İstanbul merkezli operasyon Ankara'yı ve elbette hükümeti salladı. Operasyonun yapılış şekli ve zamanlamasına bakılınca ortaya 'Cemaat' merkezli çılgın iddialar atıldı.
Peki hükümet bu operasyona nasıl bakıyor? Bunu kendisine karşı yapılmış bir hamle olarak mı gördü?
Bugün 5 emniyet müdürünün bizzat Başbakan Erdoğan'ın vermiş olduğu talimatla görevden alınmış olması, hükümetin operasyonu doğrudan kendine yönelik olarak algıladığının göstergesi oldu.
MESAJ BU : BAŞBAKAN'I DA ALIRIZ
Hükümete yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak Gazetesi'nin yazarı Abdülkadir Selvi'de AK Parti cephesinden aynı havayı yansıtıyor.
Selvi'nin VARAN 1 diyerek kaleme aldığı değerlendirmeye göre Cemaat bakan oğullarını alarak hükümete 'Bakanı'da alırız Başbakan'ı da" mesajını verdi.
Sırada ise VARAN 2 var... İkinci adım ise seks ve yolsuzluk kasetleri.
ÖNCE KASETLERLE TEHDİT ETTİLER
İşte Selvi'nin hükümet kanadından aktardıkları;
"Hakan Şükür'ün AK Parti'den istifasıyla aynı süreç mi başlatıldı? O günkü şartlarla bugün çok farklı. Ama bir operasyonun başladığı ve birilerinin düğmeye bastığı net.
(...) Dershaneler tartışması başladığında, 'Bu konuda meşru sınırımız yok' denilmişti. Dershaneler tartışmasında ilk aşama, 'Tehdit' süreciydi.
Kasetlerle ve bir takım belgelerle tehdit.
Hakan Şükür'ün istifası, bakanların çocuklarının da içinde yer aldığı yolsuzluk operasyonunun zamanlaması ise, 'Siyasi operasyon' olarak görülüyor.
VARAN 1 : BAŞBAKANI ALIRIZ
Hükümet bildiği yoldan dönmeyince, tehditten operasyon aşamasına geçildi diye düşünülüyor.
İstanbul'daki operasyona bu açıdan bakınca, Varan-1.
Varan-1 Operasyonu, 'Bakanların çocuklarını aldık. Bakanları da, Başbakan'ı da alırız' mesajı olarak değerlendiriliyor.
VARAN 2 : SIRADA KASETLER VAR
AK Parti sindirilmek isteniyor.
Varan-2 kasetler.
İstanbul'da operasyon fırtınası eserken gecikmeden kasetler devreye sokuldu. Tabii kulislerde hemen şu iki değerlendirme gündeme alındı. Dün birçok milletvekilinin cep telefonlarından şu iki notu indirdiğine tanık oldum.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın, 'Önceki seçimler arifesinde denenmiş olan özel hayatın mahremiyetini ihlal edici ahlak dışı metot ve girişimlerin, tekrar denenebileceğine dair endişe verici işaretler görülmektedir' açıklaması.
Ve Fethullah Gülen Hocaefendi'nin, 'Bir büyük zat, bir dönemde... Bana seneler evvel bir telefon geldi. Dediler ki nefsine uyarak bir yerde bir tane alüfte ile buluşmaya gidiyor ve aynı zamanda birilerinin de komplosu da söz konusu olabilir. Gece yarısı Türkiye'de onu tanıyan bir arkadaşa telefon ettim. Kalk dedim evine koş git, oraya gitmesin katiyen, hem kendisi o masiyete girmesin hem de hafazanallah bir komplo meselesi ise şayet günümüzde geldiği noktaya gelemezdi, gelemez dedim' sözleri.
Testi kırıldı, kirli bir operasyon başlatıldı.
O nedenle AK Parti kulislerinde en çok kulağıma çalınan söz, 'Yeni bir 7 Şubat operasyonu' oldu.
Peki gelinen noktada ne yapılacak?
Başbakan Erdoğan yeni sürecin şifresini verdi: 'Hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğiz.'
(Gazeteport)