Formül bu" dedi. Türkiye'nin referandum ve sonrasında seçimde tek başına güçlü bir hükümeti tekrar iktidara getirdiğini kaydeden Babacan, "Türkiye gözünü kırpmadan en zor kararları dahi alabilecek bir siyasi yapıya sahip. Çok önemli kararları çok hızlı alabiliyor, hızlı hareket edebiliyoruz" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nda iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. ATSO Meclis Salonu'ndaki toplantıda, işadamlarına seslenen Ali Babacan, küresel konjonktüre bakıldığında sıra dışı bir dönemden geçildiğini söyledi. Dünyanın daha önce görülmemiş türden ekonomik ve finansal sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirte Babacan, "Bu dünyada yaşadığımız 'daha önce belli bir tarihte işte yaşanmıştı, sonuçları şöyle olmuştu' diye mukayese edebileceğimiz gelişmeler değil. Türünün neredeyse ilk örneği diyebileceğimiz türden gelişmeler yaşıyoruz. G-20 ülkesi olarak bu gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz" dedi.
Daha önce içinde olmadığımız yapılara da Türkiye'nin son yıllarda girdiğini belirten Başbakan Yardımcısı Babacan, "Küresel ekonomi ve finans sistemi ile ilgili hangi karar alınırsa, o karar içerisinde artık biz de varız. Türkiye dünyanın en büyük 16'ıncı ülkesi ama en büyük 10 ekonomiden birisi olmayı da aynı zamanda hedeflemiş bir ülke. Dolayısıyla böylesine ticaret, finansman kanalları dünyayla çok yoğun bir şekilde entegre olmuş ülkemizin de dünyadaki gelişmelerden, Avrupa'daki gelişmelerden izole olması, bu gelişmelerin tamamen dışında kalması mümkün değil" diye konuştu.
'SİYASİ KARAR ALMA MEKANİZMALARI ÇALIŞMIYOR'
Şu anda yaşanan sorunların özüne, temeline inildiğinde pek çok ülkede siyasi karar alma mekanizmalarının çalışmadığının, çalıştırılamadığının görüldüğünü anlatan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şöyle devam etti:
"Ekonomik sorunlar olabilir. Ama çaresiz, çözümsüz bir sorun yoktur. Bunların hepsinin çaresi, çözümü var. Ancak bu çözüme ulaşabilmek için siyasi karar mekanizmalarının karar almaları ve somut adım atmaları gerekiyor. Karar alınamadığı, bu adımlar atılamadığında problemler büyüyor, tekrar karşımıza çıkıyor. Bir yangın küçükken bir kova su ile söndürebilirsiniz. Bir kova su yeni başlamış yangını söndürmeye yeter ama bir saat, üç saat, bir gün beklerseniz o yangın tüm binayı sarar ve arkadan yüzlerce ton su getirseniz, havadan su boşaltsanız, 10 tane itfaiye aracını getirseniz o yangını söndürmeye kafi gelmeyebilir."
2006- 2007'den bu yana sürekli uyarılar yaptıklarını kaydeden Babacan, bazı ülkelerdeki sıkıntıları çözmeye yönelik adım atılmadığı ya da zayıf adımlar atıldığı için bu sorunların daha da büyüdüğünü ve şaşırılmaması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin referandum ve sonrasında seçimde tek başına güçlü bir hükümeti tekrar iktidara getirerek, kendi içindeki siyasi istikrarı ve karar alma mekanizmalarının sıhhatli ve rahat çalışması sebebiyle pek çok ülkeden avantajlı olduğunu da kaydetti.
'GÖZÜMÜZÜ KIRPMADAN EN ZOR KARARLARI ALABİLİRİZ'
"Türkiye gözünü kırpmadan en zor kararları dahi alabilecek bir siyasi yapıya sahip" diyen Ali Babacan, "Çok önemli kararları çok hızlı alabiliyor, hızlı hareket edebiliyoruz. Çünkü biz hep uzun vadeye bakıyoruz. Kısa vadede bugünü kurtaracak adım ve tedbirleri düşünmüyoruz. Hatta kısa vadede tamamen siyasi açıdan baktığımızda belki bizim için zararlı görülen konularda bile korkmadan yürüyoruz. Çünkü biliyoruz uzun vadede memleketimizin, milletimizin çıkarınadır. Biz bunu biliyoruz ve onun için yapıyoruz. Bunu da halkımız da anlıyor. Zaten arka arkaya üç seçimde yükselen bir destekle hükümetimizi destekledi, bizim duruşumuzun doğru olduğunu gösteriyor. O güven ilişkisini zaten kurduktan sonra, güven oluştuktan sonra da her şey kolaylaşıyor" diye konuştu.
'BU İŞLER AYA İNSAN GÖNDERMEK GİBİ DEĞİL'
Ali Babacan, ABD ve AB'de yaşananları ise kongredeki ayrı partilerin anlaşmazlıkları, koalisyon hükümetleri, AB içindeki 27 ülke, hükümet ve meclisleri ile Euro bölgesindeki 17 ülke ve meclislerinin durumundan kaynaklandığını söyledi. Çok basit olaylarda dahi ciddi tartışmalar yaşanmasının, ortaya çıkan soru işaretleri ve güven bunalımının sonucu olarak ABD'nin tarihinde ilk kez kredi notunun düşürülmesine neden olduğunu anlatan Başbakan Yardımcısı Babacan, şunları söyledi:
"Bu hükümetler kendilerinden korkuyor, adım atmaktan, karar almaktan korkuyor. 'Acaba bu kararı alırsam yarın başıma bir iş gelir mi?' Böyle bir karar mekanizması, böyle bir siyasi yapıda tabii ekonomik sorunların çözümü mümkün olmuyor. Bu işler çok böyle aya insan göndermek gibi, uzaya roket fırlatmak gibi çok ince mühendislik, matematik hesabı gerektiren işler de değil. Sağduyusu olan herkesin aslında kolayca ya bu işin doğrusu nedir dendiğinde söylenebilecek bir iş. Bir ülkenin eğer borcu çoksa, bütçe açığına dikkat etmesi gerekir."
'MERKEZ BANKASI PERVASIZCA PARA BASIYOR'
Babacan, hükümetler karar alamayınca, tasarruf yapamayınca, bütçe açığını düşüremeyince merkez bankalarının karşılıksız para bastıklarını, Amerika'da bunun bir yıldır yapıldığını, Avrupa Merkez Bankası'nın da küçük ülkelerin yanında bir haftadır İspanya ve İtalya için aynı uygulamaya geçtiğini kaydetti. Babacan, şöyle devam etti:
"Avrupa Merkez Bankası para basıyor, karşılıksız bastığı bu parayla gidiyor, o ülkelerin kağıtlarını topluyor ki iflas oluşmasın. Sıkışıyorsunuz, arkada matbaa, matbaacılar, para makinesi de var ve basılan parayla borcunu ödüyorsun. Peki o zaman bastığın paranın değeri ne olacak ileride? Dolar, Euro diyorsun ve dünyanın en önemli para birimi bunlar. BM'de 202 ülke var ve özellikle dolara güvenerek rezerv olarak saklıyor. Dünyanın en büyük para birimine böylesine bir yaklaşım, pervasızca basıp dağıtmak dünya ekonomisini gerçekten çok ciddi riskli duruma sokuyor. Hükümetler karar alamayınca, tasarruf yapamayınca, bütçe açığını düşüremeyince merkez bankası karşılıksız para yaparak finanse ediliyor. ABD'de bir yıldır yapılan bu. AB Merkez Bankası küçük ülkeler için yaparken, Yunanistan için yapıyordu, Portekiz ve İrlanda için yaptılar. Ama bir haftadır İspanya ve İtalya için yapıyorlar. Bu kadar çok borç varsa bütçenize çeki düzen vereceksiniz. Ne yapılması gerekiyorsa acil yapılmalı, somut adımlar atılması gerekiyor."
'YA KENDİ BEKALARI YA ÜLKELERİNİN BEKALARI'
"'Hem ABD, hem Avrupa için karar günleri geliyor. Eğer zamanında doğru kararlar doğru tedbirler alınmazsa dünyayı sıkıntılı günler bekliyor' demiştim ve o günleri yaşıyoruz" diyen Ali Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zayıf kararlar alındı ve türbülans bir türlü yatışmıyor. Umarız ki bunlar ders olur, herkes şapkasını önüne koyar, başını iki elinin arasına alır, 'Ya ben ne yapıyorum. Kendimi kendi siyasi partimi, yoksa ülkemin ekonomisi, dünyanın ekonomisi mi? Siyasi liderlerin önündeki tercih bu. Alınacak kararlar zor kararlar olacak. Can yakıcı kararlar olacak. Acı reçeteler çıkacak Avrupa için de, Amerika için de. Ya bugünkü liderler alacak, ya da bunlar şöyle böyle saha dışına itilecek ve yeni gelenler yapacak. Dolayısıyla liderlerin kendi bekaları ve siyasi partilerinin bekalarını bir kenara bırakıp ülkelerin ekonomisinin bekalarını düşünmeleri gereken bir dönem."
'DEVLET OLARAK TEDBİRLERİMİZİ ALACAĞIZ'
"Türkiye'de güven ortamı çok çok iyi noktada" diyen Babacan, şöyle dedi:
"Halkımızın geleceğe güveni, halkımızın hükümete güveni çok çok iyi noktada. Ve bu güven ortamı ile siyasi istikrar ortamı ile biz bu türbülans ortamına girmiş bulunmaktayız. Ve bu konuda da dünyada sıkıntılı dönemler olabileceği zaman, bu konularda uyarılar yapmak bizim görevimiz. Çünkü uçağa bindiniz, ara ara gerektiğinde kaptan pilot ne yapar, anons yapar. Der ki 'hava şartları ileride biraz sıkıntılı, fazla koridorda dolaşmayın, ayakta durmayın, oturun emniyet kemerinizi bağlayın' der. Bu kaptanın doğal görevidir. Bunu yapmadığı zaman görevini yerine getirmemiş olur. Tabi ki biz kendi içimizdeki güven ortamını kuracağız, böyle devam edeceğiz ama dünyada olup bitene de kayıtsız olmayacağız. Biz hükümet olarak devlet olarak tedbirlerimizi alacağız, iş dünyamız ona göre tedbirlerini alacak, sanayiciler ona göre tedbirlerini alacak ki mümkün olan en az zarar ile bu günleri geçirebilelim."
'DÖVİZ BORCUMUZ KADAR DÖVİZİMİZ VAR'
Türkiye'nin bankacılık sisteminin sağlam olduğunu kaydeden Ali Babacan, "Hazinenin bilançosuna baktığınızda, çok şükür şu adan geldiğimiz noktada hazinenin ne kadar döviz yükümlülüğü varsa yine devletin o kadar döviz varlığı da var. Biz net dış borcumuzu hemen hemen sıfırlamış durumdayız. Dış borç. Yani TC devletinin ne kadar döviz borcu varsa elinde o kadar döviz varlığı vardır. Dolayısıyla kur hareketlerinden hazine de etkilenmiyor. Bu sağlam yapı ile böyle bir ortamdayız. Ama geminiz ne kadar sağlam olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun, eğer denizde dalga varsa, denizde fırtına varsa bu güçlü gemi biraz sallanır, bunu hissedersiniz. Hani böyle gündüz denizin sakin olduğu dönemdeki gibi bir yolculuk olmaz ama önemli olan bu fırtına, sarsıntılar biraz sallanır ama sağlam bir şekilde yola devam edebilmektir. Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu pozisyon odur" diye konuştu.
'BÜYÜME ORANLARI DÜŞEREK DEVAM EDECEK'
Türkiye'nin bu sene ilk çeyrekteki büyüme oranı yüzde 11 ile dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduğunu kaydeden Babacan, şunları söyledi:
"İşsizlik o kriz ortamından, 2008-2009 kriz ortamından mukayese ettiğimizde, 4 puan üzerinde çok şükür düşmüş durumda. Enflasyon uyumlu seyrediyor. Bakıyoruz, pek çok ekonomik gösterge hamdolsun Türkiye ekonomisinin çok iyi bir noktada olduğunu bize söylüyor. Ama bir gösterge var, o da bizim de çok dikkat ettiğimiz ve üzerinde durduğumuz bir gösterge o da cari açık. Bütçe açığı ayrı, cari açık ayrı. Cari açığımız var ama öte yandan da finansman fazlamız var. Ve önümüzde birkaç yıl boyunca daha, dünyada likitin çok bol olduğu, finansman sorununun da pek olmayacağı bir dönemdeyiz. Ancak gün gelip de bu likitlerin piyasadan çekildiği günler de gelecek. Bu artık 2013 mü olur, 2014 mü olur, 2015 mi olur, onu da kestirmek kolay değil. Dolayısıyla biz cari açığı basamak basamak nasıl aşağı çekeriz de o likitlerin geriye çekildiği günlerde nasıl sıkıntı yaşamayız. 2011'de büyüme rakamımız geçen yıla göre daha küçük bir rakam olacak. 2012'de de 2011'e göre daha küçük bir rakam olacak. Otobanda giderken vites düşürerek, biraz hızımızı düşürerek ama yine büyüyerek daha makul oranlarda önümüzdeki birkaç yılı geçirmemiz gerekecek. Ama yine Türkiye Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olacak."
'AYAĞIMIZI YORGANIMIZA GÖRE UZATMALIYIZ'
Babacan, Türkiye'nin bu krizden etkilenmemesindeki en önemli göstergelerden birinin faizler olduğuna da dikkat çekerek, son olarak şu uyarıyı yaptı:
"Halkımız daha kazanmadan harcanıyor. Önümüzdeki dönemde bunlara dikkat ekmek lazım. Otobanda giderken yol tek şeride düşüyor. Özellikle borçlanma konusunda dikkat etmek gerekiyor. İsraf ekonomisi olmamamız gerekiyor. Günlük alışverişimize olduğu gibi devam etmek lazım, bundan korkmamak lazım ama ölçülü olmak lazım. İsraf ekonomisini değil, verim ekonomisini Türkiye'de görmek istiyoruz. Sanayici, tüccar, hane halkımız olarak, biz de devlet bütçesi olarak hepimiz ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Formül bu."
YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRMEK İÇİN YASA PAKETİ GELİYOR
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Antalya Girişimci İşadamları Derneği'nin (AGİD) Rixos Dowtown Hotel'de düzenlenen iftar yemeğine katıldı. AKPM Başkanı ve Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Ak Parti Antalya milletvekilleri Menderes Türel, Sadık Badak, Gökçen Enç, Rixos Grup Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince ve iş dünyasından çok sayıda ismin yer aldığı iftar yemeğinde Somali'de açlık, Suriye ve diğer ülkelerde yaşanan savaşlar gündeme geldi.
İşadamlarına seslenen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 12 Eylül referandumunun bundan 20-30 yıl sonra daha iyi anlaşılacağından bahsetti. Hukuk devleti olabilmenin bir ekonominin olmazsa olmaz şartı olduğuna değinen Ali Babacan, 12 Haziran seçimlerinde de halkın devam sinyalini açık bir şekilde aldıklarını ve bunun aslında şartlı bir destek olduğunu kaydetti. Demokraside henüz istenilen noktaya ulaşılamadığını anlatan Başbakan Yardımcısı Babacan, hukuk, yargı reformunda da çok eksikler olduğundan bahsetti.
YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME YASA PAKETİ
Bu yılki ikinci ekonomi koordinasyon toplantısına Adalet Bakanı'nı da davet ettiklerini belirten Ali Babacan, şunları söyledi, "Üzerinde bir süredir çalıştıkları yargı reformunu bize anlattı. Burada iş dünyamızı ilgilendiren çok önemli konular var. Ekonomimiz, iş dünyamız için güvenilir bir ihale sistemi ve gerçek anlamda bir hukuk devleti olmak, olmazsa olmazdır. Türkiye'de biz ekonomik istikrarı kalıcı olarak tesis etmek istiyorsak, Türkiye'de perspektifi vadeli planlamak istiyorsak, ufkumuzu çok daha genişletmek istiyorsak mutlaka yargı konusunda adım atmamız gerekiyor. Ve yargı reformu stratejisinde iş dünyamızı ilgilendiren maddeleri biz, yatırım ortamını iyileştirme ile ilgili hazırladığımız yasa paketinin içine koyma kararı verdik. Daha sonra bunu bakanlar kurulumuza ve başbakanımıza arz ettim. O da gerekli talimatları verdi ve inşallah ilk fırsatta meclis açıldıktan sonra yatırım ortamını iyileştirme yasa paketi içerisinde iş dünyamızı ilgilendiren yargı adımlarını da yerleştirmiş olacağız. Hukuk devleti olmakla ekonomi çok iç içe kavramlar ve aksi halde yılların emeği, birikimi biranda yok olup gider. İşte yakın çevremizdeki gelişmelere bakın, gerçek anlamda demokrasinin olmadığı ülkeler. Petrol olsun, olmasın doğal zenginlikler olsun olmasın sürdürülebilir bir ekonomik istikrara bir türlü ulaşamadılar. Uzun vadeli sürdürülebilir siyasi istikrar istiyoruz. Hukuk devleti ile ilgili tüm adımları atıp geleceğe, 10-20, 30 sene sonraya çok daha güçlü bir Türkiye bırakmamız gerekiyor" dedi.
EĞİTİMDE ARINDIRILMIŞ MÜFREDAT GEREKİYOR
Eğitimin önemine de değinen Ali Babacan, Türkiye'de 25 yaş üstü nüfusumuzun okulda harcadığı dönemin 6 buçuk yıl olduğunu belirterek, "Yani 6'ncı sınıftan 7'nci sınıfa geçememiş bir nüfusumuz var ve maalesef ortaokul ortalamasındaki bu nüfusun üretebileceklerinin de sınırları var. Eğitimde tabulardan, yasaklardan arındırılmış, korkmayan bir müfredat gerekiyor Türkiye'de. Bugünün dünyasının gerektirdiği ve öğrencilerimizin en önemli becerilerle donatıldığı bir eğitim sistemi gerekiyor aksi halde nüfusun büyüklüğü ile övünmemiz yetmiyor. Nüfus ama nasıl nüfus. Bu nüfusun bilgisi, dünyaya bakışı, olayları kavraması üretmesi, katma değer oluşturması bundan sonraki dönemde çok önemli olacak. Köklü reformları korkmadan yapalım. Bu dönemden çok umutluyum" diye açıklamalarda bulundu.
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)