-GENÇLERLE TAVLA OYNADI-
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Denizli’de Pamukkale TV’nin canlı yayın konuğu oldu ve soruları yanıtladı. Basın Birimi’nden yapılan açıklamaya göre CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Özellikle gençlerin gittiği bir iki kafe vardı onları bir ziyaret edelim dediler. Sürpriz olsun gençler için. Bende olur dedim büyük bir keyifle. İki ayrı kafeye uğradık ama bu arada bir üçüncü kafe genç bir arkadaş sahibi geldi bizde çalışıyoruz mutlaka buraya gelin dediler. Oraya da uğradık. Gençlerle oturduk, biraz sohbet ettik. Daha sonra gençler tavla oynayalım dediler. Bir el oynadık yalnız. Ama galip geldim onu söyleyeyim.
-“ZAR TUTMAYI BİLMEDİĞİM İÇİN OYNADIK BÖYLE BİR ŞANS”-
Hayır yani pekala yenilebilirdik de sonuçta bu zara bağlı bir şey. Zar tutmayı bilmediğim için oynadık böyle bir şans. CHP iktidarında ilk 4 yıl içinde atanamayan öğretmen sorununu kalmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, “Yeni derslikler yapacağız çünkü ilk öncelik vereceğimiz alan, proje eğitim olacak” dedi. Denizli’de kadına yönelik şiddet dolayısıyla, Ayşe hanıma yönelik bir şiddet vardı onu ziyaret ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Morali oldukça iyi, düzgün. Ankara’ya geleceğini söyledi. Gelirse mutlaka bekleyeceğim diye söyledim. İnşallah gelir, sağlığına da önümüzdeki süreç içinde galiba önümüzdeki hafta içinde belki taburcu edilebilecek” dedi.
Kıdem tazminatı değişikliklerine TBMM’de karşı çıkacaklarını anlatan CHP lideri, “Kayıp ve kaçağın faturasının halka çıkarılması kadar büyük bir adaletsizlik yoktur. Birisi çalacak faturayı çalmayana çıkaracağız. Böyle adalet mi olur? Nitekim olay tüketici dernekleri tarafından yargıya götürüldü, Yargıtay hayır bu parayı alamazsınız dedi. Şimdi vatandaşlarımız dilekçelerini versinler kayıp-kaçak bedelleri daha önce kesilen bedelleri geri alsınlar” çağrısında bulundu. Elektrik kaybının devletten kaynaklandığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Kaçak ise daha farklıdır. Bilinçli olarak ödenmesi gereken bir elektrik bedelinin düşük olması için kaçak elektrik kullanmaktır. Aslında kaçak elektrik kullanmakta çok açık yani. Hatlar belli oraya atılmış bazı yeni ek hatlar var, oradan elektrik alınıyor herkesin gözünün önünde. Devlet olarak gidersin cezanı kesersin uygulamayı yapar alırsın yani parayı” dedi.
Bir bölgeyi “bunlar tamamen kaçak elektrik kullanıyorlar, devlete hiç elektrik parası vermiyorlar” diye suçlamanın doğru olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Şanlıurfa’ya gittiğimde Urfalılar bu şikâyeti yaptılar bana” dedi.
-“BÜTÜN MİLLETVEKİLLERİNİ BEN BELİRLEYECEĞİM DEMEK DEMOKRASİYE UYGUN BİR UYGULAMA DEĞİLDİR”-
Kılıçdaroğlu, Siyasi Partiler Kanunu’nun 1980 sonrası yani askeri darbe sonrası çıktığını hatırlatırken, “Bu yasa sağlıklı bir seçim sürecini öngörmüyor. Lider sultasını öngörüyor. Bu doğru değil ve demokrasinin önündeki en ciddi zaaflardan birisi bu. Yani masa başına oturup bütün milletvekillerini ben belirleyeceğim demek demokrasiye uygun bir uygulama değildir” dedi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
-“LİDER SULTASINA YOL AÇTIĞI İÇİN PARLAMENTO YÜRÜTME ORGANININ ARKA BAHÇESİNE DÖNÜŞÜYOR”-
“Dolayısıyla lider sultasını öngördüğü ve lider sultasına yol açtığı için parlamento yürütme organının arka bahçesine dönüşüyor. Lider ne derse milletvekilleri mecburen ona uyuyor. Yoksa diyor ki, bir dahaki seçimlerde beni göstermez. Yani yasama organının omurgasını oluşturan milletvekilleri özgür iradelerini kullanamıyorlar. Bunun değişmesi lazım. Bu konuda bizim CHP olarak çok açık, net görüşümüz var. Lider sultasına buyurun getirin son verelim.
- “YÜZDE 85 ÖNSEÇİM”-
İkinci konu; önseçim ve merkez yoklaması. Önseçim iki türlü yapılabilir. Ya delegelerle önseçim yapılır veya bütün üyelerle önseçim yapılır. Biz tüzüğümüzü değiştirdik. Bütün seçim çevrelerinde yüzde 85 önseçim, yüzde 15 merkez yoklaması olsun diye. Bu kurultayda kabul edildi. Bu saatten sonra Genel Başkan olarak benim kurultayın üstünde bir yetki kullanma şansım maalesef yok. Olmaması da son derece doğal ve gerekir de aslında. Ama burada şu; bizim üyelerimiz yani CHP’ye kayıtlı üyeler oy kullanırken ben hep şunu söylüyorum beni ziyarete gelen üyelere. Yarın milletvekilini seçerken lütfen sizi parlamentoda temsil edeceğinize inandığınız, gençlere ve kadınlara da önem veren bir aday profili çıkarın. Söylüyoruz ama sonuçta üyeler kimi tercih ederler onu bilemeyiz tabi.
-“BİZ ANKARA, İSTANBUL, İZMİR’DE BÖYLE YAPACAĞIZ, HAKİM GÖZETİMİNDE ÖNSEÇİM YAPACAĞIZ”-
Önseçim zaten hakim gözetiminde olursa ona zaten müdahale etme şansımız hiç yok. Normal hakim yapar, mühürler, listeyi önümüze koyar ve biz de o listeyi götürür YSK’ya veririz. Orada biter. Biz Ankara, İstanbul, İzmir’de böyle yapacağız. Hakim gözetiminde önseçim yapacağız.
-ÖN SEÇİM HANGİ İLLERDE NASIL OLACAK-
Diğer illerde şöyle; şimdi neden üç ilde önseçim? Çünkü siyasi partiler yasasında yüzde 5’lik kontenjan var. O yüzde 5’lik kontenjan bu üç ilde kullanacağız o nedenle hakimler oraya geliyor ve biz istediğimiz takdirde önseçim yapılıyor. Ama tüzüğümüzden kaynaklanan yüzde 15’lik kontenjan için o sizin tüzüğünüzde yazıyor diyor, Siyasi Partiler Yasasında olmadığı için hakim olarak biz oraya gelmeyiz diyorlar. Gelmeyince biz mecburen eğilim yoklaması yapacağız buralarda. Tabi nerede eğilim? Mesela Denizli eğilim mi yoksa merkez yoklaması mı onu bu Pazar günü Parti Meclisi toplantısında konuşacağız. 81 ille ilgili ve diğer seçim çevreleriyle ilgili galiba 85 seçim çevresi var. Hangi seçim çevresinde ne uygulanacak ona bakacağız.
-HANGİ İLLERDE MERKEZ YOKLAMASI YAPILACAK-
Ama tüzüğümüzde şöyle bir madde daha var. Özellikle oyumuzun düşük olduğu yüzde 10’un altında olduğu illerin tümünde merkez yoklaması olacak.”
“Bu seçimlerde de herhangi partilerle veya Haziran Hareketi gibi bu gelişmelerle bir işbirliğiniz olacak mı?” sorusuna da CHP lideri şu yanıtı verdi:
“Şimdi Haziran Hareketi, DSP’yle. Mesela ben şahsen DSP’nin bir parti olarak yoluna devam etmesini doğru bulmuyorum. Onlarda sosyal demokrat, bizde sosyal demokratız. Gelmeliler CHP’ye artık. Bu saatten sonra ne yapacaklar. Ben kendilerine açıkça şunu da söyledim. Bizim altıokumuz var altında şöyle kırmızı bir boşluğumuz var. Gerekirse güvercini de oraya yerleştiririz, amblemimizi de değiştiririz. Ecevit bizim liderimiz değil mi? Bizim liderimiz. Eğitim merkezini kurduk adına Bülent Ecevit Eğitim Merkezi dedik. Önüne Rahşan hanımın beğendiği, onun istediği türden bir Bülent Ecevit heykelini de oraya koyduk.”
-
“DSP’Yİ KAPATSINLAR ARTIK. GELSİNLER CHP’YE BİZ SOSYAL DEMOKRAT BİR PARTİYİZ. GELSİNLER BİRLEŞELİM”-
“Neyi bekliyorlar Sayın Genel Başkan?” sorusuna da CHP Genel Başkanı, “Doğrusunu isterseniz bilmiyorum. Yani kendilerine açık, net bir çağrım var. Bu vesileyle o çağrıyı da tekrar yinelemek isterim. Yani gelsinler partiye DSP’yi kapatsınlar artık. Gelsinler CHP’ye biz sosyal demokrat bir partiyiz. Gelsinler birleşelim bu işi bitirmiş olalım. Temennimiz o. Ayrıca biz tabi Haziran Hareketine de saygı duyuyoruz. Yani demokrasiden, özgürlükten yana olan bir hareketi, çağdaş uygarlıktan yana olan bir hareketi, bilimsel eğitimi savunan bir hareketi gözardı edemeyiz. Şimdi hem sosyal demokrat olacaksınız, hem çağdaş uygarlıktan dem vuracaksınız, hem aklın özgürleşmesini isteyeceksiniz, hem bilimsel eğitim diyeceksiniz ama bunları savunan bir hareketi görmeyeceksiniz. Hayır onları da görüyoruz, biliyoruz, onlara da saygı duyuyoruz. Sonuçta eğitim sisteminin çağdaş bir süreç içinde yeniden ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiğini de savunuyoruz zaten. Biz o hareketin içinde zaten bizim milletvekili olan arkadaşlarımızda var orada. Onlar eğer seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisine destek verirlerse ayrıca çok mutlu oluruz” dedi.
-“HİÇBİR CEMAATLE BİZİM İŞBİRLİĞİMİZ OLMADI”-
“Peki bu seçimlerde cemaatle bir işbirliğiniz olacak mı?” sorusuna da CHP Genel Başkanı, şu yanıtı verdi:
“Bazıları yazıyor, ona herkes bir süre sonra inanmaya başlıyor. Aslında yok öyle bir şey. Az önce söyledim herkesin bizim partimize destek vermesini isteriz. 77 milyon yurttaşın destek vermesini ve oy vermesini isteriz. Cemaatle işbirliğine gelince, tam bir propaganda. Biz ne geçmişte, ne bugün, ne gelecekte yani sadece bu cemaatle değil hiçbir cemaatle bizim işbirliğimiz olmadı. Çünkü biz insanı savunuruz, insanın inancına saygı gösteririz. Hangi inançtan olursa olsun insanın kimliğine saygı gösteririz. Hangi kimlikten olursa olsun insanın yaşam tarzına saygı gösteririz. Hangi yaşam tarzını benimserse benimsesin insan insandır. Bana göre Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve bizim başımızın üstünde yeri vardır... Çıkarıp önüme belgeyi koysana bakalım biz nasıl işbirliği yapmışız. Böyle bir şey yok. Tam bir kara propaganda. Ama biz şunun altını özenle çizeyim. Bir kişi ama bir kişi bile görüşü ne olursa olsun hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıysa, haksız yere zulmedildiyse biz onun yanındayız kim olursa olsun.”
Hapishanelerdeki hasta mahkumlara da, Hizbullahçı’ya da PKK’lıya da milletvekili gönderdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Varsa bir hakkı cezasını çekecek biz cezaya bir şey demiyoruz zaten. Ama insan olarak onun hakkını korumak zorundayız” şeklinde konuştu.
Anayasa’da YÖK’ün kaldırılmasını, Türk Tarih Kurumu’nun Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak eski haline getirilmesini savunduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, “molotof kokteyli alanların önüne geçecek” iddialarına da “Yok öyle bir şey. Bu kara propaganda. Direnme hakkı vardır. Hukuksuzluğa karşı direnme hakkı insan hakları evrensel beyannamesinde yazar. Fransa’daki insan hakları beyannamesinde yazar. Alman anayasasında yazar, Yunanistan anayasasında yazar. Bizimde yasalarımızda vardır. Meşru müdafaa hakkı yok mudur? Var” dedi.
Baraj sisteminin değişmesi gerektiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, “Normalde baraj sisteminin hani olurda yüzde 1 olur, 2 olur, 3 olur, 5 olur, en yüksek 7 olur... Koalisyonlar tehlike değildir. Bakın, Bülent Ecevit’in koalisyonunda anayasanın 65 maddesi değişmiştir anayasanın. Tek parti yapamadı bunu. Ama koalisyon yaptı” dedi.
Kılıçdaroğlu, Kürt siyasal hareketinin parlamentoda temsil edilmesi gerektiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, “Girmesini istediğimiz içinki sadece onlar değil Saadet Partisinin de girmesini isteriz, BBP’nin de girmesini isteriz. Koyarsınız yüzde 3 onlarda temsil edilirler parlamentoda. Grup kurarlar, kurmazlar o ayrı bir şey. Rahmetli Turgut Özal bunu aşmak için Türkiye milletvekilliğini getirmişti anayasa değişikliğiyle Türkiye milletvekilliği. Yani yüzde 1 oy alan parti bile parlamentoya bir kişiyi getirebiliyordu. Ve bu doğru bir uygulama. Biz bunu hala savunuyoruz. Anayasanın iptal gerekçesini dikkate alarak yeni bir düzenleme yapılabilir, Türkiye milletvekilliği getirilebilir” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'na ilişkin de, “Merkez Bankasına siyasetin müdahale etmesini doğru bulmayız. Merkez bankasının bir kanunu var. Merkez bankasının da, başkanının da ve yönetiminin de görevleri orada tek tek yazılı... Amaç toplumun dikkatini başka yere çekmek ve faturayı merkez bankasına çıkarmak. Dolar yükseldi ne yapayım elimizde bir şey yok merkez bankasının kararı nedeniyle yükseldi. Hayır arkadaş senin izlediğin yanlış ekonomi politikasıyla dolar böyle yükseldi. Dolar yükseldi kim kazandı? İsviçre bankalarında hesabı olanlar kazandı. Kim kazandı? Ayakkabı kutularında dolar saklayanlar kazandı. Kim kaybetti? Dolarla borçlanıp yatırım yapan sanayici kaybetti. Onlar kaybetti. Türkiye’nin bu gerçekleri bilmesi lazım. Bu gerçekleri halkın gözünden kaçırıp Merkez Bankası’nı suçlayarak siz ben istikrarlı ekonomi falan filan. Bunları artık benim külahıma anlatsınlar” dedi.