İşte Vali Altıparmak’ın Van depremi sonrası Antalya’da yapılanlarla ilgili konuşması:
“İlk Van depremi olduğu günden itibaren Antalya’da kriz merkezimizi kurduk. Gece sabaha kadar 13- 14 bin kumanyayı hazırladık. Sabah 07.00 uçağına hazırladıklarımızı yetiştirdik, gönderdiğimiz kumanyalar Van iline ilk ulaşan yardımlardı. Hatta işadamı Fettah Tamince arayarak, ‘Sayın Valim, Erciş’te Antalya gıdalarını gördüm, çok teşekkür ediyorum’ dedi. Bu niye bizim için çok önemliydi? Elbette öncelikle insani bir boyutu var. Ama insani boyutuyla beraber başka boyutları da var. Antalya övüneceğimiz bir şekilde cari açığı kapatacak sıcak parayı kazanan en önemli ilimiz, bunun içinde ekonomik hedefler terör örgütlerince hedef alındığı için Antalya her zaman hedef tahtasında yer alabiliyor. ‘Bizim zenginliğimiz sizin zenginliğiniz’ mesajını vermemiz önemliydi. İnsanların gönlünde yer alma anlamında da bu böyledir. Bu yüzden de bir Antalya mahallesi veya sokağı kuralım dedik. Bunun içinde bireysel yardımları valilik koordinasyonluğunda toplayıp ortak havuzdan yapılacak işlerle Antalya’nın çok daha önemli katkısı olacağına inandık. Ne yaparsanız yapın, hangi mesleği yaparsanız yapın, aslolan ne hissettirdiğinizdir. Van’daki insanlara Antalya bizim yanımızda hissini veriyoruz ki bu çok önemli.
GAZETECİ AÇTI TELEFONU
Bunun yanında tırlarca ısıtıcı, battaniye ve malzemeyi de gönderdik. Bir çok çocuğumuzu getirdik otellerde barındırdık. Bu arada beni arayan bir gazeteci ‘Sayın Valim, ben Ankara’dayım şu anda ama çok önemli bir şey aklıma geldi. Depremzedeleri getirelim otellerde barındıralım, bunu da sizin başkanlığınızda yapalım’ dedi. Bana da iş yükü yüklüyor tabi bu arada. Bu bana anca yük olur. Birincisi fikir değil artık yani, eskimiş geçmiş bir fikir, ikincisi bu kadar kolay düşünmememiz lazım. Oteller bizim iş yerlerimiz arkadaşlar, fabrikanızın üzerine aynı alanda üretim yapan başka biri gelip sizinle çalışacağım derse nasıl karşılarsınız? Sıcak para kazanan yerler ve bunlar iş yeri. Burada 4-5 ay barındırdığınız zaman ev gibi kullanacaklar ister istemez, illaki çoluk çocuklarına bir takım şeyler hazırlayacaklar. Bura turizme açılabilir mi 1 Nisan’da?
ANTALYA MEYDANI VAN MEYDANINA DÖNERSE
Bir çok gazeteci çıktı meydana ‘Efendim buraları açalım...’ Çok kolay mı? Kendi evinde üç tane misafir barındırıyor musun? Bir aileyi barındırıyor musun kardeşim? O zaman nasıl konuşuyorsun ortalıkta... Popülist bir insan değilim. Popülist olsam ben de çıkar bağırırım, barındıracağız derim, getirim 3-4 bin insanı yerleştiririm 2-3 yıldızlı otellere bir şekilde barındırırım. Ama bu mesele değil. Antalya meydanı Van meydanına dönerse o zaman seneye turist nasıl yatırabileceksiniz? Tüm dünya basınında Van depremi adeta Antalya’da yaşanmış gibi gösterirseniz… Bu bizim insani boyutta yardımımıza engel olmamalı, tam tersi haklılar da bir yerde.
TURİZMCİ ÇIKTI DEDİ Kİ
Turizmcinin biri çıktı otelci Alanya’da. ‘Ben bilmem ne kadar kişi yatıracağım, herkes açsın otelini, turizmciler nerede?’ diye bağırdı. Alanya Kaymakamı açtı telefonu, dedi ki ‘100 kişi geliyor sana gönderiyorum’ O turizmci bu sefer bağırdı, aman beni kurtar! Niye ne oldu? Hani televizyona çıkmıştın sen, istiyordun.Yani bu kadar kolay olmamalı arkadaşlar, bizim asaletimize yakışır bir olgu olmalı. Geçen sene turizm patladı, çatladı haberleri çıktığı zaman yüzde 30 gidiyoruz, yüzde 40 gidiyoruz dediklerinde basına bir açıklamam vardı özellikle. Dedim ki ‘Arkadaşlar biz asil bir milletiz, asaletimize yakışır bir olgunlukla karşılayalım. Patladı, çatladı demeye gerek yok’. Tamam turizm artsın, niye bizi gözetleyen Yunanistan gibi ülkelere koz verelim. Sağda solda patlıyor çatlıyor diye terör örgütlerinin hedefi haline gelelim. Ne gereği var. Biz bunun arttığını biliyor muyuz? Biliyoruz, cebimize giren paradan biliyoruz. Havaalanından gelenle degil cebimize girenle anlamamız lazım.
BİR GECEDE 900 KİŞİ GELDİ
Aynı şekilde burada da turizmcilerle biz baştan beri görüşüyoruz. AKTOB Başkanı Sururi Çorabatır ve Tolga Cömertoğlu ile baştan beri birlikteyiz. Özel uçağın getirilmesinden, ücretlerin ödenmesine kadar bu iki arkadaşımızın çok özel gayretleri var. Basın da bir gün çıktı mı? Valilik organizasyonu olarak karar verildi ve bütün her şey valilik koordinatörlüğünde yapıldı. Evvelki gece sadece bir gecede 900 kişi geldi. TRT kampını kabul merkezi yaptık. Bir hazırlığınız yoksa bu 900 kişiyi nereye yerleştirirsiniz? Bağırıp çağırmakla olacak bir şey değil. Biz önceden nerelere yerleştirebileceğimizin hesabını yaptığımız için zorlanmadık. 3 öğün yemek çıkartılıyor. Günlük 1000 kişi 3000 porsiyon yemek eder. 120 gün barındırsak 360 bin porsiyon eder. Bunun aşçısı ,organizasyonu, hizmeti o kadar kolay bir şey değil. Şu anda 2 binin üzerinde depremzedeye bakıyoruz. Hala da geliyor.
GELENLERİ NASIL GÖNDERECEĞİZ?
Basında da bunu söyledim, kesinlikle Van valiliğinden izin almadan kimse yola çıkmasın. Van valiliğine haber vermeden gelen kimseyi misafir edemeyeceğimizi bilsinler. Gelenlerin hepsi ihtiyaç sahibi değil, yine de biz kapasitemizi sonuna kadar kullanarak misafir edeceğiz. Otelcilerle de oteller değil, açık olan otellerde personel lojmanları müsait olanları belirledik. Tam kapatmış olanlar değil bunlar, aşçısı, hizmetlisi, güvenliği olanlar kısmen de olsa çalışanlar. İşin diğer kısmına bakalım, gelenleri nasıl göndereceğiz? İş bulabilme imkanı bulabilirlerse kalan kalır, buna kimse engel olamaz ama kalifiye olan kadar olmayan da geldi. Bu da işsizliği ve aşayiş problemlerini de beraberinde getirebilir. Ama ben gelenlerin büyük oranda geri döneceğini düşünüyorum.”