Ankara’da uzun yıllar gazetecilik yaptım.
Türkiye’nin o dönem en çok satan gazetesinde istihbarat şefliği, haber müdürlüğü ve temsilcilik koltuklarında oturdum…
Antalya’ya gelmemin ayrı bir hikayesi var.
Oraya girmeyeceğim.
Bugün televizyonlarda, gazete köşelerinde gördüğüm Ankaralı gazetecilerin bir kısmı o dönem daha portakalda vitamindi…
Bir kısmı stajyer, bir kısmı da gelecek vadeden parlak gazetecilerdi…
Hele hele bazıları vardı ki, bırakın Türkiye’deki gazetecilik okullarını, Oxford’a gitse, gazeteciliğin Oscar’ı Plutzer ödüllerini veren Colombia Üniversitesi’nden mezun olsa, dünyanın en ünlü, en zengin TV programcısı ve sunucusu Oprah Winfrey’de staj görse, yine bir baltaya sap olamazlardı.
İşte onlardan bazıları bugün el üstünde tutuluyorlar.
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler ya, işte o misal…
Adam daha ‘Hastane’ yazmayı bilmiyor, bir haber kanalının genel müdürü olmuş…
O cinsten bazıları da gazetecilikten, etik kurallardan, tarafsızlıktan, objektiflikten bi haber ama olsun, üç beş ayeti ezbere okuyor.
Cemaatlerden, tarikatlardan torpilli…
O tiplerin, ‘Bakara-makara’ diyenleri deşifre oldukları için kızakta…
Bugünlerde TV’de seyretmişsinizdir mutlaka…
Karanlık bir stüdyoda, siyasilere yavaş çekim soru soran biri var…
Onu ilk gördüğüm zamanlar, kimdir, kimlerdendir, hangi dehlizde saklanmış diye tanımaya çalışmış ama çıkaramamıştım.
Bugün anlıyoruz ki, 3-5 yıl önce Atatürk düşmanı bir zat-ı muhteremi hastanede ziyaret edip onunla el ele diz dize pozlar veren kişiymiş.
O fotoğrafın sonrası malum…
Liyakat falan hak getire, direkt bir tv’nin genel müdürü olmuş…
Adam şimdi çıkmış bu fotoğrafı gündeme getirenlere laf yetiştiriyor…
‘O fotoğraf 4 sene öncesine ait’ diyor…
Yahu yanındaki, elini tuttuğun adam 4 sene önce de Atatürk’e küfrediyordu…
‘Ziyaret etmişsem ne var, yine ederim’ diyor.
Der tabi ki…
Düzen değişti…
‘Ne diyorsun sen?’ deyip onu o tv’nin başından alacak patron takımı artık yok.
Onu oraya getiren irade de, bu durumdan memnun çünkü…
Yanarım da o kanalı kuran birlikte çalıştığım, arkadaşım, dostum rahmetli Ufuk Güldemir’e yanarım…
Onun gibi Atatürkçü birinin kurduğu kanal, bugün Atatürk düşmanıyla poz veren yöneticilere kalmış.
Yazık…
*** *** ***
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş bugün NTV’de canlı yayına çıktı.
Sunucu Oğuz Haksever soruyor…
Kuzey Irak’ta terör operasyonları…
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile alakası var mı bu sorunun?
Yok…
Haksever yine soruyor…
Bahçeli’nin af önerisi…
Turizmle alakası var mı?..
Yok…
Soruya devam…
24 Haziran seçimleri ve anketler…
Kültürle ilgisi var mı?...
Yok…
Soruya devam…
Bedelli askerlik konusu…
Bunun turizm ile ilgisi, alakası var mı?..
Yok…
Süre bitiyor, son sorular…
Konu apolet tartışması…
Ne turizm ne kültürün işi bu… Varda ben mi göremiyorum?..
Yok…
Soru üzerine soru geliyor…
Mayıs ayı enflasyonu, dövizde durum…
Ve, son soru, nihayet turizmle ilgili…
Birkaç dakikada kaç turist geldi, gittinin özeti, canlı yayın tamam…
Ya arkadaş, nasıl televizyonculuk, nasıl gazetecilik bu?.. Kültür ve turizm bakanını yakalamışsın, günlerdir bakanlığın kapatılacağı konuşuluyor, sorsana…
Kültürün, milli eğitime bağlanacağı yazılıyor, ‘Ne diyorsunuz?’ desene…
Turizm bakanlığı kalıyor mu, gidiyor mu, muhatabın karşında ardı ardına soruları yöneltsene…
Sormuyor, soramıyor…
Çünkü o da biliyor ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ne olacağını kültür ve turizm bakanı da bilmiyor.
Kültür ve Turizm Bakanı seçimin tam arifesinde canlı yayına çıkıyor. Ağzından bir tane ‘Antalya’ lafı bile çıkmıyor.
Vah turizmin başkenti canım Antalyam, vah canım Türkiyem…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |