Büyük rüşvet soruşturmasında 19 Mart 2012 ve 10 Nisan 2013 tarihleri arasında Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a yapılan ödemelerin, tarih, saat ve kurye bilgileriyle kayıt altına alındığı ortaya çıktı .
Teknik izlemede ele geçirilen listede örgütün mali hareketlerini kayıt altına aldığı, listede Zafer Çağlayan’a yapılan ödemelerin de yer aldığı öne sürüldü. Taraf gazetesinin iddialarına göre; durumdan haberdar olan Zafer Çağlayan’ın ise, listeyi gördükten sonra CAG olarak kendisini ifade edecek şekilde kayıt tutulmasına tepki göstermesinin de teknik takibe takıldığı ifade edildi.
İddialar arasında şu bilgi de yer aldı: 19 Mart 2012 ve 10 Nisan 2013 tarihleri arasında Bakan Çağlayan’a yapılan ödemelerin tarih, saat ve kurye bilgileriyle birlikte kayıt altına alındığı listelerde, nakit dolar, Euro, TL teslimatı yapıldığı, lüks saat ve mücevherlerin verildiği görüldü.
ÇAĞLAYAN’A TOPLAM 105 MİLYON RÜŞVET
Soruşturma dosyasında Reza Zarrab’ın yurtdışından yaptığı usulsüz para transferine Zafer Çağlayan’ın göz yumması ve usulsüz işlemlere izin vermesi karşılığında getirilen miktarın yüzde 0,4-0,5 oranının rüşvet olarak verildiği yer aldı.
İddiaya göre Zarrab ile Çağlayan arasındaki rüşvet sistematiği şu şekilde işledi:
Zarrab tarafından Çağlayan’a İran’ın parasının altın ihracatıyla döndürme işlemlerinden gelen paranın yüzde 0,5’i, sahte evraklarla yapılan transit gıda ve ilaç ticareti işlemlerinde ise İran’dan gelen paranın yüzde 0,4 arasında rüşvet verildi.
Nakit para gönderimlerinin dışında, Çağlayan’ın beğendiği lüks saat ve mücevher alınarak komisyonla verilen rüşvet hesabından düşüldü.
Rüşvet hesaplarının bulunduğu excel listeleri Abdullah Happani tarafından tutuldu.
Zarrab’ın Çağlayan ile buluşmalarında, yurtdışından gelen toplam para ve bu excel dökümlerini göstererek ödediği rüşvetin hesabını verdi.
Para İstanbul’dan, nakit olarak, Sadık Mohammadsadegh Rastgarshisehg, Ahmet Murat Öziş veya Umut Bayraktar tarafından Ankara’ya götürülerek Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildi. Soruşturma dosyasında bu notun sonunda fotoğraflarının bulunduğu da belirtildi. Parayı alan Salih Kaan Çağlayan’ın Zafer Çağlayan’a paranın geldiği hakkında görüşerek şifreli şekilde bilgi verdiği de raporda yer aldı.
Raporda, paranın teslim edilmesi ile ilgili olarak Reza Zarrab ile Zafer Çağlayan arasında ve Sadık Mohammadsadegh Rastgarshishehg ile Salih Kaan Çağlayan arasında “Birebir” şeklinde tabir edilen özel hat kullanılarak iletişim kurulduğu da ifade edildi. Rapora göre paranın teslim edildiğine dair Reza Zarrab’a her iki taraftan onay geldiği de belirtildi.
Soruşturma kapsamında teknik ve fiziki takipte Bakan Çağlayan’a yaklaşık 105 Milyon TL değerinde rüşvet verildiği ve Çağlayan ile Zarrab’ın buluşmalarda listeleri incelediklerinin tespit edildiği de vurgulandı
Savcılıkça yürütülen soruşturma dosyasının Türkiye’nin İran’a olan ödemeleri ile ilgili olmadığı, İran’ın rezervlerinin finansal bir operasyonla Türkiye üzerinden altın olarak ülkesine taşınması ile ilgili bir suç konusunun araştırılmadığı, ancak bu sistemin icrası ile ilgili yapılan sahtecilik, rüşvet ve örgütlü suçların savcılığın soruşturması kapsamında incelendiği anlaşılıyor.
RÜŞVETİN EXCELL’İ
Reza Zarrab grubunun Zafer Çağlayan’a verdikleri rüşvetin kayıtlarını bir excell dosyasına kaydettikleri de iddialar arasında yer aldı. Zarrab’ın adamı Abdullah Happani’nin excel dosyalarının ismini Zafer Çağlayan’ın soyadından esinlenerek “CAG” şeklinde yazması ise kriz çıkardı. Çağlayan dosya isminden rahatsız olunca Zarrab, Happani’ye bu excell dosyasının adlarını değiştirmesi için talimatı verdi.
Zarrab’ın Happani’ye “Onu bana mail at akşam abiye gösterecek orda da CAĞ yazıyor ya… O CAĞ kelimesini sil ordan. Bu dosyanın adını değiştirip yolla. Bu adam gıcık oluyor ona bir daha mail at bana” yazılı bir mail attığı iddiası da raporda belirtildi.
ÇETE İLE ÇAĞLAYAN ARASINDA KIRMIZI HAT
Soruşturmada yer alan önemli bir idda da şu:
Zarrab’ın soruşturmalardan kurtulmak için başkalarının adına alınmış hatları kapalı devre sistemi (teknik takibe takılmasın diye birebir görüşme yöntemi uygulanıyor, bu GSM’ler başka hiçbir GSM’le bağlantı kurmuyor) ile kullandığı tespit edildi. Uyuşturucu kaçakçılarının kullandığı ve kırmızı hat denen bu sistemle telefonlar kullanıcılarına kuryelerle teslim ediliyor.
Büyük organize suç yapıları tarafından kullanılan bu özel hat sisteminin burada da kullanılması, örgütün Bakan ile olan ilişkilerini suç olarak gördüğü bu sayede irtibatlarının ortaya çıkmasının engellenmeye çalışıldığı sonucunu ortaya çıkarıyor.
Soruşturmada saptandığı belirtilen bilgilerden birinde ise, 21 Ekim 2012’de Bakan Çağlayan’ın özel kalemi Mustafa Behçet Kaynar’ın Reza Zarrab ile Bakan Çağlayan için görüşme ayarladığı belirtildi. Bakan özel kalemi Kaynar’ın gizlice ayarladığı görüşme için Zarrab’tan aracı kendisinin kullanmasını ve bakanın aracını takip etmesini ve belli bir noktadan sonra bakanın yol kenarında Zarrab’ın aracına geçeceği bilgisini verdiği anlaşıldı.
İMTİYAZ BELGESİ İÇİN TUVALETTE RÜŞVET
Soruşturmada, Zarrab’ın uluslararası işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla Ekonomi Bakanlığı’ndan ihtiyaç duyduğu belgeyi 2 Milyon Euro karşılığında Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan’dan teslim aldığı da iddialar arasında bulunuyor. 14 Ekim 2012 günü Reza Zarrab’ın talimatıyla örgüt yöneticilerinden Abdullah Happani hazırladığı 2 milyon Euro’yu takım elbisenin içerisine yerleştirerek örgüt kuryesi Sadık kod isimli Mohammadsadegh Rastgarshıshehg ile ve Zarrab’a ait özel uçakla Ankara’ya gönderdi. Kurye ile Kaan Çağlayan’ın daha önce 25 olarak kodladıkları kırmızı hat üzerinden irtibat kurarak Gordion AVM’nin tuvaletinde buluştukları teknik takibe yakalandı. Rüşvet karşılığında alınan belge ise suç örgütünün işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla bakanlık tarafından imtiyaz sağlayan belge olduğu belirtildi.
ZARRAB HAKKINDAKİ HABERLER ENGELLENSİN
Soruşturmada yer alan iddialardan biri de şu:
Zarrab daha önce üzerine paravan şirket kurduğu Adem Gelgeç ile irtibatlı Emniyet Amiri’nin suç örgütünün eylemlerini medyaya vereceği üzerine aldığı duyumları Bakan Zafer Çağlayan, Bakan Muammer Güler ve Bakan Egemen Bağış aracılığıyla medya gruplarına baskı yaparak engelletmiş. (sözcü)