Parasızlık nedeniyle yıkım işlemini yapamayan kaymakamlıklara ise bu bedellerin bakanlık kanalıyla ödeneceği de belirtilen yazıda valiliklere 20 Temmuz’a kadar süre verildi. ÖÇKK Başkanı Ahmet Özyanık “Ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelen kaçak ve çarpık yapılaşmayı önlemek amacıyla bakanlık olarak acil hareket etmemiz gerekiyor. Altyapı çalışmaları tamamlandığı için prosedüre uygun olanlara izin verilecek, olmayanlar ise yıkılacak” dedi.
ÖÇKK, 2009 yılında da kaçak yapılaşma ve özellikle iskelelerin yıkılması için Ankara-Gölbaşı, Muğla, Antalya, Aksaray-Tuz Gölü, Denizli-Pamukkale, Mersin, İzmir, Konya-Tuz Gölü ve Trabzon valiliklerine yazı gönderdi. Geçen sene ÖÇKK kapsamına alınan Saroz körfezi nedeniyle bu sene listeye Çanakkale de eklenerek aynı valiliklere 21 Haziran 2011 tarihi itibariyle yeni bir yazı daha gönderildi. Geçen yılki yazıdan farklı olarak yıkımın gerçekleştirilmemesine neden olan “Para yok” cevabının bu yıl da verilmemesi için parası olmayan valiliklere bakanlık aracılığıyla yıkım bedelinin de ödeneceği açıklandı. Valiliklere gönderilen yazıda, “Yetki sınırları içerisindeki belediye başkanlıkları ve İl Özel İdaresi ve taşınmazın bulunduğu mülki amirlikler tarafından devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlarda bulunan ruhsatsız ve kaçak iskele, yapı ve işgallerin tespit edilip bunlara ilişkin yıkım ve alandan uzaklaştırma masraf keşiflerinin çıkartılarak en geç 20 Temmuz’a kadar kurumumuza gönderilmesi gerekmektedir” denildi.
ÖDEYECEĞİZ AMA İADE EDECEKLER
ÖÇKK Başkanı Ahmet Özyanık şu anda altyapı çalışmalarının tamamlandığı ve yüzer iskele ile yapılaşma konusunda çalışmaların bittiği, bu prosedüre uyanların haklarının korunacağını belirtti. Kaçak yapıların yıkım kararının daha önceden çıktığını, özellikle izinsiz iskelelerle, kıyı kullanımlarının Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olduğunu kaydeden Özyanık, “ÖÇKK, olarak mülki amirler ve idari amirlerimizden bunlarla ilgili yasal işlem yapılmasını istiyorduk. Ancak mali yetersizlikler nedeniyle zaman zaman sıkıntı yaşanıyordu. Kurumun mali yapısında yapılan değişikliklerle özellikle bu tür sahipsiz ya da sahibi bilinmeyen işgallerin ortadan kaldırılması için gerekli finansman desteğini sağlayacağız. Ancak ilgili kurumlar bu paraları tahsil ettikten sonra bize geri iade edecekler” dedi.
SEZON ORTASI ENGEL DEĞİL
Bu işlemlerin sezon ortasına denk gelmesinin bir problem yaratmayacağını da belirten Özyanık, “2011-2012 yatırım bütçesinde bizler de önümüzü görmek istiyoruz. İmkanı olan belediyemizin, mülki idaremizin kaçak yapılaşma ve faaliyetlerle ilgili mücadele etmesi gerekiyor ve sezonun ortasını beklemeleri gerekmiyor. Bizler ihtiyaç duyan insanlara gerek sahil veya kıyı ya da iskele kullanımı konusunda gerekli izni veriyoruz. Ancak izin almadan ben istediğimi yaparım tazı hareket edenlere de tabii ki gerekli yaptırımların uygulanması lazım. Biz de bu durumda gereken finansal desteği sağlayacağız” diye konuştu.
NET RAKAM VEREMEM
Yıkım konusunda net bir rakam veremeyeceğini de kaydeden Özyanık, “Yapılan tespitlerde bazen ruhsatlı yapılar da listeye alınabiliyor. İzin için yapılan müracaatlar var. Bir de planlama çalışması yapılan bölgeler var. Dolayısıyla birebir sayı vermem mümkün değil ama genel ilkemiz izin almak isteyenler buyursunlar izin alsınlar. Kaldı ki izin prosedürü son derece kolaylaştırılmıştır. Muğla’daki ilgili kurum ve kuruluşlardan oluşan bir komisyon marifetiyle bunlar belirleniyor. İzin verilmesinde tereddüt yaşandığında biz kurum olarak bir daha konunun incelenmesini istiyoruz. Bu nedenle izin prosedüründe gerek teknik gerekse idari açıdan herhangi bir problemimiz yok. Sadece vatandaşımızın bir an önce istiyorsa ve ihtiyacı varsa izin almasını istiyoruz. Bu konu sadece iskelelerle ilgili” dedi.
SAHİL VE YENİ YAPILAR
Ahmet Özyanık, yıkıma sahil kesiminden ve yeni yapılardan başlayacaklarını belirtti Özellikle kıyı köylerinde sorun çıktığını ifade eden Özyanık, “Son dönemlerde yapılan kaçak yapıların ötesinde bundan 10-15-20 ve hatta 30 yıl önce yapılan ama mevzuata kanun gereği uyumlu halde olmayan yapılar var. Buralar için de değişik alternatifler özerinde çalışıyoruz. Fakat maalesef kıyı kanunu değişmediği sürece kıyı köylerinde herhangi bir uygulama yapma şansına sahip değiliz. Ya kentsel dönüşüm yapacağız ya da kıyı kanununu değiştireceğiz. Tabii bir insanın 30 sene yaşadığı yeri yıkmak kolay değil. Netice itibariyle mevzuata aykırı yapılar açısından yenilerine izin vermememiz bizim açıdan çok önemli.