Atatürk, 28 Ekim 1923 günü, "Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz" dediğinde, çevresindekiler şaşırmıştı. Neden 28 Ekim değil, niçin 30 Ekim veya bir başka tarih değil? 29 Ekim'de ne vardı? 29 Ekimin sırrı neydi?
Cumhuriyet 2 yaşındadır.
1925 yılının Ekim ayında Fahrettin Altay Paşa, Atatürk'ün konuğudur. Konuşma sırasında Fahrettin Altay soruyor: "Paşam, benim dikkatimi çekti. Cumhuriyetimizin ilanının 29 Ekim gecesine denk gelmesi acaba bir tesadüf mü? Üç gün evvel beş gün sonra da olabilirdi."
2 yıldır merak edilen bu tarihin gerekçesini Atatürk ilk kez samimi bir şekilde açıkladı:
"Fahrettin, mütarekenin (Mondros) ilk günlerini hatırlar mısın? Saray ve hükümet teslimiyeti kabul etmişti. Hükümet sarayın, Saray da itilaf devletlerinin elinin altına girmişti. Saray bu halden memnundu. Fakat ben bunu kabul edemezdim."
BU MAZLUM MİLLETİM
Atatürk o güne kadar kimsenin bilmediği özel duruma dikkat çekti ve neden kabul etmediğini şöyle anlattı:
"Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım.
Dünyada tek başımızaydık. Fakat benim inandığım ideale, benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hasıl oldu."
Atatürk o günleri şöyledir dile getiriyordu:
"Mütareke 30 Ekim 1918'de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış istilaya uğramıştı.
Peki, 30 Ekim 1918'den bizim İzmir'e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922'ye kadar kaç yıl geçti? 4 yıl. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyeti ilan ettik"
ACILARIN MÜKAFATIDIR
Atatürk o günleri yeniden yaşar gibi coşkuyla sözlerini sürdürüyordu:
"İşte, 5 yıla sığdırdığımız büyük inkılap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş hangi milletin tarihinde vardır?
Bu mazlum millet, kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır. Çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükafatı işte budur.
Bütün dünya buna şahit olmuştur. Daha da şahit olacakları vardır. Beni en çok mesut eden hadise bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir."
Atatürk, yakın silah arkadaşına daha sonra şunları söylüyordu: "Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası çektiği azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 ekimdir Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki, o zamanki devletler bunu anlamışlardır."
ESARETİ KABUL ETMEDİ
Atatürk sözlerinin burasında bir an duruyor. Elini masanın üzerine koyuyor, "Deyiniz ki bu, tarihten silinmek istenen bir milletin öcüdür (intikamıdır)" diye konuşuyordu.
Fahrettin Altay'ın şaşırmış olarak, "Ama paşam, bundan niye hiç söz etmediniz" sözlerine karşılık, Atatürk şu yanıtı veriyordu:
"Şahsen, övünmek olurdu. Oysa esas övünmek, benimle beraber mefkureye inananların, milletin ve ordunun hakkıdır."
Atatürk, "bu mazlum millet" dediği Türk ulusunun, 5 yıl esaret altında kalmasını kabul etmemiş, 29 Ekim'i özel bir gün olarak seçmiş, acı yıllarla geçen bu süreyi 4 yıl 364 günle sınırlamıştır. Atatürk, Mondros'u tanımamış, 29 Ekim gününün Cumhuriyet olarak kabul edilmesini sağlamıştır.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |