Paralel yapı, yani Gülen Cemaati ile AKP hükümeti arasındaki kavganın 17 Aralık’ta gün yüzüne çıkmasıyla poliste bir operasyon furyası başlamıştı.
Bundan tabi ki, Antalya’da nasibini aldı. Yüzlerce polis başka görevlere atandı, pasifize edildi. Yaşın arasında kuru da yandı ama emir büyük yerdendi.
Bu dalgadan Antalya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’de etkilendi. Bu şubedeki 11’i rütbeli , 83 personelin tayini çıktı.
Buraya kadar, şeriatın kestiği parmak acımaz misali her şey tamam… Ama, bu tayin sonrası yaşananlar muhatapların içini acıtan cinstendi. İddiaya göre, tayinlerin açıklandığı an şube binasının toptan elektriği kesildi. Yani, birileri tarafından şalter indirildi.
Yine iddiaya göre, şalteri indirenlerin amacı, tayin edilenlerin bilgisayarlarındaki bilgileri kaydedip yanlarında götürmelerini engellemekti. Buna özel bilgileri dahil…
Daha sonra, özel eşyalarını almak üzere şubeye tek tek davet edilen polisler, yanlarında bir kişinin nezaretinde bu işlemi gerçekleştirdiler.
Sonra, tayini çıkanlardan 66’sı yürütmenin durdurulması için bölge idare mahkemesine tek tek dava açtılar.
Bu polislerin gerekçesi de şu; Bu tayinlerde Vali beyin imzası yok, emniyet müdürü de bu konuda imza atamaz…
İKİNCİ OLAY
Bir başka mesele ise bilişim suçları, asayiş ve kom şubenin de aralarında olduğu şubelerin müdürlerinin tayinlerinin çıktıktan sonra yaşadıkları…
Tayini çıkan müdürler personel şube müdürlüğü emrine atandılar. Buraya kadar normal diyelim.. .
Görev verilmeyen bu müdürler, her gün saat 14.00’de şubeye gelip imza atmak zorunda…
Bizim bildiğimiz, denetimli serbestlik verilen suçlular bile haftada bir gün gelip imza atıyorlar.