Aralarında Deniz Baykal, kızı, damadı ve CHP milletvekilleri Tufan Köse, Nizamettin Çoban ile CHP’li bir çok isim, şirket, şahıs, “özel hayat, siyasi ve dini görüşleri” belirtilerek fişlendiği öne sürülmüştü. Ortaya çıkan belgelerde şahısların karşısına “CHP’li, solcu, Hıristiyan” gibi ibareler konmuştu.
ÖZEL BİR TELEFON HATTI
Taraf gazetesinin haberine göre; ayrıca aynı belgelerde Başbakanlık ile MİT arasında özel bir telefon hattı kurulduğu, güvenlik tahkikatlarında, ihale verilecek kişilerin tespitinde, ideolojik durumlarının hukuken sıkıntı yaratmamak için şifahi bilgi verileceği bilgileri yer alıyordu. Haklarında ideolojik olarak “olumlu, müspet’’ notu düşülenlerin de MİT tarafından Başbakanlığa telefonla bildirileceği belirtiliyordu.
İddialara göre; CHP’li işadamlarına devlet ihaleleri vermemek için fişleme yapan MİT, aynı şekilde MHP’li işadamlarını da yasadışı fişledi. MİT’in fişleme belgelerinin ardından MHP’li işadamlarına ihale verilmemişti. Bir şirketin, MHP Erzurum İl Teşkilatı’na bürosunu kiraya vermesi de MİT tarafından suç olarak kabul edilip, fişleme belgelerine sokulmuştu. Bu şirket de fişlemenin ardından ihaleye alınmamıştı.
MİT YALANLAMIŞTI
Çıkan haberlerin ardından konuyla ilgili açıklama yapan MİT, haberi yalanlamış, iddiaların gerçek dışı olduğunu açıklayarak, fişleme yapmadıklarını iddia etmişti. Ardından CHP ve MHP’nin fişlendiğine ilişkin haber yapılmaması için de mahkemeden yayın yasağı kararı aldırmıştı. Mahkemeye de “Bahse konu yayınların devam edeceği yönünde de kuvvetli şüphemiz bulunmaktadır” diyerek, “Yayınları durdurun” demişlerdi.
RESMİ RAPORLA DOĞRULADI
MİT’in yayın yasağı talebine ilişkin gerekçesi ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği üç sayfalık bir belgeyle ortaya çıktı. Yalan denen haberin doğruluğu, bizzat MİT’in kendi resmî raporuyla doğrulandı. Kamuoyuna yaptıkları açıklamayla fişleme iddialarını kabul etmeyen MİT yetkilileri, haberin ardından Taraf yazarı Mehmet Baransu hakkında 14 Haziran 2013 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. MİT Müsteşarlığı, savcılığa gönderdiği yazıda, CHP ve MHP’yle ilgili Taraf’ın yayımladığı belgelerin doğru olduğunu kabul etti.
MİT Hukuk Müşaviri Ümit Ulvi Canik’in, MİT Müsteşarı Hakan Fidan adına gönderdiği yazıda fişleme belgelerinin gerçek olduğu, bunun da MİT’in faaliyet alanına girdiği kabul edildi. Savcılığa gönderilen yazıda şu ifadelere yer verildi: “Anılan yayın organı tarafından detaylı açıklanan gizlilik dereceli çalışmaların ve bilgilerin Müsteşarlığın görev ve faaliyetleriyle ilgili bulunduğu, devletin güvenliği ile iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgi ve belgelerden olduğu tartışmasızdır.”
Deniz Baykal’ı, damadını, vekilleri, CHP ve MHP’li iş adamlarını ihaleye girmemeleri için fişleyen MİT, savcılığa gönderdiği yazıyla bu hukuk dışı eylemi, “devletin güvenliği ile iç ve dış yararları” gerekçesine sığınarak açıkladı. MİT’in gösterdiği gerekçe, Anayasa’nın 23. Maddesi ve TCK’nın 134, 135 ve 136. maddelerinde yer alan suç tanımı kapsamına giriyor.
"DEVLET SIRRI" DİYOR
MİT, “Devletin gizli belgelerini” yayımladığı gerekçesiyleTaraf yazarı Mehmet Baransu hakkında 10 yıl hapis cezası istemiyle suç duyurusunda bulundu. MİT Müsteşarı Hakan Fidan adına yapılan suç duyurusu üzerine Baransu dün Ankara Savcılığı’na ifade verdi. Baransu, ifadesinde şunları söyledi: “MİT, iddiaların gerçek dışı olduğunu ve fişleme yapmadıklarını kamuoyuna açıklamıştı. Ancak savcılığınıza gönderilen yazıda tüm belgelerin gerçek olduğu tartışılmazdır deniyor. MİT, işlediği suçu kabul etmiştir. Anayasamıza ve TCK’nın 134, 135 ve 136. maddelerine göre yapılan eylem suçtur. Bu ülkede Başbakan Yardımcılığı yapan Deniz Baykal dâhil, CHP ve MHP vekillerini MİT, hangi yasaya göre fişlemiştir? MİT’in ‘devlet sırrı’ dediği belgelerde CHP ve MHP’li işadamları, milletvekilleri fişlenip, sakıncalı görülüp tamamen ideolojik nedenlerle kamu ihaleleri bu kişilere verilmemiştir. Hazırladıkları suç belgelerini devletin gizli belgeleri kapsamına sokmaya çalışmaları da ayrı bir suçtur. Ben görevim gereği işlenen bu suçun belgelerini yayımladım. Soruşturulması gereken ben değil, MİT Müsteşarlığı’dır. Hakan Fidan dâhil, tüm bu suçları işleyen yetkililerin bulunup yargılanmasını talep ediyorum. Daha önce TSK yetkilileri, benzer suç belgelerini ‘devletin gizli dereceli belgeleri’ kapsamına sokup, yargılanmamı talep etmişti. Yargıtay da suç belgelerinin devletin gizli belgeleri kapsamına giremeyeceği yönünde sayısız karar vermiştir.”