2006 yılından beri Antalya’da koşulan bir maraton var. Eski adı Runtalya idi Runatolia oldu. Eskiden Öger Tur tarafından organize ediliyordu, artık başka spor organizasyonlarında da tecrübeli olan Turset tarafında düzenleniyor. Eskiden çok fazla Alman koşucu bu yarışı koşmaya gelirdi, şimdi daha biz bize. Güzel bir koşu, parkuru güzel, eğlenceli. Daha önce 2015 yılında da 42 kilometre maratonunu koştum, parkuru İstanbul maratonundan daha güzel. Elbette bu canım koşuyu, sevgili büyüklerimiz kendi haline bırakmadılar. Antalya’nın sezon açılışında yaşadığı bu coşku anlaşılan başka bir şeye iliştirilmek istendi.
İki yıldır Runtalya’nın olduğu hafta yeni bir şey peyda oldu, Antalya’nın fethi. Peyda oldu diyorum, çünkü yıllardır Antalya’da bu yarışa gelir koşarım, bu fetih meselesini ikidir görüyorum. Anlaşılan valilik, bu haftayı fetih haftası ilan etmiş. Büyükşehir Belediyesi fethin 811’inci yılı falan diye reklam yapıyor ama Antalyalılara soruyorum, biz bugüne kadar böyle fetih falan bilmedik diyorlar. Eskiden 6 Mart’ta Atatürk’ün Antalya’ya gelişi kutlanırmış, anlaşılan, Atatürk Antalya’ya gelişi dönemin ruhuna uygun olarak Antalya’nın fethine dönüştürülmüş.
Selçuklular Antalya’yı Bizanslılardan almışlar evet doğru. Şimdi köpürtülen söylem, Selçukluların yüzyıl boyunca Bizanstan Antalyayı almaya uğraştığı falan filan, konuyla ilgili edebiyat bol. Ancak vaktiniz olursa Antalya Medeniyetler Müzesini mutlaka gezin. Müze çok güzel, fakat Selçuklulara ait pek az şey. Bunu arkeologlara sordum, Antalya çok fazla bir Selçuklu kenti sayılmaz, Selçuklular Antalya’yı alıp geçmiştir, Selçuklulara ait fazla bir şey bulunmaz şeklinde oldu.
Elbette burada mesele Antalya’nın 811 yıl önce nasıl, ne şekilde el değiştirdiği değil. Son iki yıldır peyda olan fetih meselesi aslında 12inci yüzyılı değil günümüzü anlatıyor. Deniz kıyıları ile bir türlü barışamayan, barışmak istemeyen, sen bana uyacaksın, benim gibi olacaksın ya da susacaksın diyen iktidarın fethi. iktidar Selçuklu referansıyla aslında kendini anlatıyor. Karşısında kendi kendine koyduğu, yarı kurguladığı, hain diye damgaladığı bir düşman. Ve düşmana karşı kendi kurguladığı zaferi.
Runatolia’dan iki gün önce yapılan fetih koşusu dedikleri organizasyon küçük ve sönük. Cuma günü öğrencilerin üzerlerine “fetih t shirtleri” giydirmişler, çocuklar o günlük okula gitmemiş olmanın coşkusuyla sohbet ede ede yürüyor. Pek koşan eden yok, trafiğe kapatılmış boş caddeler sokaklar, boş sokaklara bakan esnaf var. Aynı rota pazar günü koşan insanlarla dolup taşıyor. Kurgulanmış şeylere ilgi bir yere kadar oluyor. Zorlama zaferler ancak zorlama coşku yaratıyor.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |