Akgün, Pazar günü gerçekleştirilecek YGS öncesi ailelere “YGS’den önceki gün, normal bir gün gibi yaşanmalıdır. Aday mümkün olduğu kadar o gün yapmak istediklerinde serbest bırakılmalıdır” uyarısında bulundu.
Psikolog Suna Akgün, yaptığı açıklamada 27 Mart 2011 Pazar günü 1 milyon 693 bin adayın Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yarışacağını ifade ederek, öğrencilerin ilköğretim yıllarından beri taşıdıkları birikimi ortaya koyacaklarına dikkat çekti. Psikolog Akgün, adayların, sınava yeterince hazırlandığını düşünseler bile; sınavdan önceki gün ya da sınav sırasında “ya bildiklerimi unutursam, yapamazsam, midem bulanırsa, başım ya da karnım ağrırsa, dikkatimi toplayamazsam” gibi düşüncelerin esiri olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Bazı aileler; adayların bu hale gelmesinde önemli rol oynuyorlar. Aday sakin olduğu halde ‘sakın heyecanlanma’ demek, sınavdan önceki gün beslenmede ve uyarılarda abartıya kaçmak, ona hasta bir insanmış gibi davranmak, korumak bile onun kaygısını artırıyor. Tabii ki aileler emeklerin boşa gitmemesi için kontrolsüz davranıyorlar.
Üstelik aileler; çocuklarının yeterli puanı alamaması halinde, kendi çevrelerine mahcup düşmekten korkuyorlar. Bu korkunun en iyi göstergesi de; sınava hazırlanma sürecinde, kendi çocuklarının durumunu diğer öğrencilerin ya da yakın çevrelerindeki çocukların durumu ile kıyaslamalarıdır. Özellikle anneler; bu kaygıyı çocuklarına çok fazla geçiriyorlar.”
Sınav öncesi panik yaratılmamalı
Sınav sürecinde kaygı oluşturan faktörlerin doğru saptanması gerektiğini işaret eden Akgün, yapılması gerekenlere ilişkin şunları sıraladı:
“Kaygılı olan öğrenci mi, aile mi? Yoksa hepsi mi? Neler yapılmalı? 2011 YGS’den önceki gün, normal bir gün gibi yaşanmalıdır. Aday mümkün olduğu kadar o gün yapmak istediklerinde serbest bırakılmalıdır. Nasihat ya da öğüt vermek yerine o gün için duyguları paylaşılmalı, o gece uyuyamasa ya da sabah doğru dürüst bir şey yemese bile bu normal karşılanmalı, panik yaratılmamalıdır.
YGS ya da LYS; sınav ne olursa olsun belli bir müfredata uygun olarak hazırlanmaktadır. Bu sınavlarda, şans faktörü yok denecek kadar azdır. Bilgi birikimi değerlendirilmektedir. Her aday ‘ne kadar ve ne biliyorsa ve bu bilgiyi ne kadar yorumlayabiliyorsa sonuçta onu görecektir. Sınava bu gerçeklikle ve bu bilinçle gidilirse; her aday kaygısını daha hafifletmiş olacaktır.”