Prof. Dr. Ertan Yılmaz, insan vücudunda en sık görülen kanser türünün deri kanseri olduğunu ifade etti. Deri kanserinin oluşumunda cilt tipinin önemli bir etken olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, açık renkli deri, göz, saça sahip sarışın ya da gümüş renginde saçı olan insanların çok ciddi risk grubunda olduğunu söyledi. Koyu renkli tene sahip kişilerin güneş ışınlarına maruz kaldığında ten renginin daha da koyulaştığını, bronzlaştığını dile getiren Prof. Dr. Yılmaz, açık renkli teni olan insanların bronzlaşamaması nedeniyle güneş ışınları doğrudan derinin alt tabakalarına işleyerek kansere dönüşme riski olan hücreleri hasar verip hastalık oluşumunu tetiklediğini anlattı.
Deri kanseri teşhisi konulan hastaların çoğunluğunun açık renkli tene sahip kişiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, insanların çocukluk döneminde güneş ışınlarından korunması gerektiğini kaydetti.
KORUNMAYA ÇOCUKLUKTA BAŞLANMALI
Güneşteki ultraviyole ışınlarına uzun süre maruz kalmanın deri kanseri riskini arttırdığını ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, "Özellikle sarışın, mavi gözlü ve açık renkli tene sahip kişiler çocukluk döneminde ne kadar fazla güneş ışınlarına maruz kalırsa, orta ve ileri yaşlarda deri kanserine yakalanma riski artıyor" diye konuştu.
Güneş ışınlarından korunmanın deri kanserini önlemede önemli bir faktör olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yılmaz, deri kanserinden korunmak için 30-40'lı yaşlar yerine bebeklik döneminden itibaren çocuklarda güneşten korunma kültürünün gelişmesi gerektiğine dikkati çekti.
KORUNMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Deri kanseri teşhisi konulan hastaların çoğunluğunun açık renkli tene sahip kişiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, bu hastalıktan korunmak için yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
"İnsanlar çocukluk döneminde güneş ışınlarına daha fazla maruz kalıyor. Çocukluk döneminde insanlar sokakta, parkta, deniz kenarında, okulda teneffüs aralarında güneşli havada oyun oynadığı sırada, deride biriken ultraviyole ışınının oluşturduğu hasarın etkisi daha sonraki dönemlerde ortaya çıkıyor. Çocuklarımızı özellikle bu konuda bilinçlendirirsek, 20-30 sene sonra deri kanseri oluşma riskini azaltmış oluruz. Saat 10.00 ile 16.00 arasında mümkün olduğunca güneşli havada dolaşmamalıyız. Eğer dışarı çıkılacaksa da şapka, uzun kollu giysi, şemsiye gibi koruyucular kullanılmalı ve gölge alanlarda vakit geçirme tercih edilmeli."
GÜNEŞ KORUYUCULARI ÇARE DEĞİL
Prof. Dr. Yılmaz, güneş ışınlarının zararlı etkisinden korunmak için vücuda sürülen güneş koruyucu krem kullanımının deri kanserini önlemede en son tercih olması gerektiğini ifade etti. Güneş koruyucusu kullanımının ardından 'deniz kenarında öğle saatinde güneşlenebilirim' düşüncesinin yanlış olduğunu ve ölümcül sonuçlara neden olabileceğini aktaran Prof. Dr. Yılmaz, "Güneş koruyucusu kullanımı tek başına deri kanserini önlemez. Güneş koruyucuları sadece güneş ışınlarının deride oluşturduğu hasarı en aza indirmede, destek amacıyla kullanılmasını öneriyorum" dedi.
VÜCUTTA OLUŞAN BEN TAKİP EDİLMELİ
Deri kanserinde vücutta oluşan ben gibi ortaya çıkan ve hızla yayılan melanom türünün ölümcül sonuçlara yol açabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, insanların vücudunda sonradan oluşan her benin kansere neden olabileceği yönünde yanlış algıya kapılmaması gerektiğini söyledi.
Tolga YILDIRIM/ANTALYA, (DHA)