Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşma İngilizce ve Arapça simültane tercüme yapılarak canlı yayınlandı. Başbakan Erdoğan, Suriye tarafından RF-4E tipi 'Phantom' keşif uçağının düşürülmesi ve Hakkari Yüksekova Yeşiltaş Karakolu'nda 8 askerin şehit olduğu saldırı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ilk bölümünde Hakkari'nin Dağlıca Bölgesi'ndeki Yüksekova Yeşiltaş Karakolu'nda 8 askerin şehit edildiği terörist saldırıya değindi. Umutların yeşerdiği her dönemde terör örgütünün karanlık yüzünü gösterdiğini ve çözüm süreçlerini sabote edecek bu tür provaktif eylemlere başvurduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "Güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları sonucu etkinliği zayıflayan ve sıkışıklık yaşayan terör örgütü tek çareyi bu tür intihar saldırısı eylemlerde görüyor. Kayıp vereceğini bile bile gençleri ölüme gönderiyor. Adeta uçuruma sürükliyor. Ümit ediyoruz ki Dağlıca saldırısı sonrası terör örgütünün kirli ve kanlı yüzü bir kez daha görülmüştür" diye konuştu.
"VURULDUKTAN SONRA UÇAĞIMIZ SURİYE SULARINA DÜŞMÜŞTÜR"
Suriye tarafından RF-4E tipi 'Phantom' keşif uçağının düşürülmesini Brezilya'dan Türkiye'ye dönüş yolunda haber aldıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
"Suriye'nin 13 deniz mili açığında Doğu Akdeniz'in uluslararası hava sahasında askeri uçağımıza saldırı düzenlendi. Uçağımız Lazkiye'nin 8 deniz mili açıklarında Suriye karasularına düştü. Bunun altını çizerek söylüyorum. Suriye karasularında uçağımız vurulmamıştır. Uluslararası sularda vurulmuştur. Vurulduktan sonra uçağımız Suriye sularına düşmüştür. Bunun bilinmesi lazım. Bunu saptırma gayreti içinde olan ağırlıklı olarak içerde kısmen dışarda olanlar var. Bu menfur saldırının hemen ardından pilotlarımıza yönelik başlattığımız arama kurtarma çalışmalarını dört bir koldan büyük bir hassasiyetle sürdürüyoruz. Pilotlarımızın ailelerine sabır diliyorum. Önceliğimiz pilotlarımızı bulabilmek. Evlatlarımıza sağ salim kavuşabilmektir."
"DIŞ POLİTİKADA AKTİF BİR TUTUM SERGİLEDİKÇE EKONOMİMİZ BÜYÜDÜ"
"Ekonomisi kötü olan bir ülkenin dış politikada söyleyecek söz olamaz" diyen Başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Dış politikada pasif bir ülkenin ekonomisi büyüyemez. Demokratikleşme hamleleriyle desteklenmediği sürece sosyal kalkınmada hedeflere ulaşılamaz. Dış politikada aktif bir tutum sergiledikçe ekonomimiz büyüdü. Ekonomi büyüdükçe dış politikada elimiz güçlendi. Komşu, akraba ve kardeş halklarla aynı gönül dilini konuşan bir ülkeyiz. Komşularına, akrabalarına kardeşlerine sırtını dönen bir ülkenin onların sevincine onların kederine kayıtsız kalan bir ülkenin özellikle de Türkiye'nin bu coğrafyada büyümesi ilerlemesi ve kalkınması ile süreçlere dahil olması asla ve asla söz konusu olamaz."
"TÜRKİYE'NİN HİÇBİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA GÖZÜ YOKTUR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin dostları ile el sıkıştığını, akrabaları ile hasret giderip kardeşleri ile kucaklaştığını anlatırken, "Türkiye sanal bariyerleri ve sınırları ile psikolojik engelleri tek tek aşmış ulaşabildiği her ülkeye, ulaşabildiği her halka ulaşmıştır. Ulaştığı her yere barış niyetini ve sadece dayanışma ile işbirliği niyeti mesajlarını taşımıştır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin ve hiçbir komşunun toprağında gözü yoktur ve olmayacaktır. Aynı şekilde Türkiye hiçbir ülkenin içişlerine karışmayacak ve karışmayacaktır. Türkiye komşularının her anlamda kendisinden emin olacağı bir ülkedir" dedi.
"BİZİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN KARDEŞLİK HUKUKUDUR"
Türkiye'nin dostluğunun son derece önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Arkasına Türkiye'nin dostluğunu alan her ülke bilsin ki onun sırtı sağlamdır, o emniyet içindedir ve güvenlik içindedir. Biz komşularımızın coğrafi konumlarıyla, yeraltı ve üstü zenginlikleriyle özellikle de zaaflarıyla hiçbir zaman ilgilenmedik. Bizim için önemli olan komşuluk hukukudur. Dostluk ve akrabalık hukukudur. Bizim için önemli olan sadece kardeşlik hukukudur. Tüm haklar için barışı, adaleti, huzur ve esenliği savunuruz. Hiç kimse bizi yanlış anlamasın. Bugün Filistin dediğimizde Kudüs, Ramallah, Nablus ve Gazze dediğimizde bir hesabın içinde değiliz. Tam tersine sadece yüreğimizdekini söylüyoruz."
"TÜRKİYE'NİN DOSTLUĞU NE KADAR DEĞERLİYSE GAZABI DA O KADAR ŞİDDETLİDİR"
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şam, Halep, Hama ve Humus dediğimizde bir hesabın peşinden değil kanı akan, kanı akıtılan kardeşlerimizin ardından haykırıyoruz. Tekrar ediyorum; Türkiye her komşusunun her dostunun her kardeşinin kendisinden emin olacağı bir ülkedir. Ama şu noktanın altını kalın çizgilerle çiziyorum. Türkiye'nin dostluğu ne kadar değerliyse herkes bilsin ki Türkiye'nin gazabı da o kadar şiddetli, o kadar kahredicidir. Yumuşak başlılığımız uysal koyun olduğumuzu anlamına gelmez. Bizim soğukkanlı tavrımız birilerini aldatmasın. Sağduyulu olmamız acziyet gibi algılanmasın. Burada hamasetin diliyle konuşmuyorum. Ben burada tarihimden aldığım güç ile ecdadımdan aldığım ilham ve mirasla konuşuyorum. 1000 yıllık bir devlet geleneğine sahip olan Türk milleti tarihin akışını değiştirmiştir. Bu sözlerimi hamaset olarak görenler önce kendilerine sonrada bu milletin tarihine baksınlar."