DİSK-AR, Sanayide Reel Birim Ücretler ve İstihdam 2010 3. Dönem Raporu’nu açıkladı. Kurumun TÜİK Sanayi Üretim Endeksi, TÜİK Sanayi İşgücü Girdi Endeksleri ve TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi üzerinden yaptığı hesaplamalara göre sanayide brüt reel birim ücretlerin kriz öncesine göre yüzde 5.38 oranında düştüğü belirlendi.
2008 yılının 3. çeyreği ile 2010 yılının 3. çeyreği verileri karşılaştırılarak yapılan hesaplamaya göre, sanayi istihdamında yaşanan yüzde 4.37, brüt reel ücretlerdeki 0.33 oranındaki daralmaya karşın, üretimin yüzde 0.73, işçilerin verimliliğinin ise yüzde 5.34 oranında arttığı belirtildi. Araştırmada, “Buna göre kriz döneminden bu yana daha az kişi ile daha çok iş yapmak zorunda bırakılan işçilerin ürettikleri değer başına reel brüt ücretlerinde gerileme yüzde 5.38 olarak gerçekleşti” denildi.
Reel birim ücretler, ilgili dönem için, aramalı imalatında yüzde 3.73, dayanıklı tüketim malları imalatında yüzde 12.65, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 0.41, enerji sektöründe yüzde 15.24, sermaye malı imalatında yüzde 7.34 oranında geriledi.
-“İSTİHDAM KRİZ ÖNCESİNİN YÜZDE 4 ALTINDA”-
Rapora göre sanayi istihdamında da kriz öncesi rakamlara ulaşılamadı. Üretim, verimlilik ve istihdam rakamlarını karşılaştırıldığında, sanayi istihdamında kriz öncesi rakamlara ulaşılamamasının en önemli nedenlerinden birini işten çıkartılan işçilerin geri alınmaması ve işverenlerin aynı işi mevcut kadrosu üzerinden daha yoğun çalışma ile gerçekleştirmeyi tercih etmesi oluşturdu. Rapora göre, Kriz öncesi (2008 3. Dönem) çalışan her 100 kişiye karşın bugün sanayi sektöründe (2010 3. dönem) 96 kişi bulunmakta. Bu rakam makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı sektöründe her 100 kişiye 73 kişi olarak görülmekte. Krizin etkisinin en çok hissedildiği bu sektörde her 10 çalışandan en az 3’ü artık ya işsiz ya da sektör dışı durumda. Yine otomotiv sektöründe istihdam kaybı yüzde 14’ü bulmakta. Raporda giyim eşyaları imalatı sektöründe çalışan işçilerin ise yüzde 11’inin krizi işsizlik girdabının içine çekilerek yaşadığı belirtilirken, “Krizi en derinden yaşayan Ana Metal sanayi işçisi açısından da kriz işçi için ücret kaybı olduğu gibi yaklaşık olarak her 100 arkadaşından beşini kaybetmek anlamına geldi” denildi.
Toplam sanayide istihdamda yaşanan daralma yüzde 4.37 iken, bu oran aramalı imalatında yüzde 1.91, dayanıklı tüketim malları imalatında yüzde 2.54, dayanıksız tüketim malları imalatında yüzde 3.84, Enerji sektöründe yüzde 6.64, sermaye malı imalatında yüzde 11.38 oldu.
-“BİRİM ÜCRETLER OTOMOTİVDE YÜZDE 14 AZALDI”-
Rapora göre sanayide reel birim ücretlerin en fazla gerilediği sektörlerin başında yüzde 23 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatı, yüzde 27 ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı, makine ve ekipmanlarının kurulumu ve tamiri geldi. Türkiye’nin parlayan sektörü otomotiv sektöründe ise reel birim ücretlerde erime yüzde 14’ü buldu. Giyim eşyaları imalatı yüzde 13 ile otomotivi takip etti. Enerji sektöründe ise reel birim ücretlerde yaşanan gerileme yüzde 15’i buldu.
Raporun sonuç bölümünde, sanayi işçisi üzerinde krizin olumsuz etkisinin devam ettiği belirtilerek, esnek çalışma biçimleri ile yapılan işin yoğunlaştığına ve bunun istihdamı daralttığına dikkat çekildi. Raporun gösterdiği en somut verinin daha az kişi ile daha çok üretim yapılması gerçeği olduğunun ifade edildiği açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Bugün için kriz öncesine göre sanayide çalışan her 100 işçiden 4’ünün istihdam dışına düştüğü buna karşın, kalanların daha fazla çalıştırılarak üretim artışının sağlandığı bu verilere dayanılarak söylenebilir (Bu dönem için teknoloji bir atılım da söz konusu değildir). Esneklik uygulamalarının istihdamı artıracağına yönelik kamuoyunda yaratılmaya çalışılan yanılsamanın gerçeği temsil etmediği bu verilerle de somut olarak görülmektedir. İşin yoğunlaştırılmasını ve daha az işçi ile daha çok üretim yapmayı hedefleyen esneklik uygulamaları, tersine işsizliği artıran bir etmendir. TBMM’de görüşmeleri süren torba yasada yer alan esneklikle ilgili hükümler de, istihdam yaratmayı değil, sermaye kesimlerinin üzerindeki maliyetlerinin azaltılması anlamına gelmektedir.”