CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav ve Hakkı Süha Okay, CHP’li eski parti yöneticisi ve aynı zamanda Sav'ın akrabası olan Mahmut Ağur'un oğlu Namık Kemal Ağur'un Akyazı İlçesi Kepekli Köyündeki düğününe katıldılar. Düğünde gazetecilerin toplanan imzaların durumunu sorması üzerine Önder Sav şunları söyledi:
'Ben imzalarla bifiil meşgul değilim. Arkadaşlardan aldığım bilgilerle 3 gün içinde imza sayısının 500'ü geçtiğini söylediler. 6 Temmuz'a kadar bir süreç var önümüzde. Partililik bilinci içinde örgüt kendi değerlerine sahip çıkarak bu süreci elbette değerlendirecektir" dedi.
Önder Sav genel kurul gündeme geldiği zaman CHP Genel Başkan Yardımıcısı Gürsel Tekin'in, "Disipline sevk edilebilirler" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, "O'nu pek ciddiye almıyorum. Söyleyenleri de ciddiye almıyorum. Söylenen sözü de ciddiye almıyorum. CHP gibi köklü bir partide bu tür şeyler hiçbir hüküm ifade etmez. Ben arkadaşlarımızın bu konuda sürçü lisan ettiğine inanmak istiyorum. Ciddiye alırsam başka türlü konuşmam lazım" diye konuştu.
Önder Sav, bağımsızların meclisi boykot etmesine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
KARAR ZAMANINDA AÇIKLANMALIYDI
"Başka siyasi partilerin nasıl davranacakları konusunda bizim hüküm vermemiz değer yargısına varmamız, pek uygun bir şey değil. Meclise girerlerse bir siyasi parti grubu oluşturacaklardır. Geçen dönemde de böyle oldu. Bir arkadaşları ile başlayan sıkıntı, bugün mahkemenin verdiği kararla 5 kişinin belli bir süre parlamentoya katılamayacakları anlaşılıyor. Kişilerin kendinden kaynaklanan aksaklıklar olduğu anlaşılıyor. Adaylık başvurusu yaparken parlamenter olmayı değerlendiren mevzuattan habersizmiş gibi davrandılar. Anayasanın 76. maddesi meydandadır. Milletvekili seçim kanununun ilgili maddesi kimlerin milletvekili olacağını sayarken bazı suçlardan mahkum olmayı da anlatıyor.
Buradaki temel yanlışlık bence mahkumiyet kararı yargıtay tarafından onandıktan sonra geçen aşamada ihmal olduğudur. Eğer, o mahkumiyet kararı zamanında yargıtay tarafından deşifre edilmiş olsaydı. Bunun milletvekili seçilmeye engel bir suçtan mahkumiyet olacağı anlaşılacağı için farklı bir değerlendirmeye gidebilirdi. Diğerleri için de tutuklama bir tedbirdir. Tutuklama bir hüküm değildir. Tutuklama her an kaldırılabilir. Ama uzun süren bir yargılama sonrasında çok uzun süren tutuklamalara şahit olduk. Yani artık tutuklama bir yasal tedbir olmanın ötesinde kararın bir parçası olmaya dönüştü. Mahkumiyet kararının bir parçası olmaya dönüşüyor. Bizim de iki arkadaşımız bu gerekçe ile Haberal ve Balbay yaptıkları tahliye talepleri reddedildi. Onlarla birlikte diğerleri de benzer şekilde hem Engin Alan paşa, hem de KCK denen yargılama sanıkları salıverilmediler."
BAŞKAN'DA AYNI SIKINTIYI YAŞADI
Önder Sav Başbakan Erdoğan’ın da zamanında aynı sorunla karşı karşıya kaldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabi ki parlamentoda yemin edemeyecekler, yemin edememenin, etmemenin bazı biçimsel sıkıntıları var. Belli görevleri milletvekili olarak yapamama sıkıntısı var. Belli yerlere Meclis içinde seçilememe sıkıntısı var. Umarım hukuk bunları kısa bir zamanda düzenler. Kamu vicdanını daha fazla kanatmadan sorun çözülür. Çünkü geçmişte bunun örnekleri var. Bugün Başbakanlık yapan sayın Erdoğan, zamanında kendisinin milletvekili olmasını engelleyen bir hükümle yüz yüzeydi. Bizim de gayret ve çabamızla o hüküm değiştirildi. Ve sayın Erdoğan bir ara seçimle biliyorsunuz parlementer oldu. İşte uzun yıllardır başbakanlık yapıyor. Hukukta çözümsüzlük yoktur. Daima çözüm bulunur. Ama kamu vicdanını da zedelemeden yaralamadan çözüm bulmak lazımdır. Tabi bir de bu insanlara oy veren seçmen bakımından bir görüntü vardır. Bu kadar seçmen bu insanlara oy vererek parlementoya getirdi. O seçmende kendi oyunun akıbetini merak eder. Sıkıntı burada sen aşılabileceğini sanıyorum." (DHA)