İlköğretime başlama yaşı ve 4+4+4 sisteminde seçmeli “Kur’an ve Hazreti Muhammed’in Hayatı” dersinin konmuş olması, okulların açılması yaklaştıkça büyük bir toplumsal korkuyu da birlikte getirdi. Başbakan’ın bu tartışmalarda doğrudan taraf olması ve çekincesi olanlar hakkında küçümseyici ifade kullanması da korkuyu gün yüzüne çıkardı.
Sokaktaki vatandaş, gerek gazetecilerle sohbetinde, gerekse sosyal medyada konuyla ilgili haberlere yaptığı yorumda küçücük çocuklarının fişleneceğini ve gelecekte de bugünkü gibi bir iktidar işbaşında olursa bu fişlemenin çocuğun yeni bir okula veya işe alınmasında, burs vs gibi olanaklardan yararlanmasında kullanılacağı kaygısını dile getiriyor.
Küçükler kendi aralarında çatışabilir
Bazı eğitimciler ve veliler ise daha da büyük bir tehlikeyi dillendiriyor: Küçük öğrenciler de kendi aralarında “o derse geldin gelmedin” parçalanmasına gidebilirler! Bu durumda daha küçük yaşta bölünmüş bir kuşakla yüz yüze kalacak olan Türkiye’nin gelecekte daha büyük sıkıntılara girebileceği tehlikesine dikkat çekiliyor. Röportajlara katılan ya da sosyal medyada mesajını ifade eden birçok veli istemediği halde çocuğunu 66 aylıkken kaydettireceğini ve seçmeli dersi de aldırmak zorunda kalacağını, yani bir çeşit “takiyye” yapacağını daha şimdiden itiraf etmeye başladı. O nedenle bu veliler din alanında konulan yeni ders için “seçmeli” değil, “zorunlu seçmeli” terimini kullanıyorlar.