Terörle mücadelemiz terör örgütleri eylem yapamaz, insan öldüremez hale gelinceye, ülkemizde son terörist kalmayıncaya kadar kararlılıkla devam edecektir" dedi.
Polis Akademisi Başkanlığı'nca düzenlenen 4'üncü Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek beldesi Spice Otel'de başladı. İki gün devam edecek sempozyumun açılış oturumunda konuşan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bugün özellikle terörizm ve sınıraşan örgütlü suç türlerinin uluslararası güvenliği tehdit eden başlıca sorunlar olduğunu söyledi.
Terör tehdidinin dünyada her geçen gün söylem, içerik ve yöntemler açısından değişim ve dönüşüm göstermekte olduğunu kaydeden Bakan Şahin, "Bu gelişmeler örgütler açısından aynı zamanda yeni eylemler için meşrulaştırma gerekçeleri olarak kullanılmaktadır. Terörizm sorunu artık hiçbir ülkenin 'Benim böyle sorumum olmaz' diyemeyeceği sorun haline gelmiştir" dedi.
TERÖR ULUSLARARASI SORUN
ABD'de yaşanan 11 Eylül saldırılarını terör tehdidinin büyük- küçük, güçlü- zayıf, zengin- fakir ayrımı yapmadan her ülkeyi hedef alabildiğinin en önemli göstergesi olarak değerlendiren İçişleri Bakanı Şahin, "Terör örgütleri açısından ideolojilerini inşa etmede kullanacakları malzemenin sınırı yoktur. Devletler, bireylerin hak ve özgürlüklerini korumak, hukukun üstünlüğü sınırları içinde hareket etmek zorundadırlar. Terör örgütlerine karşı hukuk ve meşruiyet içinde hareket etmek zorunda olan devletler, başarılı mücadele için daha çok işbirliğine gitmektedirler" diye konuştu.
Küresel bir tehdit olan terör ve örgütlü suçlarla mücadelede başarının ortak dilin kullanılmasına ve bu temelde sorunun doğru kavramlarla tanımlanmasına bağlı olduğun kaydeden Bakan Şahin, şunları söyledi:
"Suç örgütleri çevrelerinde meydana gelen gelişmeleri izleyen ve buna göre taktik ve yöntemler geliştiren yapılardır. Suç ve terörizm ilişkisi her geçen gün daha da derinleşirken, bazı terör örgütleri organize suç örgütleriyle onlar gibi hareket etmekte, organize suç örgütleri de terör örgütlerinin yöntemlerine başvurmaktadır. Terör örgütleri ile diğer suç örgütlerinin işbirliği içinde hareket etmeleri, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur. Suç örgütleri kendi aralarında işbirliği yaparken, bu suçlarla mücadelede uluslararası işbirliği konusunda maalesef bazı ülkelerde istenilen seviyede hassasiyet görememekteyiz. Sınıraşan suçlarla mücadelede başarı sağlayabilmek için uluslararası işbirliğine mutlaka ihtiyaç vardır."
HUKUK VE DEMOKRASİ VURGUSU
Türkiye'nin başta terörizm olmak üzere diğer örgütlü suçlarla mücadelede önemli deneyimleri olan bir ülke olduğunu belirten Bakan İdris Naim Şahin, "Terörün her türlüsüyle beraber PKK- KCK bölücü terör örgütüyle tüm imkanlarını seferber ederek mücadele etmektedir. Terörle mücadelenin kolay olmadığını, bu belayı defetmek için çok boyutlu, her alanda kapsamlı mücadele gerektiğini hepimiz biliyoruz" dedi.
Terörle mücadelenin AK Parti hükümetleri döneminde özel bir hassasiyetle yürütülmekte olduğunu, mücadeleye bütüncül bir yaklaşımla bakılarak uluslararası alanda önemli adımlar atıldığını kaydeden Bakan Şahin, değerlendirmelerine şu sözlerle devam etti:
"Terör sorunun en etkili çözüm aracı hukuk ve demokrasidir. Terörle mücadelemizi hukuk sınırları içinde, demokratik değerlere, insan hak ve özgürlüklerine saygılı biçimde sürdürmekteyiz. Amacımız demokratik sistem ve değerlerin, güvenliğin tam olarak sunulduğu huzur ortamında yaşanılır kılınmasıdır. PKK ve KCK terör örgütüyle mücadelemiz güvenlik güçlerimizin topyekun hizmet anlayışı ile kararlılıkla sürdürülecektir. Terörle mücadelemiz terör örgütleri eylem yapamaz, insan öldüremez hale gelinceye, ülkemizde son terörist kalmayıncaya kadar kararlılıkla devam edecektir."
'SADECE MEŞGUL EDERLER'
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, sempozyumun açılış oturumun ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bakan Şahin, terör örgülerinin eylem ve planlarına göre terörle mücadele eden güvenlik birimlerinin karşı mücadeleyi güçlendirmek için hukuk çerçevesinde yeni mücadele tekniklerini geliştirdiğini söyledi. Bu yenilenme süreci olmadığı takdirde terör örgütleri için ülkelerin 'basit avlar, hedefler' haline rahat dönüşeceğini kaydeden Bakan Şahin, "Terör örgütleri hiçbir zaman amaçlarına ulaşmayacaktır. Sadece meşgul ederler. Kendilerinin hayatlarını ve anlamlarını zaten heder etmişlerdir. Başkalarının da hayatlarını ve zamanlarını çalmaktan başka bir iş gerçekleştiremezler" diye konuştu.
'NİHAYETİNDE İNSANDIR’
Bakan Şahin, son dönemde güvenlik güçlerinin insani yaklaşımlarının teröristlerin teslim olmaları noktasında bir etkisi bulunup bulunmadığına ilişkin bir soruya ise şöyle karşılık verdi:
"Sonuçta ne kadar kötü niyetli olursa olsun, ne kadar beyni yıkanmış olursa olsun, ne kadar yanlışlara inandırılmış olursa olsun terör örgütü bünyesinde yer alan talihsiz insanlar o militanlar da nihayeti ve başlangıcında birer insandırlar. Onların da insani açıdan bir kırılma noktası vardır. Zayıf anı ve zayıf halkası vardır. Güvenlik güçleri mücadelede silahlı enstrümanları kullanma yeteneğine sahip oldukları kadar mücadelede insani yaklaşımları, psikolojik taktikleri de içtenlikle benimseyerek daha iyi uygulama yeteneğine sahiptirler. Mücadelede belki seyredenlerin garipsediği bazı sahneleri görmekteyiz. Bomba atan, elinde en ağır silahlarla güvenlik güçlere ve masum halka karşı ateş eden insanlara bir anda 'Teslim ol' çağrısı yapan 'Hukuka, adalete teslim olun pişmanlık gösterin hayata yeniden başlayın' çağrısını yapan güvenlik güçleri zoru başarmaktadırlar."
'İSTESE VURABİLİR'
Bu olayın güvenlik güçlerinin terörle mücadelede hangi noktada ve terör örgütleri militanlarına göre ne kadar ileri noktada olduklarının en açık göstergesi olduğunu belirten Bakan Şahin, "Güvenlik güçleri aldıkları eğitim ve taşıdıkları insanı değerler itibariyle istese vurabileceği, öldürebileceği, yok edebileceği bir noktada çağrı yaparak terör örgütü militanlarını o kritik eşikte 'acaba hayata yeniden bağlayabilir miyim' yaklaşımını unutmamakta ve onu uygulamaktadır. Çok zor bir uygulamadır, hatta izleyenlerin garibine gidecek bir uygulamadır. Daha dikkati çekecek bir şekilde yapıyor olmalarıdır. Bizce normal bir davranıştır, zor ama doğru bir davranıştır" diye konuştu.
TERÖR SOSYAL BİR KANSERDİR
Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu'nun açılış oturumunda ayrıca Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Remzi Fındıklı, bu yıl 4'üncüsü düzenlenen sempozyuma 32 ülkeden ve Birleşmiş Miletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi 8 uluslararası kuruştan 400 katılımcının iştirak ettiğini kaydetti.
Terörün halen uluslararası kabul edilmiş standart hali olmadığını kaydeden Prof.Dr. Fındıklı, "Bu duruma rağmen terör silahlı insanı ve doğayı yıkan, yok eden örgütlü bir şiddet şeklidir. Terör aynı zamanda toplumları dehşete düşüren sosyal bir kanserdir. Tıptaki kanser terörü neyse toplumdaki terör kanseri de odur. Bütün çabalara rağmen ne tıptaki kanser ne de bugün karşı karşıya olduğumuz terör belasının önüne geçilebilmiştir" diye konuştu.
Bunun için terörle mücadele noktasında bilgilerin paylaşılmasına, soruna ortak çözümler aranmasına mecbur olunduğunu belirten Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Fındıklı, "Terörle mücadele yalnız teknik ve silahla değil siyasal, sosyal, ekonomik yönleri olan çok yönlü bir mücadeledir" dedi.
Küreselleşmeyle birlikte artık suçların sınırı aşarak küresel boyutlara ulaştığını kaydeden Prof.Dr. Remzi Fındıklı, bu ortamda teröre bazı ülkelerin destek verdiğini ve terörü kendi amaçları doğrultusunda, taşeron olarak kullandıklarını söyledi. Prof. Dr. Fındıklı, "Bu ülkeler bir şekilde bu yaptıkları kötülüğün daha beterini göreceklerdir" diye konuştu.
TERÖR ÖRGÜTLERİ ALGI İNŞA EDER
Açılışta konuşan Polis Akademisi Başkanlığı Uluslararası Terörizm ve Sınır Aşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) Müdürü Doç Dr. Süleyman Özeren, suç örgütlerinin dinamik yapılar olduğuna dikkat çekti. Terör örgütlerinin algı inşa ettiklerini belirten Doç. Dr. Özeren, "Doğru bilgilerle bunun karşılığını veremezseniz, başkalarının inşa ettiği algılar üzerinden kendi gerçekliğinizi tartışırsınız. Terör örgütleri çocukları öldürürler, sivilleri katlederler buna 'Barış', kadınları örgüte çekerler buna 'Kadının özgürleşmesi' derler. Halbuki kadının araçsallaştırılmasından başka bir anlamı yoktur. Barışın ve demokrasinin bu kadar çok istismar edildiği başka bir alan yoktur. Bu onların yapması gerekendir. Bizim yapmamız gereken de başta medya ve üniversiteler olmak üzere doğrunun inşa edilmesidir" diye konuştu.
Antalya'da bugün başlayan 4'üncü Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu'nun açılış oturumu sempozyum katılımcılarıyla birlikte aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Emre BAYLAN/ANTALYA, (DHA)