CHP’Lİ BAŞKAYA’DAN TEPKİ VAR
OdaTV'de yer alan habere Antalya’dan da ilk tepki CHP’li Antalya Muratpaşa ve Büyükşehir Meclis Üyesi Songül Başkaya’dan geldi. Başkaya, “Herkes kendri yaşam ve inanç koşullarını özgürce yaşamalı ama kimse kimsenin yaşam şekline müdahale etmemeli, dayatmamalı, belli kalıplara sokmamalı” dedi. Başkaya, tuvaletlere asılan figürleri Akdeniz Üniversitesi’ne yakıştıramadığını söyledi. Tepki çeken uygulamanın görüntülerini sosyal medya hesaplarında paylaşan Antalyalılar ise buna izin verilmesini eleştirdi.
Songül Başkaya
Kulüp Başkanı Uçar'ın silah merakı
Kulübün başkanlığını yürüten Sümeyye Gamze Uçar’ın paylaştığı silahlı fotoğraf ise, çocuklarını bu kulübe gönderen onlarca aile açısından bir hayli düşündürücü. Uçar, Geçtiğimiz Ağustos ayında gerçekleşen Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü kutlamalarında çekildiği sanılan silahlı fotoğrafta, güvenlik güçlerine mensup personelle bir arada görülüyor.
"Okçuluk kutsal amaçlarla bütünleşmiştir"
Sad Bin Ebi Vakkas’ı kendilerine pir olarak seçen kulübün okçulukla ilgili çalışmalarının, Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ile koordineli olarak yürütüldüğü öğrenildi. Antalya Okçular Tekkesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün resmi internet sayfasında İslamiyet öncesi Türk kültüründe önemli bir yeri olan ok ve yayın, İslamiyet’in kabulüyle dinî bir boyut da kazandığı belirtilerek, “Okçuluk kutsal amaçlarla bütünleşmiştir” ifadelerine yer verilmesi dikkati çekiyor.
"Spor okçuluğu savaş hazırlığı sayılıyor"
Kulübün resmi internet sitesinde yer verilen bilgilerde, ok ve yayın dinî önemi ile ok atmanın fazilet ve sevabına dair 40 kadar hadis-i şerif bulunduğu belirtilerek, şu ifadelere yer veriliyor: “İslâm inancına göre, ok yarıştırmak haram sayılmayan birkaç oyundan biridir. Okçuluğa hem bir ibâdet hem de savaş hazırlığı gözüyle bakılır. Harp okçuluğu yanında, bir savaş hazırlığı sayılarak spor okçuluğuna da aynı kutsal önemin tanındığı görülmektedir. Nitekim menzil okçuluğu gibi, koşu okçuluğu da sünnettir. Gerek menzil gerek koşu atışlarında oklar hep ‘Yâ Hak!’ nidasıyla ‘gaza niyetine’ atılır.
Savaş okçuluğu terk edildikten sonra, spor okçuluğunun öncelikle manevî bir disiplin sayılıp, yüzyıllar boyu sürdürülmesinde bu dinî inanç önemli rol oynamıştır. Yine bu inanca dayanılarak ok meydanlarına, cennetten bir köşe diye bakılmış, sınırına tecavüz edilmesine, sarhoş, abdestsiz ve pabuçla girilmesine izin verilmemiş, yetkili kişisine şeyh denilmiş, cihat, yağmur ve âfet duâlarında hep bu meydanlarda toplanılmıştır. Ok meydanına girişte menzil atılacağında ona da salât-ü selam okumak kaide olmuştur. Osmanlı okçusu idmanlarını bile ibadet şuuruyla ve gaza niyetine yapmıştır.”