Yuvaya Dönüş
Akademisyenlerin hep fildişi kulede yaşadığından, halka ve yaşamın gerçeklerine uzak kaldıklarından söz ederler. Ben altı yıl kadar önce bu kuleden çıktım ve sokakta gezinmeye başladım. Gittiğim yer Büyükşehir Belediyesi idi ve bu ülkede yaşananların pek çoğuyla mikro ölçekte karşılaşacağınız bir yerdi. O güne dek ülkeye dair kafamda oluşan pek çok sorunun yanıtıyla yüz yüze geldim. Siyaseti, devleti, denetimi, emniyeti, yargıyı ve bu olguların birbiriyle süregelen yazılmamış ilişkilerini tanıma şansı buldum. Mekanizmaların kaotik bir görüntü içinde nasıl organize bir şekilde güçten yana çalıştığına tanık oldum.
Haktan, hukuktan yana, ilkeli, mangal gibi yüreği olan insanlar da tanıdım, yalancı, lâfazan, çıkar düşkünü şakşakçıları da. İşin üzücü yanı; ilk guruptakilerin dokuz köyden kovulmuş, ikinci guruptakilerin genellikle yetki ve söz sahibi olmaları idi. İnşallah yakın bir gelecekte bu arkadaşların hepsiyle güzel bir kitapta tanışma şansı bulacağız. Bu ülkede ‘siyaset yapma’ diye bir meslek var. Ve ne yazık ki bu meslek insanlara, hangi görüşte olursa olsunlar, omurgasızlığı, hızla manevra yapmayı, açık aramayı, güce tapmayı ve zarar vermeyi dayatıyor. Siyaset modern bir ülkenin vazgeçilmezidir. Anladım ki bu ülkede yaşanan sorunların temelinde siyaset kurumunun geleneklerinin oluşmaması, evrensel ilkelerinin yerleşememesi ve kalitesinin düşüklüğü yatıyor. Siyaset bu çürümüşlüğü ile bir avuç kahramanın dışında sadece kendine uyum sağlayabilecek kıvraklıktakilere yaşam hakkı tanıyor.
Altı yıl bana çok şey öğretti, çok şey de götürdü. Farklı ideolojilerden demokrasiye bağlı, canlı haklarına ve doğaya saygılı, dürüst dostlar edindim. Ön yargılardan arınma, duygudaşlık yapma, düşünceye saygı duyma anlamında biraz daha yol alabildim. Değerlere inancım ise erozyona uğradı. Şimdi kazandığım bu öğretiler, artılarım ve eksilerimle ara verdiğim uzun yoluma kaldığım yerden devam ediyorum.
Okuduğum, kariyer yaptığım, temeline ilk harcı koyanlar arasında olduğum, yirmi beş yılı aşkın taşına toprağına emek verdiğim Üniversiteye dönmek oldukça keyifli. Hiç yabancılık çekmedim. Arkadaşlarım odamı korumuşlar. Bütün eşyalarım yerli yerinde. Her köşede acı tatlı anıları hatırlatan izler var. Artık yeni şeyler söyleme, üretme zamanı. Haydi kolay gelsin.