CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu Ortak Çalışma Toplantısı’nda konuştu. Wikileaks belgelerine değinen Kılıçdaroğlu ABD Ankara Büyükelçisi’nin kriptosunda geçen yazışmaları okuduktan sonra, "Kendi ülkesinin değil başka ülkelerin çıkarlarını koruyan bir başbakan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olmaz. Kendi ülkesinin çıkarlarını korumayan adama ’hain’ denir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini ve bu nedenle CHP’ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu savunarak, geçen hafta Gaziantep, Kilis ve Hatay’a ziyaretler yaptığını anımsattı. Hükümetin Suriye politikasından tüm vatandaşların rahatsız olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, Kilis’te esnaf ziyaretinde her vatandaşın ve sanayicinin rahatsızlığını dile getirdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ev kiralarının çok arttığını, memurların ev bulamadığını ifade etti. CHP lideri, Türk dış politikasının düşman ülke üreten politikaların esiri olduğunu savunarak, vatandaşın ’ne olacak bu ülkenin hali’ diye sorduğunu, hükümetin umut değil umutsuzluk verdiğini iddia etti.
’TÜRKİYE 1998’DE 15’İNCİ BÜYÜK EKONOMİYDİ’
Türkiye’nin 1998’te dünyada 15’inci büyük ekonomi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 2009’da 16’ncı, 2011’de 17’nci, 2012 ise 18’inci büyük ekonomiye gerilediğini, başkalarının Türkiye’den daha hızlı koştuğunu söyledi. CHP lideri, son 10 yılda 7 kez af çıkarıldığını hatırlatarak, bunun vatandaş yükümlülüklerini yerine getiremediği için yapıldığını söyledi. Son dönemde yapılan zamlara da değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Mazottan doğalgaza, vergiye kadar her şeye zam yapıldı. Bu kadar zammın yapıldığı, ekonominin bu kadar çıkmaza sürüklendiği bir ortamda Ekonomik Sosyal Konsey niye toplanmaz? Konsey en son 5 Şubat 2009’da toplanmış. Oysa 3 ayda bir toplanması zorunlu. 44 milyon kişi 2 günde bir et yemeği yiyemiyor. 26 milyon kişi eskiyen kıyafetini değiştiremiyor. 42 milyon kişi borç altında eziliyor. 49 milyon kişi ay sonunu zor getiriyor. Bu kadar sorun altında ezilen bir yapı varsa, izlenen politikalarda bir yanlış vardır."
OECD’nin yayınladığı rapora değinen Kılıçdaroğlu bazı istatistiklerden örnekler verdi. Kılıçdaroğlu şunları kaydetti;
"36 ülke arasında, konutların yaşama uygulanluğu açısından 36’ncı, iş güvencesi açısından 35’inci, istihdam oranı açısından 36 ülke arasında sonuncu, sosyal eşitsizlik açısında 36 ülke arasında 35’inciyiz. Eğitim süresi açısından, eğitimde cinsiyet eşitliği açısından ve uzun süre çalışma açısından da sonuncuyuz. 4+4+4 uygulamasının Türkiye’nin geleceği açısından ortaya koyacağı karamsar tabloyu hiçbir yurttaş görmezden gelmesin."
’TÜRKİYE BÜYÜK BİR CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜ’
Türkiye’nin büyük bir cezaevine dönüştüğünü de öne süren Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aydınlar, gazeteciler, askerler, düşünürler, öğrenciler hapiste. Vatandaş ’Allah kimseyi mahkemeye düşürmesin’ diyor. Adaletin dağıtılacağı yerden kaçıyor. Bütün dünya Türkiye’yle alay ediyor. Biz şunu söyledik; ’Darbeye karşıyız, demokrasilerde darbe olmaz. Demokrasilerde vesayet sistemi de olmaz.’ Kimden gelirse gelsin vesayeti kabul etmiyoruz. ’Eğer siz gerçekten darbeye karşıysanız, gelin 12 Eylül’de Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptığı yasaları değiştirelim’ dedik, gelmediler. Darbe hukukundan beslenen bir siyasi iktidar ülkeye demokrasiyi getiremez."
WİKİLEAKS BELGESİ: ERDOĞAN ABD’NİN GÜÇLÜ MÜTTEFİKİ
CHP lideri, 6 Haziran 2003 tarihli bir Wikileaks belgesi açıkladı. Belgede dönemin ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin bir kripto gönderdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, kriptoda şunların yazdığını söyledi;
"Generaller için söylüyor; AKP’den seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan’ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktalar. Erdoğan çok güçlü bir müttefikimizdir. Generallerin bu tutumu ABD menfaatlerinin korunması açısından engelleyicidir. Orgeneral Hilmi Özkök’ün sadakatli duruşu sahiplenilmelidir. Muhalif orgeneraller, Özkük’ün çizgisine itiraz etmektedirler. Erdoğan kendisine desteğin devamı halinde, ABD’nin bir müttefiki olarak, Ortadoğu ve Irak dahil olmak üzere, Türk hava sahasını, kara ve demiryollarını, Mersin ve İskenderun Limanları’nı kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir. Ancak Türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz. Bu bakımdan değerlendirildiğinde, güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu Erdoğan ile paylaşılmış olup, gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı teyidi alınmıştır."
’BU BELGE DOĞRU MUDUR?’
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın Neşet Ertaş’ın cenaze törenini istismar ettiğini savunarak şunları söyledi;
"Cami avlusunda halk ozanının naaşını istimar edebilirsiniz, ettiniz de. Ama ben Erdoğan’a bu belgenin içerdiği konuları açıkca sormak istiyorum: bu belge doğru mudur, yanlış mıdır? Bu belge doğrultusunda sen o taahhütleri kimden izin alarak verdin? Kendi ülkesinin değil, başka ülkelerin çıkarlarını koruyan bir başbakan, bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olmaz. Halkımın görmesini isterim. Kendi ülkesinin çıkarlarını korumayan adama ’hain’ denir. Belgeler gündeme düştüğünde, belgeleri yayınlayanlara en ağır hakaretlerde bulunmuştu Erdoğan. sonra medya sesini kesti, ürktüler, korktular. Korkmayan tek makam varo da CHP."
’BAŞKASININ ATINA BİNEN KİŞİ HEDEFE GİDEMEZ’
Başbakan Erdoğan’a seslenen Kılıçdaroğlu; "Erdoğan bu ülkenin çıkarlarını savunmuyorsun. ABD Büyükelçisi, yanlış bilgi vermez heralde. Teyidi alınmıştır demek, ’evet yapacağım’ demektir. Biraz ileri gittiklerinde beyzbol sopasıyla ders verdiler. Bir dakika dediler. Biz aç kalabiliriz, yoksul olabiliriz, sorunlarımız olabilir. Ama hiçbir zaman başka bir ülkenin bu bölgede taşeronluğuna soyunmadık, soyunmayacağız da. Kendi iktidarını başkalarına borçlu olan kişi ülkeye hizmet etmez. Başkasının atına binen kişi sanır ki ben hedefime gidiyorum. Atın sahibi ıslık çaldığında at sahibine gidecektir, o da üstünde. Geldiğimiz nokta budur" dedi.