değil. Biz çatışmanın tarafında değil, halkın uzlaşmanın yanında olmalıyız.
EKİBİNİZDE KADIN YOK VE İMAM'IN ORDUSU KİTABINI YAZAN KİŞİ NEDEN TUTUKLANDI..
Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın yapımında kullanılan malzemeleri kullanmak da suçtur. Kitap taslağı internette yayınlandı. İşinize gelince bağımsız yargı diyorsunuz. Ama yürütmeye bağlı yargı olmayacak. Bu yürütmenin aldığı bir karar değil yargının aldığı bir karar.
Ben şiir okuduğum için hapis yatmış birisiyim. Sonra partimi kurup iktidar olduk. Bunun en güzel değerlendirmesini halk yapıyor. Yüzde 10 barajını koyan benim partim değil. Benim partim yüzde 10 barajına rağmen nasıl oldu da iktidar oldu. Biz uçlarda kalmadık Türkiye'de merkez siyaset yaptık.
Ben Fransa'da Romenlerin kovulduğunu görüyorum. Demokrasi bu mu? Fransa'da kişisel inanç özgürlüğüne saygı bu mu? Türkiye'yi yargılayanlar önce kendilerini yargılasınlar. Yüzde 10 barajını indirmek ya da indirmemek demokrasi meselesi değil.
Barajın indirilmesini de halka sorarız size soracak değiliz. Bunun kararını verecek olan 74 milyon nüfuslu Türkiye halkıdır. En ileri demokrasiyi Türkiye yakalıyor. Bizde hiç bir partiye yasak yok. Biz etnik bir parti değiliz.
AZINLIKLARIN HAKLARI VE İBADET YERLERİNE ULAŞMA ZORLUĞU VAR
Arkadaşımız Fransız ama kendisi Türkiye'ye de Fransız. Sümena Manastırı'nda insanlar geldi buradan ayinlerini yaptılar. Aynı şekilde Ermeni Ortadoks kilisesi yıkılmak üzereydi. Biz o Kilise'yi kendi kasamızdan restore ettik. Hiç bir dinin mensubu biz Türkiye'de inancımızı yaşayamıyoruz diyorsa onunla bizzat görüşürüm.
Şu an ülkemizde 70 bin Ermeni vatandaşı var. Normal şartlarda biz onları sınır dışı etmeliyiz ama etmiyoruz. ancak Azerbaycan'ın hakkını da Ermenistan'a yedirmeyiz. Ermenistan diasporaya karşı ciddi bir ürkeklik içerisinde. Eğer bunu aşarsa Ermenistan'la sınır sorunu halledilebilir.Kültürel asimilasyona karşıyız. Bizler asimilasyona karşıyız. Bu bir insanlık suçudur.
TSK'YA BALYOZ ELEŞTİRİSİ
Fransa’da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir süre önce Balyoz davasından tutuklu askerlerle ilgili açıklama yapan TSK'yı eleştirdi.
Askerlerin tututkluluk hallerine yönelik itirazı reddeden mahkemenin kararını anlamadığını belirten TSK, bu açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde duyurmuştu.
Başbakan Erdoğan bu açıklamanın doğru olmadığını belirtip, “TSK Balyoz açıklamasında yanlış yaptı” dedi.
Erdoğan'ın hedefinde ABD'nin Ankara Büyükelçiliği de vardı.
Büyükelçi ve hükümet arasında yaşanan tartışmaya yeni bir açıklamayla katılan Başbakan Erdoğan, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasına yaptığı yorumla hükümet cephesinden tepki alan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'ye Fransa'dan yüklendi.
Erdoğan, ABD Büyükelçiliği'nin kızına 'Fotoğrafın düzgün değil' diyerek vize vermek istemediğini söyledi. Başbakan ayrıca Büyükelçi Riccardone'nin bugünkü açıklamalarıyla ilgili olarak, "Önce kendileri demokrasiyi kavrasınlar" yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan ayrıca Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün görev yerinin değişmesinin davayı sürecini değiştirmeyeceğini belirtti.
Başörtülü aday konusunda ise Başbakan, "Pazarlık haline getirilmemeli bu yakışıksız olur" yorumunu yaptı.
BDP'nin Güneydoğu'daki devlet imamalarına yönelik sivil itaatsizlik çağrısına da Erdoğan, "Diyanet'in beyanlarını tanımıyoruz demek tehlikeli" dedi.
Erdoğan, "Güneydoğu'da marka değil, hizmet peşindeki adayları seçtik" ifadesini kullandı.
Erdoğan Chirac döneminde Fransa-Türkiye ilişkilerinin olumlu olduğunu, şu anda ise olumsuz yöne gittiğini savundu.